Bir zamanlar, yemyeşil ağaçlarla kaplı, rengarenk çiçeklerle bezeli büyülü bir orman varmış. Bu ormanın derinliklerinde, gözle görülemeyecek kadar küçük periler yaşarmış. Bu periler, ormanın bakımını yapar, hayvanlarla konuşur ve doğanın dengesini korurmuş.
Bu perilerden biri de Minik Işıl'mış. Işıl, diğer perilerden biraz farklıymış. Onun kanatları gökkuşağının tüm renklerini taşır, saçları güneş ışığı gibi parlarmış. Ama Işıl'ın en özel özelliği, büyük merakı ve öğrenme aşkıymış.
Bir gün, Işıl ormanın derinliklerinde gezinirken, daha önce hiç görmediği bir ağacın yanında durmuş. Bu ağaç, diğerlerinden daha yaşlı ve bilge görünüyormuş. Ağacın gövdesinde küçük bir kapı olduğunu fark etmiş.
Merakına yenik düşen Işıl, kapıyı çalmış. "Kim o?" diye soran yaşlı bir ses duyulmuş içeriden.
"Ben Işıl, ormanın küçük perilerinden biriyim," diye cevap vermiş Işıl.
Kapı yavaşça açılmış ve karşısında uzun ak sakallı, gülümseyen yaşlı bir büyücü belirmiş. "Hoş geldin Işıl," demiş büyücü. "Ben Bilge Barış. Senin gibi meraklı ve öğrenmeye hevesli birini bekliyordum."
Işıl şaşkınlıkla, "Beni mi bekliyordunuz?" diye sormuş.
Bilge Barış başını sallayarak, "Evet," demiş. "Ormanımız tehlikede ve ona yardım edebilecek cesur bir periye ihtiyacımız var. Sen, bu görevi üstlenebilir misin?"
Işıl biraz korkmuş ama heyecanlanmış da. "Elimden geleni yaparım," demiş. "Ama ormanımıza ne oldu?"
Bilge Barış iç çekmiş. "İnsanlar, ormanımızın kenarına büyük bir fabrika inşa ediyorlar. Bu fabrika, zehirli dumanlar çıkarıyor ve ormanımızı kirletiyor. Eğer bir şey yapmazsak, tüm ağaçlarımız, çiçeklerimiz ve hayvanlarımız zarar görecek."
Işıl üzüntüyle, "Ama biz çok küçüğüz. İnsanlara nasıl engel olabiliriz ki?" diye sormuş.
Bilge Barış gülümsemiş. "Bazen en küçük varlıklar, en büyük değişimleri yaratabilir. Sana üç sihirli hediye vereceğim. Bu hediyeleri akıllıca kullanırsan, ormanımızı kurtarabilirsin."
Büyücü, Işıl'a üç hediye vermiş Sihirli bir tohum, konuşan bir ayna ve görünmezlik pelerini.
"Bu tohumu fabrikaya yakın bir yere ek," demiş Bilge Barış. "Aynayı kullanarak insanlarla konuşabilirsin, ama dikkatli ol, seni göremezler. Pelerin ise seni görünmez yapacak, böylece fabrikaya girebilirsin."
Işıl, hediyeleri alıp hemen yola koyulmuş. Önce, tohumu fabrikaya yakın bir yere ekmiş. Tohum anında filizlenmiş ve büyümeye başlamış.
Sonra, görünmezlik pelerinini giyerek fabrikanın içine girmiş. İçeride, büyük makineler gürültüyle çalışıyor, bacalardan siyah dumanlar çıkıyormuş. Işıl, fabrikanın sahibini bulmuş ve aynasını çıkarmış.
"Merhaba," demiş aynadan. Fabrika sahibi şaşkınlıkla etrafına bakınmış. "Kim var orada?"
"Ben ormanın sesiyim," diye cevap vermiş Işıl. "Fabrikanız ormana zarar veriyor. Lütfen, bunu durdurun."
Fabrika sahibi kaşlarını çatmış. "Ama bu fabrika bizim için çok önemli. İnsanlara iş sağlıyor, ürünler üretiyor."
Işıl anlayışla, "Sizin işinizin önemli olduğunu anlıyorum," demiş. "Ama doğayı korumak da bir o kadar önemli. Belki birlikte bir çözüm bulabiliriz."
Bu sırada, Işıl'ın ektiği tohum büyümüş ve fabrikaya kadar ulaşmış. Dalları pencerelere dokunuyor, yaprakları temiz hava üflüyormuş içeri.
Fabrika sahibi şaşkınlıkla ağaca bakmış. "Bu da ne böyle?"
Işıl gülümsemiş. "Bu, doğanın gücü. Sizinle işbirliği yapmak istiyor. Eğer fabrikanızı daha çevre dostu hale getirirseniz, doğa size yardım edecek."
Fabrika sahibi düşüncelere dalmış. Bir süre sonra, "Belki de haklısın," demiş. "Temiz enerji kullanabiliriz, atıklarımızı geri dönüştürebiliriz. Böylece hem fabrikamız çalışır, hem de orman zarar görmez."
Işıl sevinçle, "Bu harika bir fikir!" diye bağırmış. "Böylece herkes kazanır."
Günler geçmiş, fabrika sahibi sözünü tutmuş. Fabrika, güneş panelleri ve rüzgar türbinleriyle çalışmaya başlamış. Atıklar geri dönüştürülüyor, bacalardan temiz buhar çıkıyormuş artık.
Orman yeniden canlanmaya başlamış. Ağaçlar daha yeşil, çiçekler daha renkli olmuş. Hayvanlar mutlulukla ormanın her yerinde koşuşturuyormuş.
Işıl, büyük bir sevinçle Bilge Barış'a geri dönmüş. "Başardık!" diye bağırmış. "Ormanımız kurtuldu!"
Bilge Barış gülümsemiş. "Sen başardın, küçük peri. Cesaretin ve zekânla büyük bir sorunu çözdün. Şimdi, bu deneyimi diğer perilere ve ormandaki canlılara anlat ki, herkes doğayı korumayı öğrensin."
O günden sonra, Işıl ormanın en saygı duyulan perilerinden biri olmuş. İnsanlarla doğa arasında bir köprü kurmuş, herkesin uyum içinde yaşamasını sağlamış.
Bu masal bize öğretiyor ki, ne kadar küçük olursak olalım, büyük değişimler yaratabiliriz. Doğayı korumak, anlayış ve işbirliğiyle mümkün. Herkes elinden geleni yaparsa, dünyamız daha güzel bir yer olabilir.
Ve böylece, sihirli orman sonsuza dek mutlu ve huzurlu yaşamış. Işıl ve arkadaşları, her gün yeni maceralar yaşamış, yeni şeyler öğrenmiş ve ormanlarını korumaya devam etmişler.
Arkadaşlarınla Paylaş