Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, uzak diyarların birinde, rengarenk ağaçların, masmavi göllerin ve yemyeşil çayırların olduğu huzurlu bir orman varmış. Bu ormanda birbirinden farklı ve birbirinden güzel hayvanlar yaşarmış. Her bir hayvanın kendine ait özel yetenekleri ve özellikleri varmış, ama onları birbirine bağlayan en güçlü şey dostluklarıymış.
Ormanın lideri, herkesin saygı duyduğu ve adaletli bir şekilde ormanı yöneten Bilge Baykuş’muş. Baykuş, herkesin sorunlarını dinler ve onları en iyi şekilde çözüme kavuştururmuş. Herkes ona büyük bir sevgi ve saygıyla bağlıymış.
Günlerden bir gün, ormanın derinliklerinde yaşayan sevimli sincap Mini, bir sabah erkenden uyanmış ve kış için topladığı fındıklarının kaybolduğunu fark etmiş. Mini, çok üzülmüş, çünkü bütün yaz boyunca emek verip biriktirdiği yiyecekleri bir anda kaybetmişti. Bu durum onu çok endişelendirmiş. Hemen en yakın arkadaşı olan tavşan Mino’ya koşmuş ve ona derdini anlatmış. Mino, Mini’yi teselli ederek şöyle demiş:
"Merak etme Mini, mutlaka bir çözüm buluruz. Hem arkadaşlarımız da bize yardım eder. Haydi gel, Bilge Baykuş’a gidelim, o bize mutlaka bir yol gösterir."
Mini ve Mino, ormanın derinliklerine doğru yürümeye başlamışlar. Yol boyunca karşılarına çıkan kuşlara, tilkilere, sincaplara Mini’nin durumunu anlatmışlar. Herkes bu duruma çok üzülmüş ve ona yardım etmeye karar vermiş.
Sonunda Bilge Baykuş’un yaşadığı büyük meşe ağacına ulaşmışlar. Bilge Baykuş, Mini’nin gözlerindeki üzüntüyü görür görmez hemen durumu anlamış ve dikkatle onları dinlemiş. Mini ona kış için topladığı fındıkların kaybolduğunu anlatırken, Baykuş başını sallayarak ona bir plan yapacaklarını söylemiş.
"Sevgili dostlarım," demiş Bilge Baykuş, "Birlik olursak bu sorunu çözebiliriz. Herkes elinden geldiğince yardım ederse Mini’yi bu zor durumdan kurtarabiliriz. Şimdi, herkes birlikte çalışacak ve Mini’nin fındıklarını bulmasına yardım edeceğiz."
Bütün hayvanlar bu fikre bayılmış. Herkes Mini’ye yardım etmek için gönüllü olmuş. İlk olarak küçük serçeler havalanmış ve ormanın dört bir yanına haber salarak diğer hayvanları yardıma çağırmışlar. Ormandaki tüm hayvanlar bu haberi duyunca topluca yardım etmek için gelmişler.
Mini’nin kayıp fındıklarını bulmak için büyük bir arama ekibi kurulmuş. Kuşlar havadan, tavşanlar çalıların arasından, tilkiler ormanın uzak köşelerinden arama yapmaya başlamış. Herkes el birliğiyle aramaya devam etmiş.
Bir süre sonra, yaşlı kaplumbağa Toka yavaşça sürünerek gelmiş ve şöyle demiş:
"Ben bu sabah bir yuvaya yakın yerde birkaç fındık gördüm. Acaba onlar Mini’nin mi olabilir?"
Bu haber üzerine herkes heyecanla kaplumbağayı takip etmiş. Yuvaya ulaştıklarında, gerçekten de fındıkların bir kısmını bulmuşlar. Ancak Mini’nin fındıkları tamamen burada değilmiş, yalnızca bir kısmı bulunmuş. Mini, bu kadarını bile bulduklarına çok sevinmiş ama yine de hala daha fazlasını bulmaları gerektiğini biliyormuş.
Bu sırada tilki Toni, akıllıca bir fikir bulmuş:
"Ormanın etrafında nöbetleşe olarak devriye gezelim. Belki fındıkların diğer kısmını da buluruz," demiş.
Bu fikir herkesin hoşuna gitmiş ve hayvanlar gruplara ayrılarak ormanın farklı bölgelerine dağılmışlar. Günlerce süren bu aramalar sonucunda Mini’nin fındıklarının geri kalanını da bulmuşlar. Hepsi mutluluktan havalara uçmuş!
Mini, bütün dostlarına çok teşekkür etmiş ve şöyle demiş:
"Siz olmasaydınız bu zor durumdan asla kurtulamazdım. Gerçekten de dostluğun ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anladım. Sizler gibi arkadaşlarım olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum."
Bilge Baykuş da tüm hayvanlara teşekkür etmiş ve şöyle demiş:
"Hepimiz birbirimize yardım ettiğimiz sürece bu orman daima huzur içinde olacak. Birlikte olmanın, yardımlaşmanın ve dostluğun gücü en büyük zenginliğimizdir."
Mini, fındıklarını geri almanın mutluluğuyla arkadaşlarına küçük bir ziyafet hazırlamış. Bütün hayvanlar bir araya gelerek yemekler yemiş, şarkılar söylemiş ve eğlenmiş. Mini, dostlarına teşekkür etmek için elinden gelenin en iyisini yapmış. O günden sonra ormandaki hayvanlar, her zaman birbirlerine yardım etmiş ve dayanışma içinde yaşamışlar.
Ve işte Mini’nin hikayesi, ormandaki diğer hayvanlara da örnek olmuş. Ormandaki hayvanlar artık her gün birbirlerine daha da çok yardım eder, ihtiyaç sahibi olanı yalnız bırakmaz olmuşlar.
Gökten üç elma düşmüş; biri Mini’nin, biri bu hikayeyi okuyan siz çocukların, diğeri ise dostluğun değerini bilen herkesin başına…
Arkadaşlarınla Paylaş