Bir zamanlar, Uykulu Vadi adında huzurlu ve sihirli bir yer vardı. Gündüzleri bu vadide kuşlar melodiler söyler, kelebekler çiçeklerin arasında dans eder ve güneş ışıkları ağaçların arasından süzülürdü. Ama Uykulu Vadi’yi özel yapan, geceleri yaşanan büyülü olaylardı. Vadi, her gece yıldızlardan gelen masallarla dolup taşardı. Vadinin sakinleri, uyumadan önce bu masalları dinler ve rüyalara dalardı.
Vadide yaşayan iki küçük dost vardı: Minik bir sincap olan Tarçın ve meraklı bir yavru baykuş olan Pofuduk. Tarçın, altın tüyleriyle parlayan, kıpır kıpır bir sincaptı. Pofuduk ise yuvarlak gözleri ve yumuşacık tüyleriyle geceyi seven bir baykuştu. İkisi de uyku masallarını çok severdi. Her gece yıldızlardan gelen masalları dinler, ardından tatlı tatlı uykuya dalarlardı.
Bir gün Tarçın ve Pofuduk, vadide hiç masal duyulmadığını fark etti. Güneş batmış, ay gökyüzüne çıkmıştı, ama yıldızlardan gelen masallar yoktu! Herkes şaşkın bir şekilde gökyüzüne bakıyordu. "Masallar nerede?" diye fısıldaşıyordu ağaçlar, rüzgar bile şaşkın şaşkın esiyordu.
Tarçın, "Bu çok tuhaf! Masallar olmadan nasıl uyuyacağız?" dedi. Pofuduk ise kanatlarını çırparak, "Hadi bir plan yapalım! Masalların nerede olduğunu bulmazsak, kimse uyuyamaz!" diye heyecanla konuştu.
İkisi de hemen yola koyulmaya karar verdi. Önce yaşlı bir ceviz ağacına gittiler. Ceviz ağacı, vadinin en bilge ağacıydı. Ona, "Masallar neden gelmiyor?" diye sordular.
Yaşlı ceviz ağacı derin bir nefes aldı ve dallarını sallayarak konuştu: "Ah, çocuklar... Yıldızlar, masallarını göndermek için gökyüzünde huzura ihtiyaç duyar. Ama son günlerde gökyüzünde bir şeyler yolunda değil. Bir fısıltı duydum: Gökyüzü Masal Kapısı kapanmış olabilir."
"Masal Kapısı mı?" diye sordu Tarçın şaşkın bir şekilde. Pofuduk ise heyecanla kanatlarını açtı: "O zaman Masal Kapısı’nı bulmalı ve açmalıyız!"
Ceviz ağacı gülümseyerek başını salladı. "Evet, ama bu kolay bir görev değil. Masal Kapısı, Ay Dağı'nın tepesinde saklanıyor. Oraya gitmek için cesaret, sabır ve dostluk gerekir."
Tarçın ve Pofuduk, ne kadar zor olursa olsun bu görevi tamamlamaya kararlıydı. İkisi de heyecanla yola çıktılar.
İlk durakları, vadinin sonunda akan Parlak Şelale oldu. Şelale, Ay Dağı'na giden yolu gösteren bir haritaya sahipti. Ancak şelale, onlara bir bilmece sormadan haritayı vermiyordu.
Şelale, gürleyen sesiyle konuştu:
"Ben her zaman yukarıdan aşağıya akarım, ama asla geri dönmem. Ben neyim?"
Tarçın hemen düşündü, ama cevabı bulamıyordu. Pofuduk ise biraz düşündükten sonra heyecanla bağırdı: "Su! Su yukarıdan aşağıya akar ama geri dönmez!"
Şelale gülümseyerek, "Doğru cevap!" dedi ve bir gökkuşağı oluşturarak haritayı gösterdi. Haritada, Ay Dağı’na çıkmak için üç görev tamamlamaları gerektiği yazıyordu.
İlk görev, Sessiz Orman’dan geçmekti. Sessiz Orman, gürültüden hiç hoşlanmayan ağaçlarla doluydu. Tarçın ve Pofuduk, ormanda sessizce yürümeye karar verdiler. Ancak tam o sırada Tarçın’ın karnı guruldadı! Ses o kadar yüksekti ki ağaçlar hışırdayarak, "Kim bu sessizliğimizi bozan?" diye mırıldandı.
Pofuduk hemen durumu toparladı. "Özür dileriz! Arkadaşım çok aç. Sessizce biraz yiyecek bulmamıza izin verir misiniz?" diye kibarca sordu. Ağaçlar biraz düşündükten sonra dallarından meyveler uzattılar. "Sessiz kalmayı unutmayın," dediler. Tarçın ve Pofuduk teşekkür ederek yollarına devam ettiler.
İkinci görev, Rüzgarlı Yamaç’ta bekliyordu. Burada güçlü rüzgarlar vardı ve ilerlemek oldukça zordu. Tarçın, rüzgardan korunmak için bir ağaca sarıldı, ama Pofuduk kanatlarıyla uçmaya çalışıyordu. "Dur! Yardım etmeliyiz birbirimize!" dedi Tarçın ve bir plan yaptı. Pofuduk, kanatlarıyla birer yelken gibi davranarak Tarçın’ı koruyacak, Tarçın da Pofuduk’un uçmasını kolaylaştıracak şekilde ona tutunacaktı. İkisi birlikte çalışarak Rüzgarlı Yamaç’ı geçmeyi başardılar.
Son görev, Ay Dağı’nın Zirvesi’nde bir melodiyi doğru şekilde söylemekti. Zirveye ulaştıklarında, bir ay çiçeği onlara, "Masal Kapısı’nı açmak için yıldızların şarkısını bilmelisiniz. Hadi bakalım, şarkıyı tamamlayabilir misiniz?" dedi.
Ay çiçeği, melodiyi çalmaya başladı. Tarçın ve Pofuduk dikkatle dinlediler. Melodi, vadide her gece duydukları tatlı masal melodisine benziyordu. Pofuduk, "Bu şarkıyı hatırlıyorum!" dedi ve hemen melodiyi mırıldanmaya başladı. Tarçın da ona katıldı. İkisi birlikte şarkıyı doğru şekilde söylediler.
Birden gökyüzünde bir ışık belirdi. Masal Kapısı yavaşça açıldı ve yıldızlar yeniden masallarını vadinin üzerine göndermeye başladı. Uykulu Vadi, yeniden masalların tatlı sesleriyle doldu.
Tarçın ve Pofuduk vadilerine döndüklerinde, herkes onlara teşekkür etti. O gece herkes yıldız masallarını dinleyerek derin bir uykuya daldı. Tarçın ve Pofuduk da birbirlerine gülümseyerek, "Masallar, dostluk ve cesaretle geri geldi," dediler.
Ve böylece Uykulu Vadi, bir daha asla masalsız bir gece geçirmedi.
Son.
Arkadaşlarınla Paylaş