Bir zamanlar, uzak bir diyarda, yıldızların parıldadığı bir gökyüzü altında, rengarenk evlerin bulunduğu küçük bir kasaba vardı. Bu kasabada yaşayan çocuklar her akşam güneş batarken derin bir uykuya dalmadan önce heyecan içinde maceralara atılırdı. İşte bu renkli kasabanın en sevilen çocuklarından biri, sevimli bir kız olan Elif'ti. Elif, her gün okuldan döndüğünde dışarıda oynar, arkadaşlarıyla birlikte oyunlar oynar, eğlencelerin tadını çıkarırdı. Ancak Elif'in en sevdiği zaman, akşam vaktiydi çünkü bu, uyku öncesi masal saatinin habercisiydi.
Elif'in annesi, her akşam yatmadan önce ona güzel masallar anlatırdı. Bir akşam, Elif annesine, "Anne, bugün bana en güzel masalını anlatır mısın?" diye sordu. Annesi gülümsedi ve Elif'i yanına oturtarak masala başladı. "Bir zamanlar, uzak bir ormanda Zeytin adında bir Zeytin Ağacı yaşarmış. Zeytin, en güzel zeytinleri yetiştiren neşeli bir ağaçmış. Her sabah güneşle uyanır, rüzgarın melodisiyle dans eder, kuşların cıvıltılarıyla şarkılar söylerdi."
Elif, annesinin anlattığı Zeytin Ağacı'nı hayal ederken gözleri parlıyordu. Annesi devam etti: "Ama Zeytin Ağacı'nın en büyük hayali, bir gün bir çocukla tanışmak ve ona en güzel zeytinlerini hediye etmekti. Her gün, ormanda çocukların oyun oynadığını duyduğunda kalbi umutla dolardı. Ancak hiçbir çocuk, Zeytin Ağacı'nın yanına gelmiyordu." Elif, bu duruma çok üzüldü. "Ama Zeytin, neden yanına çocukları çağırmıyorsun?" diye sordu. Annesi gülümseyerek, "Zeytin Ağacı, kendi güzelliklerini gösteremediği için çocukları çekemediğini düşündü. Oysa neşesi ve mutluluğu başkalarını davet etmek içindi," dedi.
Bir gün, Zeytin Ağacı, ormanda neşeli bir çocuğun sesiyle irkildi. Bu, Derya isimli zeki bir kızdı. Derya, arkadaşları ile ormanda oyun oynarken Zeytin Ağacı'nın güzel zeytinlerini fark etti. Ağaç, onun neşesinden çok etkilendi ve cesaretle, "Merhaba küçük kız! Ben Zeytin Ağacı'yım. Eğer istersen, sana en güzel zeytinlerimi hediye edebilirim," dedi. Derya hemen ağacın yanına koştu. "Gerçekten mi? Bu harika! Ben zeytinleri çok severim!" dedi sevinçle.
Zeytin Ağacı, Derya'ya en olgun, en tatlı zeytinlerini vermek için büyük bir heyecanla meyve vermeye başladı. Derya, zeytinlerin tadına bakarken gözleri parlıyordu. "Bu zeytinler çok lezzetli! Teşekkür ederim Zeytin Ağacı!" dedi. Zeytin Ağacı, Derya'nın mutluluğunu görünce çok sevindi. O günden sonra Derya her gün Zeytin Ağacı'na gelerek onunla konuşur, ona hikayeler anlatırdı. Zeytin Ağacı, Derya'nın arkadaşlığı sayesinde mutluluğunu keşfetti.
Elif, annesinin hikayesini dinlerken derin bir düşünceye daldı. "Anne, Zeytin Ağacı'nın mutluluğu ne kadar güzeldi! Ben de bir ağaç olmak isterdim," dedi. Annesi gülümseyerek, "Her birimiz birer ağaç gibiyiz, Elif. Sevgi ve dostlukla büyürüz. Arkadaşlarımızla paylaştıkça, mutluluğumuz katlanır," diye yanıtladı.
Masal devam etti: Bir gün, Derya ormanda dolaşırken, arkadaşlarını Zeytin Ağacı ile tanıştırmaya karar verdi. Arkadaşları Zeytin Ağacı'nın yanına geldiğinde, Zeytin onlara "Merhaba! Ben Zeytin Ağacı'yım. Sizlere en güzel zeytinlerimi hediye etmek istiyorum," dedi. Arkadaşlar şaşkınlıkla bakarak, "Gerçekten mi? Zeytin ağacı olduğunuzu bilmiyorduk!" dediler. Zeytin Ağacı, çocuklarla birlikte olmayı çok sevdi. Onlar gülüp oynarken, Zeytin Ağacı da onlarla dans etti.
Çocuklar artık her gün ormanda toplanır, Zeytin Ağacı ile oynar, ona hikayeler anlatır ve birlikte eğlenceli zaman geçirirlerdi. Zeytin Ağacı, çocukların dostluğu sayesinde mutlu oldu ve her gün daha çok zeytin vermeye başladı. Her zeytin, dostluğun ve mutluluğun bir simgesi haline geldi. Derya ve arkadaşları her zeytinde yeni bir macera hikayesi keşfederdi. Masallar, Zeytin Ağacı'nın gölgesinde rengarenk çiçeklerin açtığı bir alanda hayat bulurdu.
Bir akşam, Elif'in uyku saati geldiğinde, annesi masalı sonlandırırken, "Ve böylece Zeytin Ağacı ve Derya'nın arkadaşlığı, ormanda yankılanan neşeli kahkahalarla dolup taştı. Herkes, Zeytin Ağacı'nın altında buluşup dostluklarını kutladı. Zeytin Ağacı, artık yalnız hissetmiyordu ve mutlulukla dolup taşıyordu. Bu dostluk, ormanın her köşesinde yankılanan bir melodiydi. Ve herkes, dostluğun en güzel hediye olduğunu anladı," dedi.
Elif, annesinin anlattığı hikayeden çok etkilendi. "Anne, Zeytin Ağacı ve Derya’nın dostluğu çok güzel! Biz de arkadaşlarımıza nasıl dost olabileceğimizi öğrenebiliriz, değil mi?" diye sordu. Annesi başını sallayarak, "Evet, Elif. Arkadaşlık, paylaşmayı, sevginin yayılmasını ve birlikte olmayı gerektirir. Gözyaşlarımızı, gülmelerimizi, hayallerimizi paylaşmalıyız," diye yanıtladı.
Elif, masaldan ilham alarak uyku arasında Zeytin Ağacı ve Derya'nın dostluğunu düşündü ve gözlerini kapatmadan önce, "Ben de arkadaşlarımla daha fazla zaman geçireceğim, onlara sevgimi göstereceğim!" diye mırıldandı. Sonunda derin bir uykuya daldı, Zeytin Ağacı ve Derya'nın mutlu dostluğu rüyalarına girmeye başladı. Gökten dökülen yıldızların arasında, Elif'in kalbinde yeni bir dostluk ışığı parlıyordu.
Ve işte masal burada sona erdi. Elif, her gece uyumadan önce yeni masallar dinleyerek yıldızlarla dolu bir gökyüzünün altında hayaller kurmaya devam etti. Akşamları, Zeytin Ağacı'nın hikayesini arkadaşlarına hiçbir zaman unutturmadı. Onlara dostluğun, sevginin ve mutluluğun ne denli önemli olduğunu her gün hatırlattı. Böylece kasaba, dostluk hikayeleriyle dolup taştı. Tüm çocuklar hayatlarının en güzel maceralarını dostlarıyla yaşadı. Ve kasabanın gökyüzü, yıldızlarla, sevgiyle ve neşeyle parladı. Herkes uykuya daldığında, ufukta yeni bir gün doğmaya hazırlanıyordu.
Ve her yeni günde, dostluk, sevgi ve mutluluk daha da güçlendi. Hayat, masalların ve dostluğun hikayelerini anlatarak devam etti. Zeytin Ağacı'nın gölgesinde, hepsi yeni maceralara atıldılar ve kalplerinde dostluğun sıcaklığını hissettiler. Masallar bitse bile, dostluk hiç bitmeyecekti. Elif, Derya ve tüm arkadaşları, her gün yeni bir masal yazarak hayatlarını renklediler.
Zeytin Ağacı ve Derya'nın hikayesi, dostluğun ne denli özel olduğunu öğretirken, hayal gücümüzü beslemeye devam eden, neşeli bir uyku öncesi masalı haline geldi. Ve tüm çocuklar birer Zeytin Ağacı gibi büyüyerek, sevgilerini dünyaya yaydırmaya karar verdiler. Mutlu son, dostluğun en güzel hediyesiydi.
Arkadaşlarınla Paylaş