Bir varmış, bir yokmuş. Uzaklardaki yemyeşil ormanların içinde, rengârenk çiçeklerin açtığı, kelebeklerin dans ettiği huzur dolu bir vadide, küçük bir tavşan ailesi yaşarmış. Bu ailenin en sevimli ve neşeli üyesi ise küçük tavşan Lily’ymiş. Lily’nin bembeyaz tüyleri ve kocaman parlayan gözleri, onu ormanın en tatlı tavşanlarından biri yapıyormuş. Ancak Lily’nin en güzel özelliği, her zaman başkalarına yardım etmek için hazır olmasıymış.
Bir sabah, güneş yeni doğmuş, orman kuşları neşeyle ötüşmeye başlamışken, Lily neşeyle yuvasından dışarıya fırlamış. Annesi ona taze sebzeler getirmesi için bahçeye gitmesini istemiş. Lily, sepetini alıp ormanın içindeki bahçeye doğru yola çıkmış. Yolda giderken karşısına küçük bir serçe çıkmış. Serçe kanadını çırpamıyor, yerde çaresizce oturuyormuş.
Lily hemen serçenin yanına koşmuş. “Ne oldu, küçük dostum? Neden uçamıyorsun?” diye sormuş.
Serçe hüzünlü bir sesle cevap vermiş: “Kanadım incindi. Uçamıyorum ve yuva çok uzakta.”
Lily hiç tereddüt etmeden serçeye yardım etmeye karar vermiş. “Endişelenme, sana yardım edeceğim! Seni yuva yerine kadar taşıyabilirim,” demiş. Serçeyi dikkatlice sepetine koymuş ve yavaşça yuvanın olduğu büyük meşe ağacına doğru yürümeye başlamış.
Yolda giderken, karşılarına yaşlı bir kaplumbağa çıkmış. Kaplumbağa, yavaşça bir nehrin kenarına doğru ilerliyormuş, ama çok yorgun görünüyormuş. Lily ona seslenmiş: “Merhaba Kaplumbağa Amca! Neden bu kadar yorgun görünüyorsun?”
Kaplumbağa derin bir nefes alarak cevap vermiş: “Nehrin diğer tarafına geçmem gerekiyor ama çok yaşlıyım ve bacaklarım artık eskisi kadar güçlü değil. Oraya nasıl geçeceğimi bilmiyorum.”
Lily’nin gözleri parlamış. Serçeye yardım ettiği gibi, kaplumbağaya da yardım etmek istemiş. “Kaplumbağa Amca, ben sana yardım ederim! Nehir kenarına gidelim, sonra birlikte bir çözüm buluruz,” demiş.
Lily ve kaplumbağa yavaşça nehrin kenarına doğru yürümüşler. Nehrin suyu berrak ve serinmiş, ama kaplumbağa için geçmek zor görünüyormuş. Lily etrafa bakmış ve biraz düşünmüş. Sonra bir fikir gelmiş aklına.
“Kaplumbağa Amca, nehrin üzerinden bir tahta köprü yapabiliriz! Ormanın biraz ileride büyük ağaç dalları var. Onları toplayıp birbirine bağlayabiliriz, böylece nehrin üzerine bir köprü yapmış oluruz.”
Kaplumbağa gözlerine inanamamış. “Gerçekten bunu yapabilir miyiz?” diye sormuş.
Lily gülümsemiş. “Tabii ki! Birlikte yaparsak her şey mümkün.”
Böylece Lily, biraz ötede duran ağaç dallarını toplamaya başlamış. Serçeyi sepetinde güvenli bir şekilde bırakmış, sonra dalları dikkatlice nehrin üzerine yerleştirmiş. Kaplumbağa da Lily’ye yardım edebildiği kadar yardım etmiş, yavaşça dalları birbirine bağlamışlar. Sonunda küçük ama sağlam bir köprü inşa etmişler. Kaplumbağa bu köprü sayesinde nehrin karşısına geçebilmiş.
Kaplumbağa mutlulukla Lily’ye dönmüş: “Çok teşekkür ederim, küçük tavşan! Sayende evime dönebildim. Bu iyiliğini asla unutmayacağım.”
Lily’nin kalbi mutlulukla dolmuştu. “Ne demek, Kaplumbağa Amca! İyilik paylaşılınca daha güzel olur,” demiş.
Yollarına devam eden Lily ve serçe, biraz daha yürüdükten sonra meşe ağacına ulaşmışlar. Serçenin yuvası ağacın en tepesindeymiş, ama Lily boyu yetmediği için serçeyi yukarıya çıkaramıyormuş. Tam o sırada, ağacın tepesinde yaşayan sincap Tommy belirmiş.
“Merhaba Lily! Serçe dostun neden aşağıda?” diye sormuş Tommy.
Lily, durumu açıklamış ve serçeyi yuvasına nasıl götürebileceğini sormuş. Tommy gülümseyerek: “Bu benim işim! Serçeyi bana ver, onu yuvasına ben çıkarırım,” demiş.
Böylece Tommy, serçeyi kibarca almış ve onu ağacın tepesindeki yuvasına taşımış. Serçe, yuvaya sağ salim döndüğünde gözleri mutlulukla parlamış. “Teşekkür ederim Lily, teşekkür ederim Tommy! Bana çok büyük bir iyilik yaptınız.”
Lily sevinçle gülümsemiş. “Birlikte olunca iyilik yapmak her zaman daha kolay ve daha güzel,” demiş.
Lily, serçeyi yuvasına bırakmanın verdiği huzurla ormanın diğer hayvanlarıyla vedalaşmış ve eve geri dönmeye karar vermiş. Yolda yürürken birden gökyüzünde kara bulutlar belirmiş ve yağmur yağmaya başlamış. Küçük tavşan, yağmurdan korunmak için büyük bir ağacın altına sığınmış.
Tam o sırada uzaktan küçük bir fare ailesi gelmiş. Hepsi sırılsıklam olmuş ve nereye gideceklerini bilmiyorlarmış. Lily hemen fare ailesine seslenmiş: “Buraya gelin! Bu ağacın altında yağmurdan korunabilirsiniz.”
Fare ailesi minnetle Lily’nin yanına gelmiş ve ağacın altına sığınmış. Hep birlikte yağmurun dinmesini beklemişler. Lily, fare ailesine bakarak: “Her zaman yardım etmek iyidir. Bir gün sen de yardıma ihtiyaç duyabilirsin,” demiş.
Yağmur dindiğinde Lily sepetini almış ve eve dönmeye devam etmiş. Eve vardığında annesi onu kapıda karşılamış. Lily, annesine gün boyunca yaşadıklarını heyecanla anlatmış.
Annesi Lily’ye gururla bakarak: “Ne kadar güzel bir gün geçirmişsin! İyilik yapmak, başkalarına yardım etmek çok değerlidir. Senin kalbin o kadar büyük ki herkesin yardımına koşuyorsun. Bu, seni gerçekten özel kılıyor.”
Lily, annesinin sözleriyle daha da mutlu olmuş. Annesine sarılarak: “İyilik yapmak bana çok iyi hissettiriyor. Her zaman başkalarına yardım edeceğim,” demiş.
O günden sonra Lily, ormanın her yerinde tanınır hale gelmiş. Ne zaman bir hayvan yardıma ihtiyaç duysa, Lily orada olurmuş. Küçük tavşan sadece yardımseverliğiyle değil, aynı zamanda kalbindeki iyilikle de ormanın en sevilen canlısı olmuş. Ve Lily, iyiliğin ve yardımlaşmanın aslında ne kadar güçlü bir şey olduğunu her gün yeniden keşfetmiş.
Böylece Lily ve ormanın tüm sakinleri, iyiliğin ve yardımseverliğin yaydığı ışıkla mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmeye devam etmişler.
Son.
Arkadaşlarınla Paylaş