Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarların birinde, yemyeşil ormanların çevrelediği, kuş cıvıltılarının eksik olmadığı güzel bir köy varmış. Bu köyde herkes mutlu ve huzurlu bir yaşam sürermiş. Ancak köyün en ücra köşesinde, küçük ve oldukça sessiz bir çocuk yaşarmış. Adı, Elif'miş.
Elif, çok kibar ve nazik bir kızmış ama içine kapanık olduğu için arkadaş edinmekte zorlanırmış. Kendi kendine vakit geçirir, ormanda yürüyüş yapar ve hayvanlarla konuşurmuş. Köydeki diğer çocuklar sürekli oyun oynar, şakalaşır ve zamanlarını neşe içinde geçirirken, Elif genellikle yalnız başına otururmuş. Onu görenler, neden böyle yalnız olduğunu anlamazlarmış. Çünkü Elif, aslında yardımsever ve çok iyi kalpli bir kızmış.
Bir gün Elif, ormanda yürüyüş yaparken, kuşların eskisinden daha sessiz olduğunu fark etmiş. Etrafta bir huzursuzluk varmış. Ağaçlar daha az rüzgarla sallanıyor, çiçekler başlarını eğmiş gibi görünüyormuş. Elif, bu garipliği hemen fark etmiş ve ormanın derinliklerine doğru yürümeye başlamış.
Yolun sonunda, dev bir ağacın altında oturan yaşlı bir kadını görmüş. Kadının gözleri yaşlarla doluymuş ve oldukça üzgün görünüyormuş. Elif, kadına yaklaşmış ve nazikçe sormuş:
"Merhaba, iyi misiniz? Neden bu kadar üzgün görünüyorsunuz?"
Yaşlı kadın başını kaldırmış ve Elif’e hüzünle bakmış. "Ah, güzel kızım," demiş. "Ben iyilik perisiyim. İnsanlar arasında iyilik ve yardımseverliği yaymak için buradayım. Ancak son zamanlarda, köydeki insanlar birbirlerine yardım etmeyi, iyi olmayı unutmuş gibi görünüyor. Bu yüzden sihirli güçlerim zayıflamaya başladı. Artık kimseye yardım edemiyorum."
Elif şaşkınlıkla perinin anlattıklarını dinlemiş. "Ama biz köyümüzde mutluyuz. Herkes birbirini sever," demiş. Peri başını sallamış. "Mutlu görünmek, gerçekten mutlu olmakla aynı şey değildir, güzel kızım. İyilik, yalnızca kendi hayatımızda değil, başkalarının hayatlarında da fark yaratır. Eğer insanlar yardımlaşmayı ve iyilik yapmayı unutursa, gerçek mutluluk da kaybolur."
Elif bunu duyunca derin bir düşünceye dalmış. Son zamanlarda, köyde kimsenin birbirine yardım ettiğini görmemiş. Herkes kendi işine bakıyor, yalnızca kendilerini düşünüyorlarmış. Elif, bunun farkına varmış ve iyilik perisine yardım etmek için ne yapabileceğini sormuş.
"Yardım etmek isterim, ama nasıl?" diye sormuş Elif.
Peri gülümsemiş ve elindeki sihirli değneği uzatmış. "Bu değnekle bir dokunuş, insanlara iyiliğin gücünü hatırlatabilir. Ancak unutma, gerçek iyilik sihirle değil, kalpten gelir. Senin yapman gereken, insanlara iyiliği hatırlatmak ve onlara yardımsever olmayı öğretmek. Eğer bunu başarabilirsen, köyünüzde gerçek mutluluk tekrar geri dönecek."
Elif, perinin söylediklerinden çok etkilenmiş. Hemen köyüne dönmeye ve insanlara iyilik yapmanın ne kadar önemli olduğunu göstermeye karar vermiş. Sihirli değneği dikkatlice almış ve periye teşekkür etmiş. "Sana söz veriyorum, iyilik yapmanın ne kadar önemli olduğunu herkes öğrenecek," demiş.
Elif, köyüne döndüğünde işe küçük şeylerle başlamış. İlk olarak, komşularından biri olan yaşlı bir kadının odun taşımasına yardım etmiş. Kadın, Elif’in bu nazik davranışı karşısında şaşırmış ve çok mutlu olmuş. Ardından, köydeki çocuklara güzel hikayeler anlatmış ve onların birbirleriyle daha iyi anlaşmalarını sağlamış. Küçük yardımlar yaparak, insanlara iyiliğin önemini göstermeye devam etmiş.
Bir gün, köyde büyük bir kutlama düzenleneceği duyurulmuş. Herkes bu kutlamaya katılacak ve köy meydanında büyük bir şölen yapılacakmış. Ancak kutlama günü yaklaştıkça, köydeki bazı insanlar hazırlıklarda zorlanmaya başlamış. Yiyecekler yetişmiyor, süslemeler eksik kalıyormuş. O sırada Elif, yardıma ihtiyacı olan herkesin yardımına koşmuş. İnsanlar, Elif’in bu yardımsever tavrına hayran kalmışlar ve onun yaptıklarını örnek alarak birbirlerine yardım etmeye başlamışlar.
Kutlama günü geldiğinde, herkes birbirine yardım ederek köy meydanını süslemiş ve yiyecekleri hazırlamış. Ortalık neşe doluymuş ve herkes mutluluk içinde kutlamaya katılmış. İyilik perisinin gücü ise yeniden canlanmış. Çünkü insanlar, iyilik yapmanın ne kadar önemli olduğunu tekrar hatırlamışlar.
Kutlamanın sonunda, iyilik perisi Elif’in yanına gelmiş ve ona teşekkür etmiş. "Senin sayende, insanlar tekrar birbirlerine yardım etmeyi öğrendi. İyiliğin gücü, sandığımızdan çok daha büyük," demiş. Elif, bu sözler karşısında çok mutlu olmuş.
Elif o günden sonra, köyde iyilik yapmaya ve başkalarına yardım etmeye devam etmiş. Onun bu güzel davranışları, köydeki herkesin kalbinde yer etmiş. Artık köyde kimse yalnız kalmıyor, herkes birbirine yardım ediyor ve mutluluğu paylaşıyormuş.
Ve böylece, köydeki herkes bir kez daha gerçek mutluluğa kavuşmuş. Elif ise iyiliğin gücünü her gün biraz daha öğrenmiş ve hayatı boyunca iyilik yapmaya devam etmiş.
İşte böyle, iyilik yapmanın ne kadar önemli olduğunu anlatan bu hikaye, bizlere de her zaman hatırlatıyor: Ne kadar küçük olursa olsun, bir iyilik her zaman büyük bir mutluluk getirir.
Son
Arkadaşlarınla Paylaş