En Güzel Hikayeler En Güzel Masal & Hikayeler Hepsi Tek Bir Sayfada

Prenses Leyla'nın Cesareti ve İyiliğiyle Dolup Taşan Bir Masal

  • Masallar
  • Eklenme Tarihi: 17 Ağustos 2024
  • Güncelleme Tarihi: 17 Ağustos 2024
Prenses Leyla ve Uçan Ejderha Ateş'in Krallık Maceraları
Prenses Leyla ve Uçan Ejderha Ateş'in Krallık Maceraları - Masal Oku - Hikaye Oku

Bir zamanlar, yemyeşil ormanlarla çevrili, pırıl pırıl akan nehirleri olan güzel bir krallık varmış. Bu krallığın en yüksek tepesinde, gökyüzüne uzanan kuleleriye muhteşem bir şato yükselirmiş. Bu şatoda Kral Ahmet, Kraliçe Ayşe ve küçük kızları Prenses Leyla yaşarmış.
Prenses Leyla, altın sarısı saçları ve zümrüt yeşili gözleriyle çok güzel bir kızmış. Ama Leyla'nın asıl güzelliği içindeymiş. Kalbi iyilik ve cesaretle doluymuş. Prenses olmayı çok seviyormuş ama sarayda oturup süslenmekten hiç hoşlanmazmış. O, krallığını gezip insanlarla tanışmayı, onların sorunlarını dinlemeyi ve çözüm bulmayı çok severmiş.
Leyla'nın en yakın arkadaşı, konuşabilen ve uçabilen minik bir ejderha olan Ateş'miş. Ateş, Leyla bebekken ona hediye edilmiş ve o zamandan beri hep birlikte büyümüşler. Ateş, kırmızı pulları ve altın rengi kanatlarıyla çok sevimli bir ejderhaymış. Leyla ile Ateş, her gün sarayın bahçesinde oyunlar oynar, maceralar hayal ederlermiş.
Bir gün, Kral Ahmet ve Kraliçe Ayşe, Leyla'yı yanlarına çağırmışlar. Kral ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başlamış: "Sevgili kızım, artık büyüdün ve krallığımızı daha yakından tanıman gerekiyor. Yarın, vezirlerimizden Bilge Ozan seni krallığımızın dört bir yanına götürecek. Bu yolculukta insanlarımızı tanıyacak, onların yaşamlarını görecek ve bir gün nasıl iyi bir kraliçe olacağını öğreneceksin."
Leyla bu habere çok sevinmiş. Sonunda krallığı gezme şansı bulacakmış! Hemen odasına koşup Ateş'e müjdeyi vermiş. "Ateş, yarın büyük bir maceraya çıkıyoruz! Krallığımızın her köşesini göreceğiz!"

Prenses Leyla ve Uçan Ejderha Ateş'in Krallık Maceraları - 2

Ateş heyecanla kanatlarını çırpmış. "Harika! Ben de seninle gelebilir miyim, Leyla?"
Leyla gülümsemiş. "Tabii ki gelebilirsin, sen benim en iyi arkadaşımsın. Sensiz bir yere gitmem."
Ertesi sabah erkenden, Leyla ve Ateş, Bilge Ozan'la birlikte yola çıkmışlar. Önce krallığın büyük şehirlerini gezmişler. Leyla, kalabalık pazarları, renkli dükkanları ve cıvıl cıvıl insanları görmüş. Her yerde insanlar Prenses'i görünce sevinçle el sallamışlar.
Bilge Ozan, Leyla'ya şehirdeki okulları, hastaneleri ve yetimhaneleri de göstermiş. Leyla, çocuklarla konuşmuş, hastaları ziyaret etmiş ve yetim çocuklara hediyeler dağıtmış. Her gittiği yerde insanların sorunlarını dinlemiş ve yardım etmeye çalışmış.
Yolculuklarının üçüncü gününde, küçük bir köye varmışlar. Köy, uzun zamandır kuraklık yaşıyormuş ve insanlar su sıkıntısı çekiyormuş. Leyla, köylülerin üzgün yüzlerini görünce çok etkilenmiş.
Köyün yaşlı bilgesi onlara yaklaşmış. "Prensesim, hoş geldiniz. Keşke sizi daha iyi şartlarda ağırlayabilseydik ama gördüğünüz gibi köyümüz zor günler geçiriyor. Kuraklık mahsullerimizi kuruttu, hayvanlarımız susuzluktan ölüyor."
Leyla düşünceye dalmış. Nasıl yardım edebileceğini düşünüyormuş. Birden Ateş'in kanatlarını heyecanla çırptığını görmüş. "Leyla," diye fısıldamış Ateş, "Hatırlıyor musun, geçen hafta saray kütüphanesinde okuduğumuz o eski kitabı? Orada, dağların derinliklerinde gizli bir su kaynağından bahsediliyordu."
Leyla'nın gözleri parlamış. "Evet, hatırlıyorum! Kitapta, sadece saf kalplilerin bu kaynağı bulabileceği yazıyordu." Hemen Bilge Ozan'a dönmüş ve durumu anlatmış.
Bilge Ozan kaşlarını çatmış. "Prenses Leyla, bu çok tehlikeli bir yolculuk olabilir. Dağlar tehlikelerle dolu."
Ama Leyla kararlıymış. "Bilge Ozan, bu insanlara yardım etmeliyiz. Bir prenses, halkının mutluluğu ve refahı için çalışmalı, tehlikelerden korkmamalı."

Prenses Leyla ve Uçan Ejderha Ateş'in Krallık Maceraları - 3

Sonunda Bilge Ozan ikna olmuş ve Leyla, Ateş ve birkaç cesur köylüyle birlikte dağlara doğru yola çıkmışlar. Yolculuk zorlu geçmiş. Dik yamaçları tırmanmışlar, dar geçitlerden geçmişler. Ama Leyla hiç yılmamış, hep gülümsemiş ve arkadaşlarına cesaret vermiş.
Sonunda, dağın zirvesine yakın bir mağaraya ulaşmışlar. Mağaranın girişinde büyük bir kaya varmış ve üzerinde eski yazılarla bir bilmece yazıyormuş:
"Görünmez ama her yerdedir,
Susuzluğu giderir, hayat verir,
Bulutlarda doğar, toprağa düşer,
Sadece temiz kalpliler beni içebilir."
Leyla bilmeceyi okumuş ve cevabın "su" olduğunu anlamış. Tam o sırada, mağaranın içinden berrak bir su sesi duyulmuş. Kaya yavaşça yana kaymış ve mağaranın içinde küçük bir göl belirmiş.
Leyla ve arkadaşları sevinçle suya yaklaşmışlar. Su o kadar temiz ve berrakmış ki, dibindeki renkli taşlar bile görünüyormuş. Leyla eğilip bir avuç su içmiş. Su, hayatında tattığı en tatlı, en ferahlatıcı suymuş.
Hemen su kaplarını doldurmuşlar ve köye dönmüşler. Köylüler onları görünce büyük bir sevinçle karşılamışlar. Su, köyün meydanındaki kuyuya boşaltılmış ve mucizevi bir şekilde kuyu hiç boşalmamaya başlamış.
Yaşlı bilge, gözleri yaşlarla dolarak Leyla'ya sarılmış. "Prensesim, siz sadece suyu değil, umudu ve hayatı da geri getirdiniz köyümüze. Size nasıl teşekkür edeceğimizi bilemiyoruz."
Leyla gülümsemiş. "Teşekküre gerek yok. Bir prensesin görevi halkına hizmet etmektir. Ben sadece görevimi yaptım."

Prenses Leyla ve Uçan Ejderha Ateş'in Krallık Maceraları - 4

Bu olaydan sonra, köy hızla canlanmaya başlamış. Tarlalar yeşermiş, hayvanlar sağlığına kavuşmuş, insanların yüzü gülmüş. Köylüler, minnetlerini göstermek için bu suya "Prenses Pınarı" adını vermişler.
Leyla, Ateş ve Bilge Ozan, krallığın geri kalanını gezmeye devam etmişler. Her gittikleri yerde Leyla, insanların sorunlarını dinlemiş, çözümler üretmiş. Bazen bir yetimhaneye kitaplar bağışlamış, bazen yaşlı bir teyzenin evini tamir ettirmiş, bazen de çiftçilere yeni tohumlar dağıtmış.
Yolculuğun sonunda saraya döndüklerinde, Kral Ahmet ve Kraliçe Ayşe kızlarını gururla karşılamışlar. Leyla onlara tüm macerasını anlatmış.
Kral Ahmet, kızının omzunu sıvazlamış. "Sevgili kızım, sen sadece güzel bir prenses değil, aynı zamanda akıllı, cesur ve merhametli bir lidersin. Bir gün çok iyi bir kraliçe olacağına eminim."
Leyla, bu sözler karşısında kızarmış ama içten içe mutlu olmuş. Artık krallığını daha iyi tanıyor, insanların sorunlarını daha iyi anlıyormuş. Ve en önemlisi, bir liderin gücünün tahtından veya tacından değil, halkına olan sevgisinden ve onlara hizmet etme isteğinden geldiğini öğrenmiş.
O günden sonra Leyla, her fırsatta krallığını gezmeye, insanlarla konuşmaya ve onlara yardım etmeye devam etmiş. Yanında her zaman sadık dostu Ateş varmış. Beraber daha birçok macera yaşamışlar, daha birçok sorunu çözmüşler.
Yıllar sonra Leyla, kraliçe olduğunda, herkes onun adil, merhametli ve cesur bir lider olduğunu söylemiş. Krallık onun döneminde çok mutlu ve refah içinde yaşamış. Ve insanlar hep, küçük bir kızken bile krallığı için bu kadar çok çalışan cesur prenseslerini hatırlamışlar.
İşte böylece, Prenses Leyla'nın öyküsü, tüm çocuklara cesaretin, merhametin ve çalışkanlığın önemini anlatan bir masal olarak nesilden nesile aktarılmış. Ve herkes bilmiş ki, gerçek bir prenses sadece güzelliğiyle değil, kalbiyle ve yaptığı iyiliklerle hatırlanır.
Son.