Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, peri diyarının parlak ışıkları altında, Rüya adında küçük bir kız yaşarmış. Rüya, ailesiyle birlikte ormanın kıyısında, küçük ve şirin bir köyde mutlu mesut yaşarmış. Bu köy, peri masallarının geçtiği büyülü bir diyara çok yakınmış. Köyün hemen ardında başlayan orman, peri diyarına açılan kapının bulunduğu yermiş. Ama kimse bu kapının yerini bilmezmiş. Rüya ise hep peri diyarını merak eder, bu büyülü dünyayı keşfetmeyi hayal edermiş. Rüya, her gece yatmadan önce gökyüzüne bakar, yıldızlarla dolu gökyüzüne peri tozları serpilmiş gibi hayaller kurarmış.
Bir gün, köydeki herkes gibi Rüya da günlük işlerini yapıyormuş. Annesine tarlada yardım ediyor, babasıyla hayvanlarla ilgileniyormuş. Ancak içindeki merak duygusu, onu her zamanki orman yürüyüşlerinden birine çağırmış. Rüya, her zamanki gibi ormanın içine doğru yürürken, bu sefer içini garip bir heyecan kaplamış. Sanki bu sefer çok farklı bir şey olacakmış gibi hissetmiş. Rüya, dalların arasında saklanan küçük bir ışık huzmesi fark etmiş. Bu ışık, sıradan bir güneş ışığına benzemiyormuş; parıl parıl parlayan, renk değiştiren ve çok daha büyülü görünen bir ışıltıymış.
Işığı takip eden Rüya, ormanın derinliklerine ilerledikçe, ağaçların arasındaki yapraklar daha da yoğunlaşmış ve kuşların cıvıltıları yerini hafif bir rüzgar sesine bırakmış. Tam bu sırada, ışığın daha da parlaklaştığı bir açıklığa ulaşmış. Karşısında, altın bir kapı belirmiş. Bu, peri diyarına açılan gizemli kapıymış. Rüya'nın kalbi hızla atmaya başlamış. Uzun zamandır hayalini kurduğu peri diyarının kapısı tam karşısında duruyormuş! Küçük kız, heyecanla kapıya doğru yaklaşmış ve kapının altın tokmağını yavaşça çevirmiş.
Kapı açıldığında, karşısına çıkan manzara büyüleyiciymiş. Gökyüzünde uçuşan minik periler, renkli çiçeklerle dolu tarlalar, gökkuşağının altından akan kristal berraklığındaki nehir ve etrafı saran harika kokular... Burası tam da peri masallarındaki gibiymiş. Peri diyarına adım atar atmaz, küçük bir peri Rüya’nın karşısına çıkmış. İsmi Lily’ymiş. Lily, Rüya’ya gülümseyerek onu selamlamış.
"Merhaba Rüya, seni bekliyorduk. Peri diyarımıza hoş geldin!" demiş Lily.
Rüya, şaşkınlıkla sormuş: "Beni nasıl bekliyordunuz? Ben burayı sadece hayal ediyordum."
Lily gülümseyerek cevap vermiş: "Her çocuk, peri diyarına girebilme hayali kurar ama sadece kalbi iyilikle dolu olanlar bu diyarı bulabilir. Senin kalbin, sevgi ve iyilikle dolu. Bu yüzden seni buraya davet ettik."
Rüya, kendini bir masalın içinde gibi hissediyormuş. Lily, ona peri diyarını gezdirmiş. Ormanda yaşayan hayvanlar, peri dostları ve büyülü çiçeklerle tanışmışlar. Fakat peri diyarının bir sorunu varmış. Büyük bir kötülük, peri diyarının etrafındaki dengeyi bozmaya başlamış. Ormanda yaşayan bazı hayvanlar aniden kaybolmuş ve peri diyarını koruyan büyü de zayıflamış.
Lily, Rüya’ya dönüp şöyle demiş: "Senin yardımına ihtiyacımız var. Kötü büyücü Karanlıklar Lordu, diyarımızı ele geçirmeye çalışıyor. Onu durdurmak için çok güçlü bir sihir var ama sadece senin gibi iyilik dolu bir insan bunu başarabilir."
Rüya, şaşkınlıkla: "Ama ben sadece küçük bir çocuğum, nasıl yardım edebilirim?" demiş.
Lily, Rüya’nın elini tutarak: "Senin kalbinin gücü, peri diyarını koruyacak. Karanlık büyüyü ancak saf iyilik bozar. Bizimle birlikte olursan bunu başarabiliriz," diye cevap vermiş.
Rüya, cesaretini toplamış ve peri dostlarıyla birlikte maceraya atılmaya karar vermiş. İlk görevleri, ormanın derinliklerinde saklanan Karanlıklar Lordu’nun gizli mağarasını bulmakmış. Lily ve diğer periler, Rüya’ya yol gösterirken, onun içindeki cesaret de gitgide artıyormuş.
Ormanın en karanlık köşesine ulaştıklarında, karşılarına büyük bir mağara çıkmış. Mağaranın girişinde, kötülük dolu bir hava varmış. Ama Rüya, korkmamaya çalışmış ve Lily'nin ona verdiği parlak bir peri taşını sıkıca tutmuş. Bu taş, sadece saf bir kalp tarafından kullanılabiliyormuş ve kötülüğe karşı büyük bir koruma sağlıyormuş.
Mağaranın içine girdiklerinde, Karanlıklar Lordu karşılarında belirmiş. Kötü bir kahkaha atarak onlara yaklaşmış. "Kimse beni durduramaz! Bu diyar benim olacak!" demiş.
Rüya, cesaretle taşını kaldırmış ve "Senin kötülüğün burada bitiyor!" demiş.
Peri taşı parıldamaya başlamış, Rüya’nın içindeki iyilik, taşın ışığıyla birleşip mağarayı aydınlatmış. Karanlıklar Lordu, bu ışık karşısında geri çekilmeye başlamış. Işık, kötülüğü yavaşça eritmiş ve mağara tekrar peri diyarının huzurlu havasıyla dolmuş. Karanlıklar Lordu'nun gücü zayıflamış ve sonunda tamamen yok olmuş.
Lily ve diğer periler, sevinçle Rüya’yı tebrik etmişler. "Başardın Rüya! Peri diyarını kurtardın. Artık burası her zamankinden daha güvenli," demiş Lily.
Rüya, peri diyarını kurtarmanın verdiği mutlulukla ormana geri dönmüş. Ancak peri dostlarını ve bu büyülü diyarı asla unutmamış. Lily, ona her zaman peri diyarına dönebileceğini ve onların dostu olarak kalacağını söylemiş.
Rüya, ailesinin yanına döndüğünde, her şeyin normal olduğunu görmüş. Ama artık biliyormuş ki, içindeki iyilik ve cesaretle her zorluğun üstesinden gelebilirmiş. Peri diyarındaki macerası, ona dostluğun ve iyiliğin ne kadar güçlü olduğunu öğretmiş.
Ve Rüya, bundan sonra her gece gökyüzüne baktığında, peri diyarındaki dostlarına selam göndermeyi hiç unutmamış.
Sonunda Rüya ve peri dostları, peri diyarında huzur içinde yaşamışlar. Herkes, peri masallarının gerçeğe dönüşebileceğine inanmış.
Ve masal da burada mutlu sonla bitmiş.
Son.
Arkadaşlarınla Paylaş