Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda Rüya Adası adında büyülü bir ada varmış. Bu ada, gökyüzünün en parlak yıldızlarının arasında, bulutların üstünde saklanırmış. Sadece çok özel çocuklar, gözlerini kapatıp hayal kurarak bu adaya ulaşabilirmiş. Ada, en güzel rüyaların ve en tatlı uykuların hüküm sürdüğü bir yermiş.
Küçük bir köyde, ailesiyle birlikte yaşayan Elif adında tatlı mı tatlı bir kız varmış. Elif her gece yatağına yattığında, hep güzel rüyalar görmek istermiş. Ama bazen uykuya dalmakta zorlanır, sabah olana kadar döner dururmuş. Bir gün annesi ona Rüya Adası'nın masalını anlatmış:
"Rüya Adası, sadece huzurla uyumak isteyen çocukların gidebildiği büyülü bir yerdir," demiş annesi. "Orada, en güzel rüyalar seni bekler. Gözlerini kapatıp, sakin bir nefes aldığında, kendini o adada bulabilirsin."
Bu sözler Elif'in çok hoşuna gitmiş. O gece yatağına yatarken gözlerini kapatmış ve derin bir nefes almış. Birden bire kendini beyaz bulutların üstünde yürürken bulmuş. Karşısında kocaman bir kapı varmış. Üzerinde parlak harflerle "Rüya Adası'na Hoş Geldiniz!" yazıyormuş.
Elif heyecanla kapıyı açmış ve karşısına çıkan manzara onu büyülemiş. Rüya Adası, rengarenk çiçeklerle dolu, pırıl pırıl parlayan bir yerdi. Her köşede farklı bir güzellik, her adımda tatlı bir esinti vardı. Kuşlar melodik şarkılar söylüyor, kelebekler etrafta dans ediyordu. Elif, bu adada her şeyin mümkün olduğunu anlamış.
İlk olarak bir tepeye tırmanmış. Tepeden aşağı baktığında, gökkuşağı renginde bir nehir akıyormuş. Nehrin üstünde, devasa bir yunus sırtında oturan minik bir peri kızı görmüş. Elif peri kıza doğru koşmuş ve ona seslenmiş:
"Merhaba! Burası gerçekten Rüya Adası mı? Annem bana burayı anlattı, buraya nasıl geldim?"
Peri kızı gülümseyerek Elif’e dönmüş ve yumuşak bir sesle cevap vermiş:
"Evet, burası Rüya Adası! Buraya gelmen çok doğal, çünkü rüya görmeyi çok seviyorsun ve huzurla uyumak istiyorsun. Biz bu adada, güzel rüyaların bekçisiyiz. Senin gibi iyi kalpli çocuklar, her gece burada rüyalarını seçerler."
Elif çok sevinmiş. "Peki, bu adada ne yapabilirim?" diye sormuş heyecanla.
Peri kızı, Elif'e biraz ileride bulunan Rüya Ormanı'nı göstermiş. "Oraya git ve rüyalarını keşfet. Hangi rüyanın seninle gelmesini istersen, onu seçebilirsin. Ama unutma, burada her şey sevgi ve mutluluk doludur."
Elif, peri kıza teşekkür etmiş ve Rüya Ormanı'na doğru yola koyulmuş. Orman, devasa ağaçlar, renkli mantarlar ve parlayan yıldız tozlarıyla doluymuş. Her ağacın dallarında farklı rüyalar asılı duruyormuş. Bazı dallarda çocuklar deniz kenarında oynuyor, bazı dallarda ise bulutlarda uçuyorlarmış. Elif, rüyaların büyüsüne kapılmış.
Bir ağacın dibinde duran minik bir filden yardım istemiş. Fille birlikte rüya seçmeye başlamışlar. Elif önce deniz kenarında oynadığı bir rüyayı düşünmüş, ama sonra ağaçların arasında bir ejderha dostuyla maceraya atıldığı rüyayı daha heyecan verici bulmuş. Fakat en sonunda, bulutların üstünde süzüldüğü bir rüyayı seçmiş. Çünkü uçmak, hep hayalini kurduğu bir şeymiş.
Elif, seçtiği rüyayı bir balon gibi almış ve yanında taşıyarak adada biraz daha dolaşmış. Yolda bir sürü farklı çocukla karşılaşmış. Hepsi gülümsüyor, mutlulukla rüyalarını seçip yanlarında taşıyorlarmış. Elif, bu adada her şeyin ne kadar huzurlu olduğunu fark etmiş ve kendini çok mutlu hissetmiş.
Tam o sırada büyük, sevimli bir aslan Elif'in yanına yaklaşmış. Ama bu aslan, hiç korkutucu değilmiş. Aksine, yumuşacık tüyleri ve kocaman bir gülümsemesi varmış. Elif’e, “Merhaba küçük dostum, seninle bir tur atmak ister misin? Ben seni adanın en güzel yerine götürebilirim,” demiş.
Elif, aslanın sırtına binmiş ve ormanın derinliklerine doğru yola çıkmışlar. Yol boyunca aslan ona adadaki en güzel yerleri göstermiş. Renkli çiçekler açan vadiler, pırıl pırıl parlayan göller, gökkuşağına uzanan dağlar... Elif, her gördüğüne hayran kalmış.
Bir süre sonra aslan, Elif'i Rüya Tepesi’ne götürmüş. Bu tepe, adanın en yüksek noktasıymış. Tepeden bütün ada ayaklarının altında görünüyormuş. Elif, buradan baktığında gökyüzünün yıldızlarla dolu olduğunu fark etmiş. Yıldızlar sanki ona göz kırpıyormuş.
"Bu tepe, huzurlu uykuların başladığı yerdir," demiş aslan. "Burada her gece en güzel rüyalar başlar. Ve sen, seçtiğin rüya ile evine döneceksin. Sabah olduğunda, o rüya seni huzurla uyandıracak."
Elif, tepeye oturmuş ve gözlerini kapatarak derin bir nefes almış. O sırada yıldızlar daha da parlak bir şekilde parlamış ve etrafındaki her şey yavaşça silinmeye başlamış. Gözlerini yeniden açtığında, kendini yatağında bulmuş. Sabah olmuştu ve yüzünde büyük bir gülümseme vardı.
Elif, Rüya Adası'ndaki macerasını hatırladıkça içi sevinçle dolmuş. Artık her gece yatağına yattığında, o büyülü adayı hayal edip huzur içinde uyuyabiliyormuş. Annesine de Rüya Adası'nı anlatarak her çocuğun oraya gitmeyi hak ettiğini söylemiş.
Ve böylece Elif, güzel rüyalarla dolu bir hayat sürmüş. Rüya Adası'ndan her gece huzur ve mutluluk getirmiş. Hem kendi uykusu, hem de hayal gücü sonsuz bir maceraya dönüşmüş.
Masal burada bitmiş, Elif’in rüyalarıysa hiç tükenmemiş.
Arkadaşlarınla Paylaş