Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ormanların ve berrak nehirlerin arasında gizli bir krallık varmış. Bu krallığın adı Gül Krallığı'ymış. Krallığın hükümdarları, iyi kalpli Kral Arslan ve Kraliçe Elif, halkları tarafından çok sevilirmiş. Kral ve Kraliçe'nin, güzelliği ve zekasıyla ünlü, cesur bir kızları varmış: Prenses Lila.
Prenses Lila, sadece güzel olmakla kalmaz, aynı zamanda çok yardımsever ve cesur bir prensesmiş. Halkıyla yakından ilgilenir, onların dertlerini dinler ve her zaman çözüm bulmaya çalışırmış. Bir gün, Gül Krallığı'na kötü bir haber gelmiş. Krallığın en değerli hazinesi olan, barış ve huzurun sembolü Gümüş Gül, gizemli bir şekilde kaybolmuş.
Kral ve Kraliçe, bu durum karşısında çok üzülmüşler ve hemen Prenses Lila'ya danışmışlar. Lila, Gümüş Gül'ün krallık için ne kadar önemli olduğunu biliyormuş ve hemen harekete geçmeye karar vermiş. "Gümüş Gül'ü bulup geri getireceğim ve krallığımızın huzurunu yeniden sağlayacağım," demiş.
Prenses Lila, hemen yolculuğa hazırlanmaya başlamış. Yanına en yakın arkadaşı olan, akıllı ve sadık atı Şafak'ı da almış. Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken, Gümüş Gül'ü bulabileceği her türlü ipucunu aramış. Yol boyunca pek çok kişiyle karşılaşmış ve onlardan bilgi toplamış.
İlk olarak, ormanın derinliklerinde yaşayan Bilge Kaplumbağa'nın yanına gitmiş. Bilge Kaplumbağa, yaşlı ve çok bilge bir yaratıkmış. Onun bilgeliği ve geniş bilgisi, krallığın her köşesinde bilinir ve saygı görürmüş. Prenses Lila, Bilge Kaplumbağa'nın yuvasına vardığında, "Merhaba Bilge Kaplumbağa. Gümüş Gül kayboldu ve ben onu bulmak için yola çıktım. Bana yardım edebilir misiniz?" demiş.
Bilge Kaplumbağa, Lila'ya düşünceli bir şekilde bakmış ve "Gümüş Gül, krallığın en önemli hazinesi. Onu bulmak için cesaret, bilgelik ve sabır gerek. Gülü en son Karanlık Orman'ın derinliklerinde gördüm. Ama oraya gitmek tehlikeli olabilir. Dikkatli olmalısın," demiş.
Prenses Lila, Bilge Kaplumbağa'ya teşekkür etmiş ve Karanlık Orman'a doğru yola çıkmış. Şafak, karanlık ve ürkütücü ormanın içinde ilerlerken, Lila cesaretini toplamış ve gözlerini dört açmış. Ormanın derinliklerinde, göz alıcı bir ışıltı fark etmiş. Bu, Gümüş Gül'ün ışıltısıymış.
Ancak, gülün başında korkunç bir yaratık olan Kötü Kalpli Ejderha bekliyormuş. Ejderha, Gümüş Gül'ü koruyor ve kimsenin yaklaşmasına izin vermiyormuş. Prenses Lila, ejderhayı görünce bir an duraksamış ama halkının huzurunu ve barışını düşünerek cesaretini toplamış.
Ejderhaya yaklaşmış ve cesurca, "Ejderha! Bu gül, Gül Krallığı'na ait. Halkımın huzuru ve barışı için onu geri almam gerekiyor. Lütfen bana izin ver," demiş.
Ejderha, Prenses Lila'ya bir süre baktıktan sonra, "Sen gerçekten cesur bir prensessin. Ama bu gülün değerini anlaman ve onu koruyabileceğinden emin olmam gerek. Gülü almak için bir sınavdan geçmelisin. Üç görev vereceğim sana. Eğer bu görevleri başarıyla tamamlarsan, gülü alıp götürebilirsin," demiş.
Prenses Lila, ejderhanın teklifini kabul etmiş. İlk görev, ormanın derinliklerindeki Kayıp Göl'e gitmek ve orada yaşayan yaşlı kaplumbağaya yardım etmekmiş. Kaplumbağa, gölün diğer tarafına geçmeye çalışıyormuş ama yaşlı ve yavaş olduğu için bu çok zormuş. Lila, Şafak'ın yardımıyla kaplumbağayı gölün diğer tarafına taşımış ve ona yardım etmiş.
İkinci görev, Yüce Dağ'ın zirvesine tırmanmak ve orada yaşayan kartala yardım etmekmiş. Kartal, yaralanmış ve uçamıyormuş. Lila, kartalın yarasını temizlemiş ve ona ilk yardım yapmış. Kartal, iyileştikten sonra Lila'ya minnettarlığını ifade etmiş ve ona Gümüş Gül'ü koruması için bir tüy vermiş.
Üçüncü ve son görev ise, Karanlık Orman'ın en derin noktasına gitmek ve orada sıkışmış olan genç bir geyiği kurtarmakmış. Geyik, dikenli çalılıkların arasında sıkışmış ve kurtulamıyormuş. Lila, dikenleri dikkatlice kesmiş ve geyiği özgürlüğüne kavuşturmuş.
Görevleri başarıyla tamamlayan Prenses Lila, ejderhanın yanına dönmüş. Ejderha, Lila'nın cesaretini, yardımseverliğini ve kararlılığını görünce çok etkilenmiş. "Sen gerçekten büyük bir prensessin. Gümüş Gül'ü hak ettin. Onu krallığına geri götür ve halkının huzurunu geri getir," demiş.
Prenses Lila, ejderhaya teşekkür etmiş ve Gümüş Gül'ü alarak hızla krallığına dönmüş. Halk, Prenses Lila'nın dönüşünü büyük bir sevinçle karşılamış. Kral ve kraliçe, kızlarının başarısından gurur duymuşlar. Prenses Lila, Gümüş Gül'ü krallığın meydanına yerleştirmiş ve gülün ışıltısı tüm krallığı yeniden aydınlatmış.
Bu olaydan sonra, Prenses Lila'nın cesareti ve yardımseverliği herkes tarafından konuşulmuş. Krallık yeniden huzur ve barış içinde yaşamaya devam etmiş. Prenses Lila, her gün halkının arasına karışmış, onlara yardım etmiş ve onlarla birlikte yaşamış.
Günler geçtikçe, Prenses Lila'nın hikayesi uzak diyarlara kadar yayılmış. Herkes, onun cesaretini ve iyilikseverliğini öğrenmiş ve ondan ilham almış. Prenses Lila, krallığının en sevilen ve saygı duyulan kişisi olarak hayatına devam etmiş.
Ve böylece, Gül Krallığı'nda herkes mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamış. Prenses Lila, her gün yeni maceralara atılmaya ve halkına yardım etmeye devam etmiş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.
Gökten üç elma düşmüş; biri bu masalı yazana, biri okuyana, biri de cesur ve yardımsever çocuklara. Ve Gül Krallığı'nda, herkes hep mutlu ve barış içinde yaşamış.
Son.
Arkadaşlarınla Paylaş