Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, pireler berber iken, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, uzak bir ülkede Keloğlan adında bir çocuk yaşarmış. Keloğlan çok akıllı, cesur ve meraklı bir çocukmuş ama çok da fakirmiş. Annesiyle birlikte küçük bir kulübede yaşar, geçinmek için bahçelerine ektikleri sebzeleri satarlarmış.
Bir gün Keloğlan, bahçelerine gelen bir devi görmüş. Dev, çok büyük ve korkunç görünüyormuş. Keloğlan, devin bahçelerini yemeye başladığını görünce çok sinirlenmiş.
- Hey dev, dedi. Ne yapıyorsun sen? Bu sebzeler bizimdir. Bırak onları.
Dev, Keloğlan'ın sesini duyunca dönüp bakmış. Keloğlan'ı görünce alaycı bir şekilde gülmüş.
- Ha ha ha, dedi. Sen kimsin ki bana bırak diyorsun? Senin gibi cücelerden korkacak değilim.
- Ben cüce değilim, dedi Keloğlan. Ben Keloğlan'ım. Ve sen bu sebzeleri yemeye devam edersen, pişman olacaksın.
- Ha ha ha, dedi dev. Senin ne yapabileceğini çok merak ediyorum. Gel bakalım buraya da göreyim.
Dev, bunu söyleyerek elini uzatmış ve Keloğlan'ı yakalamaya çalışmış. Ama Keloğlan çok çevikmiş ve devin elinden kaçmış.
- Yakalayamazsın beni, dedi Keloğlan. Sen çok yavaşsın.
- Ha ha ha, dedi dev. Sen çok hızlısın ama çok da zayıfsın. Bir tek yumruğumla seni ezerim.
Dev, bunu söyleyerek yumruğunu sallamış ve Keloğlan'a vurmak istemiş. Ama Keloğlan çok zekimiş ve devin yumruğunu savuşturmuş.
- Vuramazsın beni, dedi Keloğlan. Sen çok güçlüsün ama çok da aptalsın. Bir tek aklımla seni alt ederim.
- Ha ha ha, dedi dev. Sen çok akıllısın ama çok da küstahsın. Bir tek nefesimle seni uçururum.
Dev, bunu söyleyerek ağzını açmış ve Keloğlan'a üflemek istemiş. Ama Keloğlan çok cesurmuş ve devin ağzına atlamış.
- Üfleyemezsin beni, dedi Keloğlan. Sen çok büyüksün ama çok da korkaksın. Bir tek cesaretimle seni yenerim.
Keloğlan, devin ağzına atladıktan sonra onun dişlerine tutunmuş ve onları oynamaya başlamış. Dev, bunu hissedince çok acı çekmiş ve bağırmış.
- Ah ah ah, dedi dev. Ne yapıyorsun sen? Dişlerimi bırak.
- Hayır bırakmam, dedi Keloğlan. Bu sebzeleri bırakmadığın sürece dişlerini bırakmam.
Dev, bunu duyunca çok korkmuş ve yalvarmaya başlamış.
- Tamam tamam, dedi dev. Lütfen dişlerimi bırak. Bu sebzeleri bırakacağım. Hatta sana daha fazla sebze getireceğim.
- Gerçekten mi? dedi Keloğlan.
- Evet evet, dedi dev. Söz veriyorum. Sadece dişlerimi bırak.
Keloğlan, devin sözüne inanmış ve dişlerini bırakmış. Dev, hemen ağzını açmış ve Keloğlan'ı dışarı çıkarmış.
- İşte bak, dedi dev. Bu sebzeleri sana bırakıyorum. Ama lütfen bana bir daha bulaşma.
- Tamam, dedi Keloğlan. Ama sen de bir daha bahçeme gelme.
- Tamam, dedi dev. Senin bahçene bir daha gelmeyeceğim.
Böylece dev, sebzeleri bırakarak oradan kaçmış. Keloğlan da sevinerek annesine koşmuş.
- Anne anne, dedi. Bak ne yaptım. Bahçemize gelen devi kovdum. Hem de ondan daha fazla sebze aldım.
Annesi, bunu duyunca çok şaşırmış ve gururlanmış.
- Aferin oğlum, dedi. Sen çok akıllı, cesur ve meraklı bir çocuksun. Senin gibi bir oğlum olduğu için çok mutluyum.
Ve onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.
Arkadaşlarınla Paylaş