Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, yemyeşil ormanların yakınında, deniz mavisi bir gökyüzü altında küçük bir köy varmış. Bu köyde yaşayan herkes mutluymuş. Köy halkı, güzel günlerin tadını çıkarırken, bu köyde Derya adında küçük bir kız yaşarmış. Derya, güler yüzlü, meraklı ve çok sevilen bir çocukmuş. Ancak onun en büyük hayali bir gün perileri görmekmiş.
Derya, periler hakkında duyduğu her hikâyeye inanır, her gece yıldızlara bakıp onların bir gün onu ziyarete geleceklerini hayal edermiş. Annesi ona perilerin sadece iyi kalpli, yardımsever ve nazik insanlara göründüğünü anlatmış. Bu yüzden Derya, her gün daha iyi bir insan olmaya çalışırmış. Yardıma ihtiyacı olan herkese yardım eder, arkadaşlarına karşı çok nazik davranırmış. Ama ne yaparsa yapsın periler bir türlü karşısına çıkmamış.
Bir gün Derya, ormana gitmeye karar vermiş. Ormanın derinliklerinde perilerin yaşadığına dair köyde pek çok hikâye anlatılırmış. Kendisini bekleyen bir macera olduğunu hisseden Derya, bir sepet içine biraz ekmek ve su koyup yola çıkmış.
Ormana girince etrafına dikkatle bakmaya başlamış. Kuş cıvıltıları, yaprakların hışırtısı, hafif esen rüzgârın serinliği onu bir masal dünyasına götürmüş gibi hissetmiş. Yürürken karşısına bir sincap çıkmış. Sincap, neşe içinde ağaçtan ağaca zıplıyormuş. Derya, sincaba yaklaşarak ona sormuş:
“Sincap kardeş, perileri nerede bulabilirim? Onları çok görmek istiyorum.”
Sincap, incecik bir sesle cevap vermiş:
“Periler, yalnızca yardımsever ve iyi kalpli insanlara görünür. Eğer gerçekten iyi bir kalbin varsa, onları bulman çok da zor olmayacaktır.”
Derya sincaba teşekkür etmiş ve yoluna devam etmiş. Biraz ileride, büyük bir gölet görmüş. Göletin kenarında yaşlı bir kaplumbağa güneşleniyormuş. Derya, kaplumbağaya doğru yaklaşıp sormuş:
“Merhaba kaplumbağa, perileri bulmak istiyorum. Onların nerede olduğunu biliyor musun?”
Kaplumbağa ağır ağır başını kaldırmış ve Derya'ya bakmış:
“Periler, temiz kalpli ve sabırlı insanlara görünür. Sabırlı ol ve kalbini hep temiz tut, belki bir gün onları görebilirsin.”
Derya kaplumbağanın söylediklerini de aklına koymuş ve teşekkür edip yoluna devam etmiş. Artık gün batımına doğru yol alıyormuş ve perileri görebilmek için heyecanı daha da artmış.
Biraz daha ilerleyince, ormanın derinlerinde ışıklar saçan bir alan fark etmiş. Işıklar, pırıl pırıl parlıyor ve adeta perilerin dans ettiği bir yeri andırıyormuş. Derya kalbi pır pır ederek ışıklara doğru yürümüş. Tam o sırada, karşısına küçük bir tavşan çıkmış. Tavşan, Derya'nın önünde durmuş ve gözlerinin içine bakmış.
“Tavşan kardeş, periler bu ışıkların olduğu yerde mi? Onları çok görmek istiyorum.”
Tavşan, sevimli bir şekilde gülümsemiş ve şunları söylemiş:
“Periler sadece sevgi dolu kalplere görünür. Eğer kalbinde sevgi varsa, periler sana mutlaka görünecektir. Ama önce bir iyilik yapmalısın.”
Derya, tavşanın sözlerini dinlemiş ve iyilik yapmak için etrafına bakınmaya başlamış. O sırada ormanın derinlerinden bir ağlama sesi duymuş. Sesin geldiği yere doğru koşmuş ve büyük bir ağacın altında ağlayan bir ceylan görmüş.
Ceylan, yaralıymış ve yürüyemiyormuş. Derya, hiç düşünmeden sepetinden çıkardığı ekmekle ceylanı beslemiş, ona su vermiş ve yarasını sarmış. Ceylanın acısı biraz hafiflemiş ve Derya'ya minnetle bakmış:
“Sen gerçekten çok iyi kalpli birisin. Teşekkür ederim, beni iyileştirdin.”
Derya, ceylanın mutlu olduğunu görünce kendisi de çok sevinmiş. Ama hâlâ perileri görememişti. Belki de yeterince iyilik yapmamıştı, diye düşünmüş. O sırada tavşan tekrar yanına gelmiş ve demiş ki:
“Sen zaten kalbinde büyük bir iyilik taşıyorsun. Periler seni izliyor ve seni seviyor. Ama onların dünyasını görmek istiyorsan sabırlı olman gerek. Her şeyin zamanı var.”
Derya bu sözleri dinledikten sonra sabırlı olmaya karar vermiş. Ormanda biraz daha dolaşıp eve dönmeye hazırlanırken gökyüzünde parlak bir ışık belirmiş. Işık, adeta yıldızlar gibi parlıyormuş. Derya şaşkınlıkla yukarıya bakarken, birden bire ışıklar yere doğru süzülmüş ve periler ortaya çıkmış!
Periler, ışıl ışıl kanatları ve parıltılı elbiseleriyle Derya’nın karşısında duruyormuş. Derya’nın hayalleri gerçek olmuştu! O an mutluluktan ne diyeceğini bilememiş. Perilerin lideri ona gülümsemiş ve demiş ki:
“Senin iyi kalbin sayesinde burada, seninle birlikteyiz. Yardımseverliğin, sabrın ve sevgin sayesinde periler diyarını ziyaret etmeye hak kazandın. Biz periler, sadece gerçekten iyi kalpli insanlara görünürüz. Ve sen bu dünyada bizim en sevdiğimiz insanlardan birisin.”
Derya, bu sözler karşısında çok mutlu olmuş. Perilerle birlikte ormanda dans etmişler, şarkılar söylemişler. Periler, Derya’ya teşekkür etmek için ona sihirli bir taş vermişler. Bu taş, Derya her zorlukla karşılaştığında ona yol gösterecekmiş.
Derya, perilerle geçirdiği bu büyülü günün ardından köyüne geri dönmüş. Artık kalbinde hem perilerin sevgisi hem de onlardan aldığı öğütler varmış. O günden sonra Derya, sadece hayal kurmakla kalmamış, başkalarına yardım ederek, sabırlı ve sevgi dolu bir insan olmayı sürdürmüş.
Ve böylece Derya, hem köyünde hem de periler diyarında dostluklar kurarak mutlu mesut yaşamış.
Masal burada bitmiş, Derya’nın iyilik dolu kalbi hep örnek olmuş.
Arkadaşlarınla Paylaş