

Bir zamanlar, küçük bir köyde, minik kalpli Merve adında sevimli bir kız çocuğu yaşardı. Merve, her sabah kuşların cıvıltısıyla uyanır, evlerinin bahçesinde oynar, komşularıyla gülüp eğlenirdi. Köyde Ramazan Bayramı yaklaşırken, herkes hazırlıklar yapar, evler özenle süslenirdi. Bayram, Merve ve ailesi için sadece tatlı ikramların, renkli elbiselerin ve eğlencenin zamanı değildi aynı zamanda sevgi, paylaşım ve sabır gibi güzel değerlerin kutlandığı özel bir gündü.
Merve’nin bayram öncesinde en çok merak ettiği şey, Bayram’ın nasıl başladığı ve neden bu kadar önemli olduğuydu. Annesi ona, Bayram, Ramazan ayının ardından gelen, sabır ve dayanışmanın, yardımlaşmanın ve sevginin en güzel şekilde coştuğu gündür, derdi. Bu güzel sözler Merve’nin kalbinde bir sıcaklık uyandırırken, o da bayramın sırrını keşfetmek isterdi.

Bir gün, Merve oyun oynarken bahçede minik, parlak bir taş buldu. Bu taş, sıradan bir taş gibi görünmekle birlikte, üzerinde yıldızların ve hilal şeklinde parıldayan eski yazılar vardı. Taşın etrafında dans eden ışıklar, Merve'ye adeta bir masal dünyasına davet ediyordu. Merakı artan Merve taşı cebine koydu ve eve koşarak annesine gösterdi. Annesi, taşı görünce gülümsedi: Biliyor musun Merve, bu taş 'Bayram Işığı' denilen eski bir efsanenin parçası olabilir. Efsaneye göre, bu ışık, Kalplerimizin içindeki sevgiyi, sabrı ve paylaşmayı temsil eder. Eğer doğru yerde kullanılırsa, tüm köyü mutlulukla doldurur.
Ertesi sabah, Merve ve annesi birlikte, köy meydanına gitmek için yola çıktılar. Herkesin evine bayram hazırlıkları hâkim, sokaklarda rengarenk süslemeler asılmıştı. Merve'nin küçük kalbi, etraftaki neşeden ve hazırlıklardan öyle etkilenmişti ki, bütün bayram coşkusunu paylaşmak istiyordu. Yolda yürürken, Merve taşı cebinden çıkardı ve elinde hafifçe sıkıp hissetti. Taşın içinden yayılan hafif ışık, sanki kalbinin derinliklerindeki iyi niyet ve sevgiyle uyum içindeydi.

Merve, meydanın ortasında duran eski çınarın dibine oturdu. Çınar, köyün bilge ağacıydı ve uzun yılların anılarını taşıyordu. Tam o sırada, rüzgarın hafif esintisiyle taşın içinden yankılanan bir ses duyuldu: Merve, içindeki sevgiyle, başkalarına yardım et ve paylaşmanın güzelliğini yaşa. Bayram, kalplerin birleştiği, iyiliklerin çoğaldığı mucize bir gündür. Bu sözleri duyunca Merve, bayramın gerçek anlamını fark etmeye başladı. O artık anladı ki, bayram sadece tatlı yemekler, şenlikler veya yeni elbiselerden ibaret değildi ruhumuzu aydınlatan, iyiliği çoğaltan ve insanların kalbini ısıtan bir zamandı.
Merve, duyduğu bu sihirli sesi rehber edinerek, köyde dolaşmaya başladı. İlk durağı, yaşlı komşuları Dede Emine’nin eviydi. Dede Emine, uzun zamandır yalnız yaşıyordu ve çocukların neşesini, sohbetlerini çok özlemişti. Merve, hemen kapıyı çaldı ve içeri girdi. Göz göze geldiklerinde, Dede Emine yüzünde geniş bir tebessüm belirdi. Merve, elindeki Bayram Işığı taşını göstererek Dede, bu taş bana bayramın gizli mesajını fısıldadı. Gel, birlikte bayramın sevincini paylaşalım! dedi. Dede Emine, Merve’nin içten daveti karşısında çok mutlu oldu. Birlikte çay içtiler, eski zaman hikayelerini anlattılar ve yılların yorgunluğunu biraz olsun unuttular. Dede Emine, Merve’ye Sen, bu bayramın gerçek anlamını çok iyi anladın. Sevgi, paylaşım ve yardımlaşma, her zaman kalplerimizin en değerli hazineleridir. diye söz verdi.

Merve, Dede Emine’nin evinden ayrıldıktan sonra, caddede yürürken komşularının ve arkadaşlarının bayram sevinciyle kutlaştığını gördü. Bir yandan onlara gülümsüyor, bir yandan da elindeki taşın ışıltısına bakıyordu. Bayram sokakları, çocukların coşkusuyla doluydu evlerin önünde tatlı ikramlar, komşular arasında sevgi dolu sohbetler ediliyordu. Merve, bazı çocuklarla birlikte oynarken, yine o sihirli taşın sesini hatırladı: Paylaştıkça çoğalır mutluluk. Bunun üzerine arkadaşlarına elindeki küçük ikramları paylaşmasının ne kadar güzel olduğunu anlattı. Hep beraber, küçük bir sevinç zinciri oluşturdular. Kimse, elindeki kurabiyeyi veya taze sıkılmış meyve suyunu saklamadı hepsi, birlikte yiyerek bayramı daha da anlamlı kıldılar.

Gün ilerledikçe, köy meydanı adeta sevgiyle aydınlanmıştı. Merve, her köşede bir kahkaha, her sokakta bir umut görüyor, Bayram Işığı taşının ışığı da tüm bu güzel enerjiyi yansıtıyordu. Bayramın getirdiği birlik ve beraberlik, herkesin kalbine dokunmuştu. Herkes, Merve’nin taşı fısıldayan sözlerini dinlemiş gibiydi kalplerindeki sevinç, paylaşmanın ve dayanışmanın gücüyle daha da büyüyordu.

Akşamın yaklaşmasıyla birlikte, köy meydanında büyük bir bayram kutlaması düzenlendi. Renkli balonlar, ışıklar ve gülen yüzler arasında, herkes birlikte şarkılar söyledi, oyunlar oynadı. Merve, annesi yanında büyük bir sevinç içindeydi. O, Bayram Işığı taşı sayesinde, bayramın gerçek anlamının ne olduğunu keşfetmişti: İnsanın kalbinde taşıdığı iyilik, sevgiyi, sabrı ve paylaşmayı diğer insanlarla bir araya getirirdi. O gün, herkes birbirine sarıldı komşular, dostlar, aileler bayramın neşesini paylaştı.

Köyün en yaşlılarından biri, toplandıkları alanda Merve’ye doğru yaklaşarak, Gördüğünüz gibi sevgimiz ve paylaşımımız büyüdükçe, bayramımız da daha anlamlı oluyor, dedi. Merve, gözlerinde pırıltılarla dinliyordu. O anda, Bayram Işığı taşı da hafifçe parıldadı sanki, Merve’nin kalbindeki sevginin ve başkalarına olan yardımseverliğin, köydeki tüm iyiliklere ilham verdiğini söylüyordu.

Gece olunca, herkes evine döndü. Fakat Merve için bayramın büyüsü henüz sona ermemişti. Yine de uykuya dalmadan önce, penceresinden yıldızlı gökyüzüne bakarak, bedenindeki sıcaklığı ve kalbindeki mutluluğu hissetti. Bayramın ruhu, yalnızca bu gün için değil, tüm hayatı boyunca sürecek bir ışık gibi içindeki iyiliği simgeliyordu. Merve, bayramın önemini öğrenmişti: Gerçek bayram, kalplerimizde yaşar, paylaşmanın, sevginin ve yardımlaşmanın büyülü gücüyle her an yeniden doğar.

Sonunda, Merve rüya gibi bir huzur içinde uykuya daldı. O rüyasında, bayram sabahında tüm köyün, rengarenk balonların ve neşeyle oynayan çocukların, kalplerinde taşıdığı iyiliği daha da büyüttüğünü gördü. Bayram, ailesi, komşuları ve arkadaşlarıyla birlikte geçirdiği o özel anlar sayesinde, gelecekte de unutulmayacak en güzel anılardan biri haline gelmişti. Ve Merve, her bayram geldiğinde, o bayramın sihirli ışığını yeniden yakmayı, iyiliği, sevgiyi ve paylaşımı çoğaltmayı kendine ilke edindi.

İşte böylece, küçük Merve’nin macerası, bayramın gerçek önemini herkese göstererek mutlu sonla noktalandı. Kalpteki sevgi, her zaman ışıldardı paylaşmanın, dayanışmanın ve birlikte olmanın büyüsü, bayramı daha da anlamlı kılıyordu. Böylece, o küçük köyde, Ramazan Bayramı her yıl, sevgi ve iyiliğin, umut ve mutluluğun simgesi olarak yaşamaya devam etti.
Arkadaşlarınla Paylaş