Bir varmış, bir yokmuş uzak diyarların birinde, yıldızların dans ettiği, ay ışığının en güzel renklere büründüğü Sihirli Rüya Ormanı varmış. Bu ormanda, her gün başka bir macera yaşanırmış ağaçların fısıldadığı, rüzgârın neşeyle esip geçtiği ve minik hayvanların birlikte oynadığı bu ormanda, herkesin kalbinde sevgi ve dostluk saklanırmış. Ormanın sakinlerinden biri, adı Lila olan cesur ve sevimli bir tavşancıkmış. Lila, geceleri penceresinden gökyüzüne bakar, yıldızlardan hayaller kurar ve ormanda yaşayan dostlarına her gün yeni hikayeler anlatırmış.
Bir akşamüstü, ormanda hafif bir serinlik çökerken Lila uyku öncesi hazırlıklarını yaparken, aniden yaprak hışırtıları arasında gelen nazik bir ses duymuş. Lila, bana yardım eder misin? diye seslenen bu ses, ormanın bilge baykuşu Pınar’dan geliyormuş. Pınar, yumuşak tüyleriyle ve bilge bakışlarıyla Lila’ya, Yeni gelen Rüya Tozu, ormanın dengesini bozuyor. O toz, ormana sihirli rüyalar getirmek için kullanılıyor ama artık her şey karıştı. Rüyaların yerine bileğindeki hüzün sarmaya başladı. Senin temiz kalbin ve parlak zekân, bu sihri düzeltmeye yardımcı olabilir, demiş. Lila, Pınar’ın sözlerini duyunca hemen maceraya atılmaya karar vermiş.
Küçük tavşancık, cesaretini toplayarak minik patilerini sıvayıp, ormanın derinliklerinde saklı olan ve bir zamanlar tüm hayvanların rüyalarını renklendiren sihirli bir çeşmeye doğru yola çıkmış. Yolda karşısına renkli tüyleri ve sevimli gülümseyişleriyle tanıdık bir arkadaş çıkmış adı Mimo olan neşeli bir sincapmış. Mimo, Lila’nın macerasını duyduğunda, hemen arkadaşıyla birlikte yola çıkmaya karar vermiş. Birlikte olduğumuz sürece hiçbir engel bizi durduramaz, hem belki ben de biraz macera yaşayarak yeni şeyler öğrenirim, demiş Mimo coşkuyla. Böylece Lila ve Mimo, ormanın masalsı patikalarını takip etmeye başlamışlar.
Yolculukları sırasında, nehir kenarından, çiçeklerin arasında ve yosunlu kayaların etrafından geçerken, yollarında birçok renkli ve akıllı dostla karşılaşmışlar. Minik kirpi Şirin, her adımda arkadaşlarına neşe katmak için nazlı bir tebessümle gelmiş, uzun kulaklı sinirli ama iyi kalpli tilki Ferhat ise zaman zaman zorlu sorular sorarak onların bilgeliğini sınamış. Her yeni dost, Lila ve Mimo’ya, ormanın derinliklerinde sihirli çeşmenin yerini hatırlatan küçük ipuçları vermiş. Onlar da her ipucu sonrasında, ormanın kendine has güzellikleriyle biraz daha büyülenmiş, yeni şeyler öğrenmiş ve unutulmaz anılar biriktirmişler.
Ormanın kalbine doğru ilerlerken, arkadaşlar arasındaki dostluk daha da pekişmiş. Mimo, en ağaçların arasında zıplayarak buldukları gizli işaretleri sözcüklerine dökerken, Lila ise etrafı gözlemleyip, yıldızlara selam vererek ilerlemiş. Yıldızlar da sanki onlara yol gösterir, parıldayarak “Doğru yoldasınız” dercesine yanıp sönüyormuş. Her an, her adımda, ormanın büyülü dünyası onlara yeni bir şey öğretmiş paylaşmanın, yardımlaşmanın ulaşılmaz görünen engelleri aşmanın anahtarı olduğunu fark etmişler.
Nihayet, uzun ve macera dolu yolculuğun sonunda, sihirli çeşmenin bulunduğu gizemli bir vadide durmuşlar. Bu çeşme, tahtadan oyulmuş minik bir köprüyle ve üzerindeki inci benzeri taşlarla süslenmiş eski bir yapıyla korunaklıymış. Çeşmenin kenarında, pırıl pırıl parlayan sarımsak renginde bir ışık hüzmesi yayılıyormuş. Pınar’ın anlatmış olduğu Rüya Tozu’nun kaynağı, çeşmenin derinliklerinde saklıymış. Ancak bu çeşmeye ulaşmak, zeka, cesaret ve en çok sevgi gerektiriyormuş. Küçük tavşancık Lila, “Kalbimizdeki sevgi ve dostluk ışığı, bizi bu engeli aşmam için güçlendirecek. Birlikte çalışırsak her zorluğu aşarız,” diye seslenmiş.
Lila, Mimo ve diğer dostları, çeşmenin önünde toplandıklarında, her biri ellerini ya da patilerini birleştirip kalplerinden sevginin sıcaklığını hissetmişler. Ardından, Lila çeşmenin dibine doğru eğilip sihirli tozu dikkatlice toplamış. Toplanan toz, dostların sevgi ve özveriyle birleşince, tılsım sihirli bir parıltıyla sarmaya başlamış. O anda, ormanın üzerindeki karanlık bulutlar da dağılmış, yerlerine umut dolu mavi ve mor tonları hakim olmuş. Yıldızlar, sanki tekrar güç kazanmışçasına daha parlak bir şekilde parlamaya başlamış.
O sihirli an, tüm ormanın kalbindeki dostluk ve birliğin sembolü olmuş. Artık ormandaki her hayvan, tılsımla birlikte yeniden umut dolu rüyalara dalabilirmiş. Her gece, rüya çeşmesinin suyundan yansıyan renkler, hayvanlara tatlı ve güzel düşler getirmiş ormandan yükselen sevinç dolu kahkahalar, her yanı mutlulukla doldurmuş. Birbirlerine olan güvenleri ve sevgileri sayesinde Lila, Mimo, Şirin, Ferhat ve diğer herkes, ormanın sihirli dokusunun ne kadar değerli ve güçlü olduğunu öğrenmiş. Onlar, paylaştıkları sevgiyle, yardımlaşmanın ve dostluğun her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğini anlamışlar.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, yıldızlar bile yavaş yavaş uykuya dalarken, ormanın sakinleri mışıl mışıl uykuya dalmışlar. Her biri, akıllarında Lila ve arkadaşlarının cesaret dolu hikayesini, birlikte keşfettikleri sihirli çeşmenin anlattığı mucizeyi ve en önemlisi paylaşılan sevginin gücünü düşündükçe, tatlı rüyalara yelken açmış. Rüya Ormanı’nın her bir köşesi, artık daha parlak, daha umutlu ve daha neşeliymiş.
Rüyaların en güzel kısmı, her yeni günün beraberinde getirdiği maceraymış ormanın sakinleri artık her sabah birbirlerine sarılarak, “Dün gece ne güzel rüyalar gördük, bugün de mutlulukla dolu bir gün geçirelim” diyormuşlar. Ve Lila, her gece uykuya dalmadan önce, penceresinden gökyüzüne bakıp, o gece de yıldızların dansını izleyerek, sevgiyle dolu bir kalp ve umut dolu düşlerle yarınlara uyanmak üzere tatlı rüyalara dalıyormuş.
Böylece, Sihirli Rüya Ormanı’nın minik sakinleri, paylaştıkları dostluk, sevgi ve birlik sayesinde, her gecenin sonunda huzurla uyuyup, her sabah yeniden doğan umutlara kucak açarak sonsuza dek mutlu yaşamışlar. Ve ormanın derinliklerinde yankılanan bu güzel masal, rüyaların en tatlı halini anlatmaya devam etmiş. Her dinleyenin, geceleri yıldızların altında kendini o sıcak dostlukla çevrili olarak, dünyanın en huzurlu masalını yaşadığını bilerek uykuya dalmasına vesile olmuş. İşte böylece, tüm masal mutlu sonla noktalanmış ve her yeni uyku öncesi, kalpleri sevinçle dolduran, bilgeliğin ve cesaretin en güzel örneği olarak hafızalara kazınmış.
Arkadaşlarınla Paylaş
