Bir zamanlar, yemyeşil ağaçların, rengarenk çiçeklerin ve berrak derelerin olduğu büyük bir orman varmış. Bu ormanın derinliklerinde, birbirinden farklı ve ilginç hayvanlar yaşarmış. Kocaman filleri, hızlı çitaları, renkli papağanları, sevimli pandaları ve daha nicelerini görmek mümkünmüş bu ormanda.
Ormanın en sevilen sakinlerinden biri de küçük bir sincap olan Fındık'mış. Fındık, meraklı gözleri, yumuşacık tüyleri ve kıvrak zekasıyla tanınırmış. Her sabah erkenden uyanır, ağaç dalları arasında zıplayarak ormanı keşfe çıkarmış. Yeni şeyler öğrenmeyi çok severmiş Fındık. Bazen bir çiçeğin yapraklarını inceler, bazen de bir kuşun ötüşünü dinleyerek taklit etmeye çalışırmış.
Bir gün, Fındık her zamanki gibi ormanda dolaşırken, uzaktan gelen tuhaf bir ses duymuş. Merakına yenik düşerek sesin geldiği yöne doğru ilerlemiş. Biraz yürüdükten sonra, küçük bir açıklığa varmış. Orada, yerde yatan yaşlı bir kaplumbağa görmüş. Kaplumbağa, Bilge adında çok yaşlı ve saygın bir kaplumbağaymış. Fındık hemen yanına koşmuş ve sormuş:
"Bilge amca, iyi misin? Neden burada öyle yatıyorsun?"
Bilge kaplumbağa, yavaşça başını kaldırıp Fındık'a bakmış ve cevap vermiş: "Ah, küçük sincap. Maalesef kabuk çatlaklarım kötüleşti ve artık hareket edemiyorum. Evime dönmem gerek ama tek başıma yapamıyorum."
Fındık, Bilge'nin durumuna çok üzülmüş. Hemen yardım etmek istemiş ama kaplumbağa onun için çok ağırmış. Ne yapacağını düşünürken aklına bir fikir gelmiş. "Bilge amca, sen merak etme. Ben şimdi gidip arkadaşlarımı çağıracağım ve hep birlikte seni evine götüreceğiz!" demiş.
Fındık hızla ormana dalmış ve arkadaşlarını bulmak için koşmaya başlamış. İlk olarak, güçlü kolları olan goril Güçlü'yü bulmuş. Durumu anlatınca Güçlü hemen yardıma gelmeyi kabul etmiş. Sonra, uzun hortumu olan fil Fıstık'ı bulmuşlar. Fıstık da durumu öğrenince onlara katılmış.
Üçü birlikte koşarken, ağaçların arasından zürafa Uzun Boyun çıkagelmiş. O da Bilge'nin durumunu duyunca yardım etmek istemiş. Son olarak, hızlı koşan çita Hızlı'yı da yanlarına almışlar.
Hep birlikte Bilge'nin yanına vardıklarında, yaşlı kaplumbağa gözlerine inanamamış. Fındık gururla arkadaşlarını tanıtmış: "Bilge amca, bak kimleri getirdim! Hep beraber seni evine götüreceğiz."
Güçlü ve Fıstık, dikkatli bir şekilde Bilge'yi kaldırmışlar. Uzun Boyun, uzun boynuyla yolu göstermiş. Hızlı, önden gidip yolda bir engel olup olmadığını kontrol etmiş. Fındık ise Bilge'nin yanında kalıp ona moral vermiş.
Yolculuk boyunca, Bilge kaplumbağa hayvanların işbirliğine hayran kalmış. Her biri kendi özel yeteneğini kullanarak yardım ediyormuş. Fındık ise arkadaşlarına Bilge'den öğrendiği bilgileri anlatıyormuş:
"Biliyor musunuz, kaplumbağaların kabuğu aslında onların omurgasının bir parçasıymış. Bu yüzden kabuklarını asla çıkaramazlarmış."
Fıstık şaşkınlıkla sormuş: "Gerçekten mi? Peki ya ben? Benim hortumum ne işe yarıyor?"
Bilge gülümseyerek cevap vermiş: "Senin hortumun çok özeldir Fıstık. Hem nefes almana hem de yemek yemene yarar. Ayrıca su içmek ve duş almak için de kullanırsın."
Güçlü merakla atılmış: "Ya benim kollarım? Neden bu kadar güçlüler?"
Bilge açıklamış: "Senin güçlü kolların ağaçlara tırmanmana ve meyveleri koparabilmene yardımcı olur. Aynı zamanda aileni ve arkadaşlarını korumak için de çok işe yararlar."
Uzun Boyun da dayanamayıp sormuş: "Peki ya benim uzun boynum?"
Bilge cevap vermiş: "Senin uzun boynun, ağaçların en tepesindeki taze yaprakları yiyebilmeni sağlar. Ayrıca uzakları görmene de yardımcı olur, bu sayede tehlikeleri önceden fark edebilirsin."
Hızlı da kendi özelliğini öğrenmek istemiş: "Ben neden bu kadar hızlı koşabiliyorum?"
Bilge açıklamış: "Senin hızın, avlanmana ve tehlikelerden kaçmana yardımcı olur. Ayrıca bu hızınla diğer hayvanlara da yardım edebilirsin, tıpkı şimdi yaptığın gibi."
Fındık, tüm bu bilgileri dinlerken gözleri parlamış. Her hayvanın kendine özgü yetenekleri olduğunu ve bu yeteneklerin ne kadar önemli olduğunu anlamış. Kendi kuyruğuna bakıp sormuş: "Peki ya benim kuyruğum, Bilge amca? O ne işe yarıyor?"
Bilge gülümseyerek cevaplamış: "Senin kuyruğun çok önemli Fındık. Dengeni sağlamana yardımcı olur, böylece ağaçlar arasında kolayca zıplayabilirsin. Ayrıca kışın seni sıcak tutmak için de kullanırsın."
Böylece, yolculuk boyunca hem Bilge'ye yardım etmişler hem de birbirlerinden yeni şeyler öğrenmişler. Fındık, her hayvanın doğada özel bir yerinin olduğunu ve herkesin birbirine yardım etmesinin ne kadar güzel olduğunu anlamış.
Nihayet, Bilge'nin evine varmışlar. Güçlü ve Fıstık, onu nazikçe yuvasına yerleştirmişler. Bilge, minnetle gülümsemiş ve "Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Hepiniz çok özelsiniz ve birlikte çalışarak ne kadar büyük işler başarabileceğinizi gösterdiniz," demiş.
Fındık ve arkadaşları, Bilge'nin bu sözleriyle gurur duymuşlar. O günden sonra, sık sık bir araya gelip Bilge'yi ziyaret etmeye başlamışlar. Her ziyaretlerinde, Bilge onlara doğa ve hayvanlar hakkında yeni bilgiler öğretiyormuş.
Fındık, bu maceradan sonra ormanın en bilgili hayvanlarından biri haline gelmiş. Öğrendiği her şeyi diğer hayvanlarla paylaşıyor, onlara yardım ediyor ve ormanın daha güzel bir yer olması için çabalıyormuş. Artık ormandaki tüm hayvanlar, birbirlerinin özel yeteneklerinin farkına varıyor ve birlikte çalışmanın önemini anlıyorlarmış.
Böylece, küçük sincap Fındık ve arkadaşları, ormanın en sevilen kahramanları olmuşlar. Her gün yeni maceralar yaşıyor, yeni şeyler öğreniyor ve öğrendiklerini paylaşarak ormanı daha mutlu ve huzurlu bir yer haline getiriyorlarmış.
Ve bu güzel orman, tüm canlıların uyum içinde yaşadığı, birbirlerine saygı duyduğu ve yardım ettiği bir yuva olarak sonsuza dek varlığını sürdürmüş.
Arkadaşlarınla Paylaş