Bir zamanlar Şakır adında bir tilki yaşarmış. Şakır, ormanda herkesin sevdiği güler yüzlü bir tilkiydi. Her gün arkadaşları ile oyun oynar, eğlenir ve maceralar yaşarlardı. Günlerden bir gün, Şakır'ın arkadaşları ona "Şakır, bize komik bir masal anlatsana!" dediler.
Şakır duraksadı ve düşündü. Ardından gözleri parlayarak konuşmaya başladı:
"Vay canına! Sizlere en komik masalı anlatacağım. Buyurun dinleyin!" dedi Şakır, arkadaşları heyecanla dinlemeye başladı.
Bir varmış bir yokmuş, Güleş adında bir tavşan varmış. Güleş, ormanda herkesin gülmesini sağlayan bir tavşandı. Hiç üzgün yüzü görmemişlerdi onun. Bir gün Güleş, ormanda dolaşırken gülmekten karnını ağrıtan birşey bulmuş. Merakla bakmaya kalktığında, bir muz kabuğu olduğunu görmüş.
"Ahahaha! Bakın bakın, muz kabuğu güldürdü beni!" demiş Güleş ve kahkahalarla gülmeye başlamış. O kadar gülmüş ki, etrafındaki diğer hayvanlar da ona gülmeye başlamış.
Ancak ne yazık ki, Güleş muz kabuğuyla o kadar çok gülmüş ki, bir süre sonra yere düşüp ayağını bile kırmış.
Arkadaşları telaşla yanına koşmuş ve Güleş'e yardım etmek için ne yapabileceklerini düşünmeye başlamışlar. Sonunda aklına bir fikir gelmiş.
Şakır, ormanın öteki ucunda yaşayan Doktor Fistan isimli tilkiyi çağırmışlar. Doktor Fistan çok hızlı bir şekilde gelip Güleş'in ayağını sararak tedavi etmiş.
Herkes Güleş'e geçmiş olsun dileklerini iletti ve Güleş bir süre sonra yavaş yavaş iyileşmeye başladı.
Birkaç gün sonra, Güleş yine eski haline dönmüştü. Çok mutlu olmuş ve arkadaşlarına minnettarlık duymuştu. Güleş, her fırsatta onlara gülen bir yüz hediye etmeyi ve onları komik hikayelerle güldürmeyi söz verdi.
Sonuçta, Güleş ve arkadaşları birlikte çok mutlu bir şekilde yaşamaya devam ettiler. Şakır'ın anlattığı masal, o günü unutulmaz kılmıştı.
Hep birlikte gülüp, eğlenen hayvanlar mutlu bir şekilde masaldan ayrıldılar ve ormanın derinliklerindeki dostluklarını pekiştirerek yeni maceralar için hazırlanmaya devam ettiler.
Arkadaşlarınla Paylaş