

Bir zamanlar, yemyeşil ağaçlarla dolu, rengarenk çiçeklerin dans ettiği, kuş cıvıltılarının gökyüzüne yükseldiği harika bir orman varmış. Bu ormanda, minik bir kuş yaşarmış. Bu kuşun adı Piko’ymuş. Piko, parlak mavi tüyleri ve neşeli ötüşüyle ormanın en sevimli kuşlarından biriymiş. Fakat Piko’nun en özel yanı, kalbinin büyüklüğüymüş. Her gün, ormanda yaşayan diğer hayvanlara yardım etmekten büyük keyif alırmış.
Bir sabah, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte Piko uyanmış. Penceresinden dışarı baktığında, gökyüzünün masmavi olduğunu ve ormanın huzur dolu olduğunu görmüş. Piko, güne başlamak için hemen arkadaşlarına yardım etmeye karar vermiş.

İlk olarak, yanındaki dereye gitmiş. Dere kenarında, yaşlı kaplumbağa Tima oturuyormuş. Tima, güneşlenmeyi çok severmiş ama bir türlü suya giremiyormuş çünkü kollarıyle ormanın derinliklerine gitmek zor geliyormuş. Piko, Tima'ya yardım etmek için çaba göstermiş. Kollarını nazikçe kaldırarak Tima'nın suya girmesini sağlamış. Tima, Piko’ya minnetle bakmış ve teşekkür etmiş. Piko, Ne demek Tima, birlikte olduğumuz sürece her zaman birbirimize yardımcı olabiliriz, demiş.
Piko, Tima’ya yardım ettikten sonra, ormanın diğer ucunda yaşayan tavşan Mimi ile karşılaşmış. Mimi’nin en sevdiği havuç tarlasına ulaşmakta zorlandığını görmüş. Tavşan Mimi, toprağın çok kuru olduğunu ve havuçların suya ihtiyacı olduğunu söylemiş. Piko, hemen bir plan yapmış. Uzaklardaki küçük bir dereden su alıp, havuç tarlasına götürmeye karar vermiş. Piko, kanatlarını kullanarak suyu taşımış ve tarlaya ulaştırmış. Havuçlar susuz kalmamış, daha da bereketlenmiş. Mimi, Piko’ya sevinçle sarılmış ve Sen gerçekten harika bir arkadaşsın, Piko! demiş.

Günün ilerleyen saatlerinde, Piko ormanda gezerken, minik bir sincabın ağaca tırmanmakta zorlandığını fark etmiş. Sincap Sari, en sevdiği meşe palamudunu toplamak istiyormuş ama bir dal kırılmış ve Sari orada mahsur kalmış. Piko hemen yardım etmeye karar vermiş. Kanatlarını kullanarak Sari'ye destek olmuş, yavaşça onun güvenle aşağıya inmesini sağlamış. Sari, Piko’ya teşekkür ederken, Sen benim en iyi arkadaşım olacaksın, Piko! demiş.
Akşam çökmeye başlayınca, ormanın her yanı turuncu ve kırmızı yapraklarla süslenmiş. Piko, evine doğru dönerken, güneşin batışını izlemek için en sevdiği ağacın altında dinlenmeye karar vermiş. O sırada, dere kenarında birazhızıyla Serap adında sevimli bir balık balık oynamış. Ancak, birdenbire akıntı yükselmiş ve Serap zor durumda kalmış. Piko, hemen yardım etmek için kanatlarını açmış, ancak kanatlar çok küçük olduğu için suya giremeyecekmiş gibi görünüyormuş. O anda, ormandaki arkadaşları Piko’ya yardım etmek için toplanmış. Tima, suyun akışını yavaşlatmak için dalları kenara doğru itmiş, Mimi suyu temizlemiş ve Sari, Serap’ı güvenle sudan çıkarmış. Hep birlikte, Piko’nun Serap’ı kurtarmasında ona yardımcı olmuşlar. Piko, Sadece yardım etmeye çalıştım, ama siz olmadan başaramazdım, demiş. Herkes gülerek, İşte bu da birlikte çalışmanın gücü! demiş.

O gece, Piko odasına döndüğünde, kalbinin ne kadar sıcak ve mutlu olduğunu hissetmiş. Bugün, ormandaki her bir arkadaşına yardım edebilmiş ve onların yüzlerinde gördüğü mutluluk, Piko’yu daha da mutlu etmiş. Piko, başkalarına yardım etmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu daha iyi anlamış. Onun için en büyük ödül, başkalarının mutlu olmasıymış.
Günler geçmiş, Piko’nun iyilikleri ormanda konuşulmaya başlamış. Tüm hayvanlar, Piko’nun yardımseverliğinden ilham alarak birbirlerine daha çok yardım etmeye başlamışlar. Orman, daha da huzurlu ve mutlu bir yer haline gelmiş. Piko ise her gün, başkalarına yardım etmek için sabırsızlanmış.

Bir gün, ormanda büyük bir fırtına kopmuş. Rüzgar ağaçları sallamış, yağmur şiddetle yağmış. Piko, evine dönmeye çalışırken ağır yağmur altında yürüyememiş ve mağarasını bulamamış. Üşüyen ve yalnız hisseden Piko, yardım çağırmaya başlamış. Şefkatli arkadaşları hemen harekete geçmişler. Tima, mağaraların daha sağlam yerlerini bulmak için ormanı dolaşmış, Mimi, yağmur suyunu taşımak için bir yol bulmuş, Sari ise Piko’yu sakinleştirmek için ona neşeli hikayeler anlatmış. Sari’nin hikayeleri, Piko’nun moralini yükseltmiş.
En sonunda, arkadaşlar birlikte çalışarak Piko'yu güvenle mağarasına taşıyabilmişler. Piko, Siz olmadan ne yapardım bilmem, diyerek minnettarlıkla gülümsemiş. Arkadaşları ise, Sen bize hep yardım ettin, şimdi sıra bizde, demişler. O anda, Piko’nun kalbindeki sevgi ve dostluk daha da güçlenmiş.

Fırtına dindikten sonra, orman eski huzuruna kavuşmuş. Piko ve arkadaşları, birlikte geçirdikleri zorlu günün ardından daha da yakınlaşmışlar. Piko, herkesin kalbinde özel bir yer edinmiş ve ormanda iyiliğin ve dostluğun sembolü olmuş.
Bir akşam, ormanın büyük ağacının altında toplandıklarında, Piko arkadaşlarına dönüp, Hep birlikte yaptığımız iyilikler, ormanı daha güzel ve mutlu bir yer yaptı. Her birimizin kalbinde taşıdığımız sevgi ve yardımlaşma, en zor zamanlarda bile bizi birbirimize bağladı. İyilik yapmak, karşılık beklemeden gerçekleştirdiğimiz bir sanat. Hepinize teşekkür ediyorum, demiş. Arkadaşları el ele tutuşarak Piko’ya bahsetmişler ki, Seninle birlikte olmak, bize ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. İyiliklerinle ormanı güzelleştirdin ve biz de sana yardımcı olduk. İşte gerçek dostluk böyle olur.

Piko, arkadaşlarının sözleriyle çok mutlu olmuş. Ormanın her köşesinde yankılanan bu güzel sözler, minik kuşun büyük kalbinin ne kadar değerli olduğunu herkese göstermiş. Güneş, batarken, ormandaki tüm hayvanlar birlik ve beraberlik içinde mutlu bir şekilde yaşamışlar.
Ve böylece, Piko’nun iyilik dolu hikayesi, ormanın her zamankinden daha aydınlık ve sevgi dolu geçmesini sağlamış. Her gün, Piko ve arkadaşları, dostluk ve yardımlaşmanın gücüyle ormanı daha güzel bir yer haline getirmişler. Onların hikayesi, kuş cıvıltıları arasında nesilden nesile anlatılmış ve her yeni kuş, Piko’nun izinden giderek iyilik yapmanın önemini öğrenmiş.

Piko, her sabah güneşin doğuşunu izleyerek yeni bir günün getireceği güzellikleri merakla beklerken, ormanın dört bir yanındaki dostlarına yardım etmek için sabırsızlanırmış. Çünkü Piko, iyilik yapmanın en güzel hediye olduğunu ve bu hediyeyi paylaşmanın, dünyayı daha mutlu bir yer haline getirdiğini biliyormuş.

Zaman geçtikçe, ormandaki tüm hayvanlar Piko’nun örnek davranışlarından etkilenmiş ve birbirlerine karşı daha anlayışlı, yardımsever ve sevgi dolu olmuşlar. Herkes, Piko'nun küçük ama büyük kalbinin, ormanın en parlak yıldızı haline gelmesine yardımcı olmuş. Piko’nun iyilikleri, sadece bugün değil, her gün, her an ormanda yaşamış olan herkesin kalbinde yaşamaya devam etmiş.

Ve böylece, Piko’nun hikayesi mutlu bir şekilde son bulmuş, ama ormandaki iyilik ve dostluk öyküsü, sonsuz bir mutluluk ve huzur içinde yaşamaya devam etmiş.
Arkadaşlarınla Paylaş