Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde, göz alıcı güzellikte, renklerin ve seslerin ahenkle dans ettiği uzak bir diyar varmış. Bu diyar, Periler Ülkesi'ymiş. Ormanda, çiçeklerin en güzel kokularını saçtığı, yaprakların nazlı nazlı rüzgarla sallandığı ve minik kuşların neşeyle cıvıldadığı bir yerde, Lila adında minik bir peri yaşarmış. Lila, henüz küçük olmasına rağmen yüreğinde büyük bir cesaret ve merak barındırırmış. Kocaman mavi gözleri ve gökkuşağının tüm renklerini yansıtan pırıltılı elbiseleriyle, gökyüzünde sevinçle süzülür, etrafa güzel dilekler ve umut tohumları serpiştirirmiş.
Bir sabah, ormanın derinliklerinde gizemli bir ışık parıldaması fark eden Lila, bu ışığın sırrını öğrenmek için yola koyulmuş. Yürürken, yanından her zaman ona eşlik eden sevimli tavşanı Boncuk da varmış. Boncuk, narin adımlarıyla ve küçük kulaklarıyla her şeyi dikkatle dinler, Lila'ya hep yardımcı olmaya çalışırmış. Birlikte, çiçeklerin arasında, ağaçların yapraklarında saklanan gizli ipuçlarını takip ederken, ormanın en yaşlı çiçeği olan Bilge Gül, onlara seslenmiş: Sevgili Lila, asırlık Işık Meyvesi, kötü büyücünün getirdiği karanlık bulutlar yüzünden yok olmaya yüz tutmuş. Eğer o meyveyi koruyamazsak, ormanımızdaki renkler solacak, kuşların şarkıları susacak. Ancak, senin temiz kalbin ve cesaretin, Işık Meyvesi'ne yeniden hayat verebilir.
Lila, Bilge Gül'ün anlattıklarını dinlediğinde yüreği hızla çarpmaya başlamış. Küçük perinin görevi, ormandaki tüm canlılara umut ve güzellik saçan bu mucizevi meyveyi kurtarmakmış. Lila ve Boncuk, Bilge Gül'ün tarif ettiği yoldan ilerleyerek, gökkuşağı köprüsünün altından geçtikten sonra, kırlangıçların yuvaladığı, kelebeklerin dans ettiği sihirli bir vadide varmış. Vadinin kenarında, parıldayan su sesiyle uyum içinde akan küçük bir dere duruyormuş. Dereden geçerken, Lila suya dokunduğunda ona minik bir sır vermiş Gerçek sihir, sevgiyle ve paylaşmayla çoğalır. Derin, berrak sular gibi temiz duygular, kalpten kalbe aktığında, etraftaki çiçekler daha da canlı, ağaçlar ise daha da sağlam görünmeye başlamış.
Yolculukları sırasında Lila ve Boncuk, pek çok dost canlısı yaratıkla karşılaşmışlar. Uçan kelebek Pralin, rüzgârın kanatlarına binmiş, onlara doğru hafifçe süzülerek yaklaşmış ve Sizleri bekleyen büyülü mağaraya dikkat edin. İçinde, Işık Meyvesi’ni korumak için gerekli olan gizli anahtar saklıdır demiş. Küçük peri, Pralin’in sözlerini dinler dinlemez, mağaraya dair merakla dolmuş. Renk renk parlayan mağara kapısını bulduklarında, kapının üzerinde eski harflerle Dostluk yazılıymış. Lila, bu yazıyı görünce, Gerçek dostluk, tıpkı sihirli bir anahtar gibidir kalbindeki sevgi ne kadar büyükse, kapılar o kadar kolay açılır. diyerek, mağara kapısının kenarındaki çiçekleri okşamış. Bu an, mağaranın içindeki eski kilidin parlamasına neden olmuş ve sevimli bir kedi gibi, kilit yavaşça açılmaya başlamış.
İçeri girdiklerinde, mağara duvarları, binbir renge bürünen eski resimlerle süslenmiş, her resim ormanın bir zamanlar ne kadar da canlı ve umut dolu olduğunu anlatıyormuş. Duvar resimlerinden biri, Işık Meyvesi’ni gösteriyormuş. Bu meyve, kırmızı, sarı, mavi tüm renkleri harmanlayan, etrafa ılık bir ışık saçan, sevgiyle parıldayan bir meyveymiş fakat son zamanlarda meyvenin üzerinde hafif bir solgunluk varmış. Lila, meyvenin yanına yaklaştırıldığında, meyveden hafif bir hüzün ve aynı zamanda umut dolu bir pırıltı belirivermiş. Boncuk, Lila, daha iyi hissetmesi için ona senin sevgin ve içtenliğin dokunuşuna ihtiyacı var, diyerek moral vermiş.
Lila, nazik kalbiyle meyveye dokunduğunda, sanki kalbinde bir melodi çalmaya başlamış. Işık Meyvesi, yavaş yavaş eski ışığını yeniden toplamaya başlamış renkleri yeniden canlanmış, etrafa neşeli ışıklar yayılmış. O an, mağarada yankılanan eski bir ses, İşte gerçek sihir sevgi, dostluk ve paylaşım gücüdür diyerek onlara fısıldamış. Lila, bu sözleri duyunca ne kadar doğru olduğunu hissetmiş. Artık meyve tam anlamıyla parıldıyor, ormanın her köşesine umut ve sevgi saçmaya hazırmış.
Dönüş yolunda, Lila ve Boncuk, mağaradaki sihirli anıyı hafızalarına kazımışlar. Yolda karşılaştıkları her canlı, onlara minnetle bakmış çünkü Işık Meyvesi sayesinde orman yeniden canlanmış, ağaçlar, çiçekler ve kuşlar birbirleriyle mutlu bir uyum içinde yaşamaya başlamış. Uçan kelebek Pralin, Sizlerin sayesinde ben de yeniden dans edebilirim, diyerek sevinçle uçarken, Bilge Gül, Gerçek gücünüz, sevgiyle büyüyen yüreğinizde saklıdır, diye fısıldamış.
Ormanın derinliklerinde, Lila’nın yaşadığı bu macera, tüm canlılara anlatılan efsanelerden biri haline gelmiş. Minik perinin cesareti, dostluğu ve sevgiyi paylaşma arzusu, etrafa yayılan neşenin en güzel örneği olmuş. Çocuklar, Lila’nın hikayesini dinledikçe birbirlerine yardım etmenin, sevginin, dostluğun ve doğayla uyum içinde yaşamanın ne kadar önemli olduğunu öğrenmişler. Her yeni gün, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte, ormanda tıpkı Lila’nın dokunuşu gibi ışıldayan kalpler, sevgi dolu sözler ve mutlu gülüşlerle dolup taşarmış.
O günden sonra, Lila ve Boncuk, her zaman yeni maceralara atılmadan önce ormanda gezer, doğanın sesini dinler, çiçeklerle, kuşlarla konuşurmuş. Çünkü onlar öğrenmişler ki gerçek sihir, insanların birbirlerine olan sevgisi ve doğanın sunduğu güzelliklerin iç içe geçmesinde yatarmış. Periler Ülkesi’de artık hiçbir karanlık bulut kalmamış her mevsim, her rüzgar esişi, her kuş cıvıltısıyla, sevgiyle örülmüş bir masal dünyasına dönüşürmüş.
Ve böylece, küçük Lila’nın yüreğindeki cesaret, dostluk ve paylaşım sevgisi, ormanda yaşayan herkese ilham kaynağı olmuş. Her gece, yıldızların altında birbirlerine umut taşıyan periler, Lila’nın hikayesini anlatarak, yeni nesillere sevgiyle yaşamayı, birbirlerine destek olmayı ve doğayla barış içinde hayat sürmeyi öğretirlermiş. Masalın sonunda, her şey eskisi gibi olmamış aksine, orman daha da renklenmiş, çiçekler daha da gülümsemiş, kuşlar daha da neşeyle şarkı söylemiş. Çünkü herkes anlamış ki hayat, sevgi ve dostlukla örülüp paylaşıldığında, her zaman güzel bir sona ulaşırmış.
İşte böyle sevgili küçük dostum Lila’nın macerası, bize sevgiyle, anlayışla ve paylaşımın gücüyle hayatın ne kadar güzel olabileceğini anlatır. Her zaman hatırla kalbindeki ışığı asla söndürme, tıpkı Lila’nın Işık Meyvesi gibi, çünkü senin içindeki sihir, tüm dünyayı aydınlatacak güçtedir. Ve masal burada mutlu sonla bitmiş.
Arkadaşlarınla Paylaş
