Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, gökyüzünün yıldızlarla dolup taştığı, bulutların pamuk gibi yumuşak göründüğü bir köyde, minik bir kız çocuğu yaşarmış. Adı Zeynep olan bu küçük kız, her gece yatmadan önce annesinden bir masal dinlemeyi çok severmiş. Ancak o gece, Zeynep’in annesi, ona çok özel bir masal anlatmak istemiş. Bu masal, sadece uykuya dalması için değil, aynı zamanda rüyasında güzel bir yolculuğa çıkması içinmiş.
Zeynep, yastığına başını koymuş ve gözlerini kapatmış, annesinin masalını dinlemeye koyulmuş. Annesi, Zeynep’in saçlarını nazikçe okşayarak başlamış anlatmaya:
“Bir zamanlar, tıpkı senin gibi küçük bir kız varmış. Onun adı da Elif’miş. Elif, her gece gökyüzüne bakıp yıldızların ne kadar parlak olduğunu hayal edermiş. Yıldızları izlemek ona huzur verir, kendini rüyaların dünyasına hazırlarmış. Bir gece, yatağında uyumaya çalışırken yıldızlardan biri ona göz kırpmış. Küçük Elif, bu göz kırpışın ona özel bir işaret olduğunu düşünmüş ve gözlerini kapatıp hemen uykuya dalmış.
Tam o anda, kendini çok güzel bir ormanda bulmuş. Bu orman, normal bir orman gibi değilmiş; her yer ışıl ışıl, çiçekler rengarenkmiş. Elif, ormanda yürümeye başlamış ve yanından geçerken ‘Merhaba Elif, hoş geldin!’ diyen çiçeklerle selamlaşmış. Onlara gülümseyip teşekkür etmiş. Bu ormanda yürürken, Elif birden, hafif bir müzik sesi duymuş. Sesi takip ederek ilerlediğinde, minik perilerin dans ettiğini görmüş. Periler çok tatlıymış, ışıl ışıl parlıyorlarmış ve Elif’e el sallamışlar.
Perilerin başı olan Altınkanat, Elif’in yanına gelmiş ve ‘Sen çok özel bir rüyadasın, Elif. Burası Rüya Ormanı. Sadece en saf kalpliler burayı ziyaret edebilir,’ demiş. Elif, şaşkınlıkla Altınkanat’a bakmış ve ‘Ama ben sadece uyuyordum,’ demiş. Altınkanat gülümseyerek, ‘Bazen en güzel yolculuklar uyurken yapılır,’ diye cevap vermiş.
Elif ve periler ormanda ilerlerken gökyüzünde büyük bir kuş belirivermiş. Bu, dev bir baykuşmuş; kanatları bulutlar kadar geniş, gözleri ise kocaman ve meraklı. Elif’i gördüğüne çok sevinmiş ve ‘Elif, ben Bilge Baykuş’um. Sana büyülü bir rüyayı gezdirmek için buradayım. Hazır mısın?’ diye sormuş. Elif heyecanla başını sallamış. Bilge Baykuş’un sırtına bindiği anda, gökyüzünde bulutların arasında uçarak, yıldızlara doğru yol almaya başlamışlar.
Baykuşla birlikte yükseldikçe yükselmişler, yıldızların arasına karışmışlar. Elif, bir yıldızın kuyruğuna dokunmuş ve parmakları simli bir tozla kaplanmış. ‘Yıldız tozları sana hep şans getirecek,’ demiş Bilge Baykuş. ‘Ne zaman yardıma ihtiyaç duysan, bu yıldız tozları sana yol gösterecek.’ Elif, yıldız tozunu saklamak için elini avucunda kapatmış ve gülümsemiş.
Bir süre sonra, baykuş onu büyülü bir adaya bırakmış. Bu adada her şey tatlıymış; nehirlerden çikolatalar akıyor, ağaçlarda rengârenk şekerlemeler büyüyormuş. Elif gözlerine inanamamış ve hemen adaya ayak basmış. Çikolatalı nehirden avucuyla bir yudum almış ve tadı o kadar güzelmiş ki yüzünde kocaman bir gülümseme belirmiş. Baykuş ona, ‘Bu ada, iyi niyetli olanların kalbine yapılan bir hediye,’ demiş. Elif adadaki her şeyi görmek, her çiçeği koklamak istemiş.
Elif’in karşısına bir süre sonra minik bir fil çıkmış. Bu fil, Elif’e minik hortumuyla su sıçratmış ve ikisi kahkahalarla gülmüş. Fil, Elif’e “Merak etme, burası bir rüya ama her rüya bize bir şey öğretir,” demiş. Elif filin elinden tutmuş ve ikisi birlikte adada gezintiye çıkmışlar. Ormandaki kuşlar Elif’in geldiğini duyunca şarkı söylemeye başlamışlar. Tüm ada, Elif’e sıcak bir hoş geldin diyerek onu selamlamış.
Gün batımına yaklaşırken, Bilge Baykuş geri dönmüş. ‘Elif, artık eve dönme vakti geldi. Ancak unutma, bu rüya her zaman senin kalbinde olacak. Ne zaman iyiliğe ihtiyaç duysan veya bir dost arasan, burada yaşadıklarını hatırla,’ demiş. Elif, gözlerini yavaşça kapatmış ve baykuşun kanatlarında uçarken uyumaya devam etmiş.
Ertesi sabah Elif gözlerini açtığında yatağındaymış. Yastığının yanında bir parça yıldız tozu bulmuş. Gülümseyerek bu tozu avucuna almış ve içinden, ‘Rüya Ormanı, periler, Bilge Baykuş… Hepsi gerçekti!’ demiş. Bu güzel rüyayı her zaman hatırlayacağına söz vermiş ve içini sıcacık bir mutluluk kaplamış.
Annesi Zeynep’e masalını bitirirken, küçük kızın gözleri kapanmış ve tatlı bir uykuya dalmış. Rüyasında belki de Rüya Ormanı’na gitmek üzere yola çıkıyormuş. Gökyüzündeki yıldızlar ona göz kırparken, Zeynep mutlu bir gülümsemeyle derin uykuya dalmış.
Göklerde parlayan yıldızlar, ay ışığının altında Elif, Zeynep ve tüm çocuklara güzel rüyalar fısıldamış. Ve masal burada bitmiş. Gök kubbe, çocukların en tatlı rüyalarına şahit olmuş, ay ışığı onları koruyarak huzurla izlemeye devam etmiş.
Ve gökyüzündeki yıldızlar, tüm çocuklara her gece mutlu, huzurlu uykular diler olmuş.
Göklerde yıldızların parıltısıyla masal tatlı bir uykuya dalarken, gökyüzü, hepimizin en güzel rüyalarına ev sahipliği yapmış.
Arkadaşlarınla Paylaş