Bir varmış, bir yokmuş. Gökyüzünde, bulutların üstünde, Işık Ülkesi adında büyülü bir diyar varmış. Bu diyar, parlayan yıldızların, rengarenk çiçeklerin ve pırıl pırıl parlayan peri kanatlarının bulunduğu, muhteşem bir yerdi. Işık Ülkesi'nde herkes mutlu ve huzurlu yaşarmış çünkü burada sevgi ve dostluk her şeyin üstündeymiş.
Işık Ülkesi'nde, iyi kalpli ve cesur bir peri yaşarmış. Adı Lila'ymış. Lila, narin kanatları ve ışıl ışıl gözleriyle tüm perilerin en sevdiği periymiş. O, her zaman yardım etmeyi seven, arkadaş canlısı ve meraklı bir periymiş. En yakın arkadaşları olan diğer periler, Lila'nın bu özelliklerine hayranmış.
Bir gün, Lila ve arkadaşları ormanın derinliklerinde oynarken, gökyüzünde tuhaf bir karartı fark etmişler. Güneşin ışıkları sönükleşmiş ve etrafı garip bir sessizlik kaplamış. Bu durum, Işık Ülkesi'nde daha önce hiç görülmemiş bir şeymiş. Lila, bunun ne olduğunu anlamak için hemen harekete geçmiş ve ormanın en bilge perisi olan Yaşlı Peri’ye gitmiş.
Yaşlı Peri, uzun beyaz saçları ve bilgece gözleriyle Lila'yı karşılamış. Lila, gördükleri garip karartıyı ve sönükleşen güneşi anlatmış. Yaşlı Peri, ciddi bir ifadeyle Lila'ya bakarak, "Bu, Karanlık Peri'nin işareti. Karanlık Peri, Işık Ülkesi'nin ışığını çalmak ve burayı karanlığa boğmak istiyor," demiş.
Lila, duyduklarına çok şaşırmış ve endişelenmiş. Yaşlı Peri, Lila'ya Karanlık Peri'yi durdurmak için özel bir görevi olduğunu söylemiş. Bu görev, Işık Ülkesi'nin ışığını geri getirecek olan sihirli kristali bulmakmış. Bu kristal, ormanın en derin ve tehlikeli bölgesinde saklıymış. Ancak, bu kristali bulmak için cesaret, bilgelik ve dostluk gerekliymiş.
Lila, hemen bu görevi kabul etmiş ve en yakın arkadaşları Pırıltı ve Cevher ile birlikte yola çıkmış. Pırıltı, neşeli ve cesur bir periymiş. Cevher ise bilgili ve düşünceliymiş. Üç arkadaş, birlikte ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başlamışlar. Yolları, dikenli bitkilerle ve zorlu patikalarla doluymuş, ama Lila ve arkadaşları hiç yılmamış.
Bir süre sonra, karşılarına büyük bir nehir çıkmış. Nehir, çok hızlı akıyor ve üzerinde hiçbir köprü yokmuş. Lila, nehrin karşısına nasıl geçeceklerini düşünürken, nehrin kıyısında sıkışıp kalmış küçük bir kaplumbağa görmüş. Kaplumbağa, suyun akıntısına kapılmak üzereymiş. Lila, hiç tereddüt etmeden kaplumbağayı kurtarmış ve kıyıya çıkarmış.
Kaplumbağa, Lila’ya teşekkür ederek, "Senin cesaretin ve yardımseverliğin karşısında çok etkilendim. Bu nehirden geçmek için sana yardımcı olacağım," demiş. Kaplumbağa, nehrin altında gizli bir geçit olduğunu ve bu geçidin güvenli olduğunu söylemiş. Lila ve arkadaşları, kaplumbağanın rehberliğinde geçidi kullanarak nehri geçmişler.
Nehri geçtikten sonra, ormanın daha da karanlık ve ürkütücü bir bölümüne gelmişler. Burada, büyük bir mağara varmış ve mağaranın girişinde kocaman bir taş kapı duruyormuş. Taş kapının üzerinde, sihirli semboller parlıyormuş. Bu semboller, yalnızca doğru kelimelerle açılabilirmiş.
Cevher, taş kapının üzerindeki sembolleri incelemeye başlamış ve "Bu semboller, dostluk ve sevgi kelimelerini arıyor," demiş. Lila ve arkadaşları, el ele tutuşarak taş kapının önünde dostluk ve sevgi hakkında konuşmuşlar. Onların kalplerindeki samimiyet ve sevgi, sihirli kapıyı açmış ve kapı ağır ağır aralanmış.
Kapının ardında, büyük ve karanlık bir mağara varmış. Mağaranın derinliklerine doğru ilerlediklerinde, etraflarında parıldayan taşlar görmüşler. Bu taşlar, yolun doğru olduğunu gösteriyormuş. Mağaranın sonunda, büyük bir kristal mağarası bulmuşlar. Bu mağaranın ortasında, ışıl ışıl parlayan sihirli kristal duruyormuş.
Tam kristali alacakları sırada, Karanlık Peri ortaya çıkmış. Uzun, siyah pelerinli ve ürkütücü bir periymiş. Lila ve arkadaşları, Karanlık Peri'ye karşı cesurca durarak, "Bu kristali almak zorundayız. Işık Ülkesi'ni kurtarmak için buna ihtiyacımız var," demişler.
Karanlık Peri, onların cesaretine hayran kalmış ama kristali vermek istememiş. Lila, Karanlık Peri'ye yaklaşarak, "Senin de bir zamanlar ışığı ve sevgiyi hissettiğini biliyorum. İçindeki karanlığı sevgi ve dostlukla yenebilirsin," demiş. Lila'nın sözleri, Karanlık Peri'nin kalbinde bir değişim yaratmış. Karanlık Peri, gözlerinde yaşlarla, "Haklısın. Ben de bir zamanlar sevgi dolu bir periydim, ama karanlık beni ele geçirdi," demiş.
Lila ve arkadaşları, Karanlık Peri'ye sarılarak onu affetmişler. Karanlık Peri, sihirli kristali Lila'ya vermiş ve Işık Ülkesi'ni karanlıktan kurtarmak için onlara katılmış. Lila, kristali alarak arkadaşlarıyla birlikte Işık Ülkesi'ne dönmüş.
Kristali, Işık Ülkesi'nin kalbindeki büyük şelalenin altına yerleştirmişler. Kristal, tüm ülkeye ışık ve mutluluk yaymış. Güneş yeniden parlamış, çiçekler açmış ve tüm periler sevinçle dans etmişler. Karanlık Peri, artık Işık Perisi olmuş ve tüm ülkenin mutluluğu için çalışmış.
Lila, bu maceradan çok şey öğrenmiş. Cesaretin, sevginin ve dostluğun gücünü anlamış. Işık Ülkesi, her zamankinden daha parlak ve mutlu olmuş. Lila ve arkadaşları, birlikte yeni maceralara atılmış ve her zaman birbirlerine destek olmuşlar.
Gökten üç elma düşmüş biri anlatanın, biri dinleyenin, diğeri de bütün iyi kalpli çocukların başına.
Masal burada bitmiş.
Arkadaşlarınla Paylaş