Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber iken, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, uzak bir ülkede Keloğlan adında bir çocuk yaşarmış. Keloğlan çok akıllı, cesur ve meraklı bir çocukmuş ama saçları hiç çıkmazmış. Bu yüzden herkes ona Keloğlan dermiş.
Keloğlan'ın annesi çok fakirmiş. Babası da çoktan ölmüş. Keloğlan ve annesi bir kulübede yaşarlarmış. Keloğlan her gün ormana gidip odun toplar, annesine yardım eder, hayvanlara bakar ve arkadaşlarıyla oynarmış.
Bir gün Keloğlan ormanda odun toplarken, karşısına bir peri çıkmış. Peri çok güzelmiş ve ışıl ışıl parlıyormuş. Peri Keloğlan'a gülümseyerek şöyle demiş:
- Merhaba Keloğlan. Ben orman perisiyim. Senin çok iyi bir çocuk olduğunu biliyorum. Senin bir dileğini gerçekleştireceğim.
Keloğlan çok şaşırmış ama sevinmiş de. Periye teşekkür edip şöyle demiş:
- Benim tek dileğim annemle mutlu olmak. Bize bir ev, bir bahçe ve bir de inek verir misin?
Peri gülümseyerek başını sallamış ve şöyle demiş:
- Tabii ki verebilirim. Ama bunun için sana bir görev vereceğim. Bu görevi yaparsan dileğin gerçek olacak.
Keloğlan heyecanla sormuş:
- Peki bu görev nedir?
Peri şöyle demiş:
- Bu görev çok zor değil ama çok dikkatli olmalısın. Şimdi sana bir harita vereceğim. Bu harita seni büyük bir dağa götürecek. Dağın tepesinde bir mağara var. Mağaranın içinde de büyük bir ejderha var. Ejderhanın yanında da büyük bir hazine var. Senin yapman gereken ejderhayı uyandırmadan hazineye ulaşmak ve hazine içinden en küçük altın parçasını almak. Bu altın parçasını bana getirirsen dileğin gerçek olacak.
Keloğlan bu görevi duyunca korkmuş ama yine de kabul etmiş. Peri ona haritayı vermiş ve şöyle demiş:
- Bu haritayı kimseye gösterme ve yolda kimseyle konuşma. Ejderhayı uyandırmamak için çok sessiz olmalısın. Başarılar dilerim.
Peri bunları söyledikten sonra kaybolmuş. Keloğlan haritayı cebine koymuş ve yola koyulmuş.
Yolda Keloğlan'ın arkadaşı Ali'ye rastlamış. Ali onu görünce sevinmiş ve şöyle demiş:
- Merhaba Keloğlan, nereye gidiyorsun?
Keloğlan periye söz verdiği için konuşmamış ve eliyle işaret etmiş.
Ali merak etmiş ve şöyle demiş:
- Bana haritayı gösterir misin?
Keloğlan yine konuşmamış ve eliyle hayır işareti yapmış.
Ali kızgınlaşmış ve şöyle demiş:
- Tamam o zaman, sen bilirsin. Ama benden sonra pişman olma.
Ali oradan ayrılmış. Keloğlan yine yola devam etmiş.
Yolda Keloğlan'ın arkadaşı Ayşe'ye rastlamış. Ayşe onu görünce sevinmiş ve şöyle demiş:
- Merhaba Keloğlan, nereye gidiyorsun?
Keloğlan periye söz verdiği için konuşmamış ve eliyle işaret etmiş.
Ayşe merak etmiş ve şöyle demiş:
- Bana haritayı gösterir misin?
Keloğlan yine konuşmamış ve eliyle hayır işareti yapmış.
Ayşe üzülmüş ve şöyle demiş:
- Tamam o zaman, sen bilirsin. Ama benden sonra üzülme.
Ayşe oradan ayrılmış. Keloğlan yine yola devam etmiş.
Yolda Keloğlan'ın arkadaşı Mehmet'e rastlamış. Mehmet onu görünce sevinmiş ve şöyle demiş:
- Merhaba Keloğlan, nereye gidiyorsun?
Keloğlan periye söz verdiği için konuşmamış ve eliyle işaret etmiş.
Mehmet merak etmiş ve şöyle demiş:
- Bana haritayı gösterir misin?
Keloğlan yine konuşmamış ve eliyle hayır işareti yapmış.
Mehmet anlayışla gülümsemiş ve şöyle demiş:
- Tamam o zaman, sen bilirsin. Ama benden sonra pişman olma.
Mehmet oradan ayrılmış. Keloğlan yine yola devam etmiş.
Sonunda Keloğlan büyük dağa ulaşmış. Dağın tepesindeki mağarayı bulmuş. Mağaranın içine girmiş. Mağaranın içi karanlık ve soğukmuş. Keloğlan korkmuş ama cesaretini toplamış. Mağaranın derinliklerine doğru ilerlemiş.
Mağaranın sonunda ejderhayı görmüş. Ejderha çok büyük ve korkunçmuş. Ama uyuyormuş. Ejderhanın yanında da büyük bir hazine varmış. Altınlar, mücevherler, inciler parlıyormuş. Keloğlan gözlerine inanamamış.
Keloğlan çok sessiz bir şekilde hazineye yaklaşmış. Hazine içinden en küçük altın parçasını aramış. Sonunda bulmuş. Altın parçasını almak için uzanmış.
Tam o sırada ejderha gözlerini açmış. Keloğlan'ı fark etmiş. Öfkeden kükremiş. Ateş püskürtmeye başlamış.
Keloğlan çok korkmuş ama çabuk davranmış. Altın parçasını almış ve koşarak mağaradan çıkmış. Ejderha peşinden gelmiş ama yetişememiş.
Keloğlan ormana ulaştığında peri karşısına çıkmış. Peri gururla bakmış ve şöyle demiş:
- Tebrikler Keloğlan, görevi başardın. Bana altın parçasını verir misin?
Keloğlan altın parçasını periye vermiş. Peri altın parçasını alıp havaya fırlatmış. Altın parçası havada parlayarak kaybolmuş.
Peri şöyle demiş:
- Şimdi dileğin gerçek olacak. Kulübenin yerinde yeni bir ev, bahçenin yerinde yeni bir bahçe ve ahırda yeni bir inek bulacaksın. Annenle mutlu olman dileğiyle.
Peri bunları söyledikten sonra kaybolmuş. Keloğlan çok sevinmiş ve evine koşturmuş.
Eve geldiğinde peri söyledikleri gibi her şeyi bulmuş. Annesi de çok mutlu olmuş. Keloğlan ve annesi mutlu bir hayat sürmüşler.
Arkadaşlarınla Paylaş