Bir zamanlar, çok güzel, yeşillikler içinde küçük bir köyde yaşayan Ahmet adında bir çocuk varmış. Ahmet, neşeli, meraklı ve oldukça hayalperest bir çocukmuş. Gündüzleri köydeki arkadaşlarıyla oyunlar oynar, akşamları ise evde annesiyle vakit geçirirmiş. Ama Ahmet'in en sevdiği anlar, yatmadan önce annesinin ona masal anlatmasıymış.
Her gece Ahmet, annesine "Anne, bu gece bana hangi masalı anlatacaksın?" diye sorar, annesi ise ona her gece farklı, büyülü bir masal anlatırmış. Ahmet, annesinin masallarıyla uykuya dalmayı çok severmiş. Annesinin sesinde öyle bir huzur varmış ki, anlatılan her masal Ahmet'in hayal dünyasında canlanır, rüyalarına bile girermiş.
Bir gece, Ahmet annesine merakla sormuş: "Anne, neden her gece bana masal anlatıyorsun?"
Annesi, Ahmet'in bu sorusuna gülümseyerek cevap vermiş: "Masallar, hayal gücünü geliştirir, sana farklı dünyaların kapılarını açar. Ayrıca, masallar sayesinde iyiliği, doğruluğu ve adaleti öğrenirsin."
Ahmet bu cevabı çok beğenmiş ve anlamış ki masallar sadece eğlenceli değil, aynı zamanda öğreticiymiş. Ertesi gece Ahmet, annesinin yanına gidip ondan bir istekte bulunmuş: "Anne, bu gece bana bir masal anlat, ama eğitici olsun. Bana bir şeyler öğret!"
Annesi, Ahmet'in isteğini duyunca yine tatlı bir gülümsemeyle karşılık vermiş. "Peki," demiş. "Sana çok özel bir masal anlatacağım. Bu masal, sorumlulukları yerine getirmenin önemini anlatacak."
Ve annesi masalına başlamış:
Bir zamanlar, Ahmet’in yaşadığı köy gibi güzel bir köyde yaşayan Ali adında bir çocuk varmış. Ali, oldukça zeki ama biraz tembel bir çocukmuş. Ali, günlerini genellikle oyun oynayarak geçirir, annesinin ona verdiği sorumlulukları hep ertelermiş. Evi toplaması gerektiğinde bile, 'Daha sonra yaparım,' deyip dışarıda oynamaya çıkarmış.
Ali'nin annesi bir gün ona şöyle demiş: "Ali, artık büyüyorsun. Kendi sorumluluklarını yerine getirmeyi öğrenmelisin. Odanı toplamalı, ödevlerini zamanında yapmalı ve bize ev işlerinde yardım etmelisin. Yoksa ileride bu tembelliğin sana zarar verebilir."
Ali, annesinin söylediklerini dinlemiş ama pek ciddiye almamış. Ona göre hayat, oyun oynamak ve eğlenmekle geçmeliydi. Evdeki işleri yapmak ya da ödevlere zaman ayırmak ona sıkıcı geliyordu. Ali, annesinin uyarılarını bir kulağından dinleyip diğerinden çıkarırmış.
Bir gün, Ali yine dışarıda arkadaşlarıyla oynarken gökyüzünde bulutlar belirmeye başlamış. Aniden bir fırtına kopmuş, yağmur şiddetle yağmaya başlamış. Ali, hızla evine koşmuş. Eve girdiğinde her yer karanlıkmış. Elektrikler gitmiş, fırtına dışarıda tüm kasabayı kasıp kavuruyormuş.
Ali o gece yatağına girdiğinde çok yorgunmuş, ama aklında annesinin söyledikleri dönüp duruyormuş. Yorgun gözlerini kapattığında derin bir uykuya dalmış ve rüyasında tuhaf bir adam görmüş. Bu adam, uzun bir pelerine sarınmış, elinde büyük bir saat taşıyormuş. Adam Ali'ye bakarak şöyle demiş: "Ali, sorumluluklarını yerine getirmezsen, zaman seni asla beklemez. Hayatında gecikmeler olur, yapmak istediğin şeyler birikmeye başlar ve sonunda tüm bunlar seni zorlar."
Ali, bu sözlerden çok etkilenmiş ve rüyasında adama sormuş: "Peki, ne yapmalıyım? Bu kadar çok sorumluluğu nasıl yerine getireceğim?"
Adam gülümsemiş ve cevabı vermiş: "Sorumluluklarını zamanında yerine getirirsen, her şey daha kolay olur. Böylece oyun oynamak için bile daha fazla zamanın kalır. Ama ertelemeye devam edersen, sorunlar büyür, senin için işler daha da zorlaşır."
Ali, bu rüyadan uyanınca çok korkmuş. Annesine gidip rüyasını anlatmış. Annesi ise ona tatlı bir sesle, sabırla cevap vermiş: "Ali, rüyanın sana anlattığı şeyler doğru. Sorumluluklarını yerine getirmediğinde, sonunda başın derde girebilir. Ama zamanı iyi kullanırsan, her şeye yetişebilirsin."
Bu konuşmadan sonra Ali, annesinin sözlerini ciddiye almaya başlamış. Evdeki işlerine daha çok özen göstermeye, odasını toplamaya ve ödevlerini zamanında yapmaya başlamış. Artık günlerini sadece oyun oynamaya ayırmak yerine, sorumluluklarını yerine getirip geri kalan zamanında oyun oynamaya vakit buluyormuş.
Bir gün Ali, okulda çok önemli bir proje ödevi almış. Bu ödev, sınıftaki herkesin yapması gereken en zor ödevmiş. Ali başta çok korkmuş. "Bu ödevi nasıl yapacağım?" diye düşünmeye başlamış. Ama sonra aklına annesinin ve rüyasında gördüğü adamın sözleri gelmiş: "Eğer sorumluluklarını zamanında yerine getirirsen, her şey daha kolay olur."
Ali, bu sözleri hatırlayıp cesaret bulmuş. Hemen ödevini yapmaya başlamış, konuyu araştırmış, sabırla çalışmış. Her gün azar azar çalışarak ödevini tamamlamış. Ödevi bitirdiğinde, içi gurur ve mutlulukla dolmuş. Ertesi gün ödevini öğretmenine sunduğunda, öğretmeni ona "Harika bir iş çıkarmışsın Ali! Seninle gurur duyuyorum," demiş.
Ali, öğretmeninin bu sözleri karşısında çok mutlu olmuş. "Sorumluluklarımı yerine getirmenin bana ne kadar fayda sağladığını şimdi daha iyi anladım," diye düşünmüş. Artık sadece okulda değil, evde de daha dikkatli ve düzenliymiş. Odanı toplamak, ödevlerini yapmak ve hatta annesine ev işlerinde yardım etmek onun için bir görevden ziyade bir alışkanlık haline gelmiş.
Aradan aylar geçmiş, Ali’nin hayatı tamamen değişmiş. Artık sorumluluklarını yerine getirdiği için hem okulda daha başarılı olmuş hem de arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirebilmiş. Artık her şeyi zamanında yapıyor, hiçbir işi ertelemiyormuş. Bu da ona hem okulda hem de evde daha fazla mutluluk ve başarı getirmiş.
Ali’nin bu hikayesini herkes duymuş. Köydeki diğer çocuklar da onun gibi sorumluluklarına daha çok özen göstermeye başlamış. Artık herkes Ali gibi olmak istiyormuş; çünkü Ali, sorumluluklarını yerine getirmenin ne kadar önemli olduğunu herkese göstermiş.
Masalın sonunda Ahmet, annesine dönüp gülümseyerek şöyle demiş: "Anne, bu masal çok güzeldi! Ali gibi ben de sorumluluklarımı yerine getirmenin önemini öğrendim. Artık ben de her işimi zamanında yapmaya çalışacağım."
Annesi, Ahmet’in bu sözlerine çok sevinmiş ve onu sarılarak öpmüş. "Sen her zaman sorumluluklarını yerine getiren, çalışkan ve yardımsever bir çocuk oldun Ahmet. Böyle devam et, başarı her zaman seninle olacak."
Ahmet, annesinin bu sözlerini duyunca içini büyük bir huzur kaplamış. O günden sonra, Ahmet de tıpkı Ali gibi her sorumluluğunu zamanında yapmaya ve hiçbir işi ertelememeye başlamış. Hem okulda daha başarılı olmuş hem de evde ailesine daha çok yardım etmeye başlamış. Artık Ahmet, sorumluluklarını yerine getirmenin mutluluk ve başarı getirdiğini biliyormuş.
Ve Ahmet'in köyünde herkes, sorumluluklarını yerine getirmenin önemini öğrenmiş. Masallar sayesinde çocuklar daha sorumlu, daha yardımsever ve daha mutlu birer birey olmuşlar. Ve Ahmet, her gece annesinin anlattığı yeni masallarla hayal dünyasına dalıp, rüyalarında yeni maceralara atılmış.
İşte böylece Ahmet’in masalı mutlu bir şekilde sona ermiş.
Arkadaşlarınla Paylaş