En Güzel Hikayeler En Güzel Masal & Hikayeler Hepsi Tek Bir Sayfada

Küçük Bir Yardım, Büyük Bir Mucize Ahmet’in Yolculuğu

  • Masallar
  • Eklenme Tarihi: 10 Şubat 2025
  • Güncelleme Tarihi: 10 Şubat 2025
Mobil uygulama indir
Ücretsiz Store'da Sınırsız Eğlence! 🌟

Hem iOS hem de Android için birbirinden eğlenceli oyunlar ve büyüleyici masallar sizi bekliyor! Hemen keşfedin, eğlenceye katılın! 📱🎮📚

İyilik Her Zaman Kazanır Ahmet’in Dokunaklı Hikayesi
İyilik Her Zaman Kazanır Ahmet’in Dokunaklı Hikayesi - Masal Oku - Hikaye Oku

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, evvel zaman dışında, yemyeşil ormanların, nehirlerin ve rengarenk çiçeklerle süslü küçük bir köy varmış. Bu köyde herkes birbirine yardım eder, her sabah kuş cıvıltılarıyla uyanır, günün ilk ışıklarıyla birlikte gülümseyerek birbirlerine “Günaydın!” dermiş. Köyün adı Güneşli Köy’müş. Güneşli Köy’de yaşayanların en dikkat çekici özelliği, içlerindeki iyilik sevgisiymiş. Köyün sakinleri, küçük ya da büyük, herkesin kalbinde iyilik tohumu yeşertir, etrafa sevgi ve umut saçarak yaşarlarmış.

Köyün tam ortasında, rengarenk evlerin, neşeli parkların bulunduğu küçük bir meydanda, Meriç adında, altı yaşında sevimli bir çocuk yaşarmış. Meriç, tüm köyün en yardımsever ve en neşeli çocuğuymuş. Sabahları erkenden uyanır, pencereden dışarı bakıp, kuşların şarkılarını dinler, annesinin hazırladığı sıcak kahvaltıyı yer, ardından eline küçük kırmızı çantasını alıp, gün boyunca ne yapacağına karar verirmiş. Çünkü Meriç, her zaman etrafındakilere yardım etmeyi, güzel sözler söyleyip, insanların yüzünü güldürmeyi çok severmiş. Annesi ona, “Unutma Meriç, iyilik iyiliktir; bir iyilik yaparsan, kalbin de büyür, sen de etrafına neşe saçar, tıpkı güneş gibi,” dermiş.

Bir gün, Güneşli Köy’de olağanüstü bir durum meydana gelmiş. Köyün biraz dışında, geniş ormanın kenarında, eski bir meyve bahçesi varmış. Bu bahçe, uzun yıllar boyunca köyün çocuklarına ve büyüklerine lezzetli meyveler sunmuş, gölgeli ağaçları altında serinlemek isteyenlerin buluşma noktası haline gelmiş. Ancak son zamanlarda bahçede, meyve ağaçları hastalanmaya başlamış, yaprakları solmuş, dalları kırılmaya yüz tutmuş. Bahçenin sahibi olan yaşlı Dede Ali, ne yapacağını bilemez haldeymiş. Çünkü Dede Ali, bu bahçeyi sevgiyle yetiştirmiş, her ağacına elini koymuş, her meyvesine özen göstermiş; fakat artık bahçede bir şeyler ters gitmeye başlamış.

İyilik Her Zaman Kazanır Ahmet’in Dokunaklı Hikayesi - 2

Meriç, bahçeden dönerken yaşlı Dede Ali’nin üzgün yüz ifadesini fark etmiş. Meriç, hemen yanına koşarak sormuş: “Dede Ali, neden üzgünsünüz? Bahçeniz neden bu kadar solmuş?” Dede Ali, hafifçe gülümseyerek, “Ah evlat, bahçem eskisi gibi verimli değil artık. Ağacımın dalları kırılıyor, meyveler bile tadını yitiriyor. Sanırım bahçeye bir iyilik dokunuşu gerek,” demiş. Meriç’in küçük kalbi, Dede Ali’nin üzüntüsüne dayanamazmış. “Ben size yardım etmek isterim, Dede Ali. Ne yapabilirim, nasıl yardımcı olabilirim?” diye sormuş.

Dede Ali, Meriç’in bu yardımseverliğine hayran kalmış. “Sevgili Meriç, doğanın da iyiliğe ihtiyacı vardır. Belki senin sevgi dolu yüreğinle, bu bahçeye de biraz iyilik dokunuşu getirebiliriz. Hadi gel, birlikte bahçeyi toparlayalım, ağaçları sulayalım, toprağı havalandıralım,” demiş. Meriç sevinçle kabul etmiş. Böylece Meriç ve Dede Ali, bahçede çalışmaya başlamışlar. Meriç, minik elleriyle toprağı kazıyor, sulama kovasını tutuyor, ağaçların dibine çiçek tohumları serpiştiriyormuş. Dede Ali ise onlara eski, unutulmuş bilgileri anlatıyor, “Bak Meriç, doğaya sevgi gösterirsen, o da sana geri döner. İşte bu yüzden ağaçların her biri de sevgiye muhtaç,” diyormuş.

Çalışırken, bahçedeki kuşlar da Meriç ve Dede Ali’ye eşlik ediyormuş. Küçük sincaplar dallar arasında oynar, minik tavşanlar merakla onları izlerlermiş. Doğa, o gün adeta yeniden uyanıyormuş; güneş, bahçeye umut dolu ışıklarını saçarken, rüzgar da yaprakları nazikçe okşuyormuş. Meriç, “Biliyor musunuz, iyilik aslında sihir gibi bir şey. Ne zaman bir iyilik yaparsak, etrafımızda bir sihir başlar, her şey güzelleşir,” diye mırıldanıyormuş. Dede Ali de gülümseyerek, “İşte bu yüzden iyilik her zaman en güçlü sihirdir. Kalbimizdeki sevgi, doğaya da dokunduğunda, o da hayat bulur,” demiş.

İyilik Her Zaman Kazanır Ahmet’in Dokunaklı Hikayesi - 3

Bahçeyi temizleyip suladıktan sonra, Meriç ve Dede Ali, bahçenin köşesinde uzun zamandır unutulmuş bir su çeşmesini fark etmişler. Su çeşmesi artık neredeyse tamamen kurumuş, üzerinde yosunlar ve kir birikmiş. Meriç, “Dede Ali, acaba çeşmeyi de temizlersek, su tekrar akmaz mı?” diye sormuş. Dede Ali, “Tabii ki evlat. Tıpkı kalbimiz gibi, doğa da temizlenmeye, sevgiye ihtiyaç duyar,” demiş. İkili, çeşmeyi dikkatlice temizlemiş, küçük fırçalar ve su kovalarıyla çalışmışlar. Meriç, çeşmenin dibinde küçük bir taş bulmuş; taş, o kadar parlakmış ki adeta güneş ışığı gibi parlıyormuş. Meriç, “Dede Ali, bakın bu taş ne kadar da güzel. Sanki sihirliymiş,” demiş. Dede Ali gülümseyerek, “Bu taş sana iyilik yapmanın ödülü olsun. Çünkü iyilik, en değerli hazinedir,” demiş.

Günler geçmiş, haftalar akıp gitmiş. Meriç ve Dede Ali’nin özenli çalışmaları sayesinde bahçe yavaş yavaş eski neşesine kavuşmuş. Ağaçlar yeniden canlanmaya başlamış, yaprakları yeşermiş, meyveleri parlak renklerini geri kazanmış. Bahçe, eskisinden çok daha güzel, canlı ve neşeli görünmeye başlamış. Bu güzel değişim, köyde yaşayan diğer insanlara da ilham vermiş. Artık herkes, birbirine yardım etmenin, doğaya sevgiyle dokunmanın önemini anlamış. Güneşli Köy’de artık herkes, küçük iyiliklerin büyük mutluluklara dönüştüğünü bilirmiş.

Bir gün, köy meydanında büyük bir şenlik düzenlenmiş. Herkes, bahçedeki yenilenmiş doğanın ve iyiliğin gücünü kutlamak için bir araya gelmiş. Meriç, Dede Ali ve diğer köy sakinleri, birlikte dans etmiş, şarkılar söylemiş, en güzel yemekleri paylaşmışlar. Şenlik sırasında, Meriç’in hikayesi de anlatılmış; küçük Meriç’in, yüreğindeki sevgiyle bahçeye nasıl hayat verdiği, doğaya nasıl dokunduğu, diğer insanlara nasıl umut ve neşe yaydığı anlatılmış. Çocuklar, Meriç’i örnek alarak, kendi aralarında “Ben de iyilik yapacağım!” diye söz vermişler.

İyilik Her Zaman Kazanır Ahmet’in Dokunaklı Hikayesi - 4

Şenlik ilerledikçe, köydeki herkes kendini daha iyi hissedermiş. İnsanlar, birbirlerine daha sık gülümser, yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlarmış. Herkes, “İyilik iyiliktir; her iyilik, dünyayı biraz daha güzel yapar,” diye düşünür olmuş. O gün, Güneşli Köy’deki herkes, kalplerinde bir sevgi ateşi yanar gibi hisseder, geleceğe umutla bakarlarmış.

Meriç, o günden sonra her sabah uyanır uyanmaz, penceresini açar, taze havayı içine çeker, “Bugün de bir iyilik yapacağım,” dermiş. Küçük kalbi, her an bir dostuna, komşusuna, hatta yabancı birine yardım etme isteğiyle dolup taşarmış. Bir keresinde, köy meydanında dolaşırken yaşlı bir teyzenin ağır adımlarla yürüdüğünü görmüş. Hemen yanına koşarak, “Teyze, ben size yardım edeyim, ne taşırsanız beraber taşırız,” demiş. Teyze, Meriç’in bu içten yardımseverliğine öyle sevinmiş ki, gözleri parlamış. “Ah evlat, sen ne kadar da nazik ve düşüncelisin. İyilik dolu kalbinle, dünyayı aydınlatıyorsun,” diyerek Meriç’i öpmüş. Böyle küçük iyilikler, köyde birer efsane haline gelmiş. Herkes, Meriç’in yardımseverliğini konuşur, “O gerçek bir iyilik meleği,” derlermiş.

Günlerden bir gün, köyün hemen dışında, ormanın derinliklerinde kaybolmuş küçük bir tavşan yavrusu bulunmuş. Tavşan, korkudan titriyormuş, açlıktan ve susuzluktan zayıflamış. Meriç, ormanda dolaşırken bu minik yavruyu fark etmiş. Tavşanın yanına eğilerek, “Merhaba küçük dostum, neden buradasın? Sana yardım edebilir miyim?” diye sormuş. Tavşan, sanki Meriç’in sesinde huzur bulmuş gibi, ufak bir cırıltıyla cevap vermiş. Meriç, yavru tavşanı nazikçe kucağına almış, onu evine götürmüş ve annesinden yardım istemiş. Annesi, “Tabii ki evlat, her canlı iyilik ister,” diyerek tavşanı beslemiş, su vermiş ve ona sıcak bir yuva hazırlamış. Tavşan da kısa süre içinde sağlığına kavuşmuş, Meriç ile birlikte ormanda neşeyle oynamaya başlamış. Tavşan, zamanla Meriç’in en yakın arkadaşı olmuş; birlikte koşar, saklambaç oynar, ormandaki çiçeklerin kokusunu alırlarmış.

İyilik Her Zaman Kazanır Ahmet’in Dokunaklı Hikayesi - 5

Meriç’in bu iyilik dolu hikayeleri, Güneşli Köy’de nesilden nesile aktarılır olmuş. Herkes, iyiliğin ve yardımseverliğin ne kadar önemli olduğunu unutmamış. Çünkü iyilik, insanları birbirine bağlayan, kalpleri ısıtan, umudu yeşerten en güzel armağanmış. Köydeki her evin kapısında, küçük bir not asılır, “İyilik yap, iyilik bul” yazısı hatırlatılırmış. Bu not, köyde yaşayan herkesin sabah uyanırken aklından geçirdiği bir düşünce haline gelmiş.

Yıllar geçtikçe, Güneşli Köy, çevre köyler arasında örnek gösterilen bir yer haline gelmiş. İnsanlar, sadece kendi aralarında değil, uzak diyarlardan da gelen ziyaretçiler, bu köyün sırrını merak edermiş. Ziyaretçiler, köy meydanında toplanır, Meriç ve Dede Ali’nin hikayelerini dinler, “İyiliğin gücü neymiş, ne kadar da büyüleyiciymiş,” derlermiş. Küçük çocuklar, gözleri parlayarak, “Ben de büyüyünce iyilik yapacağım!” diye hayaller kurarlarmış. Ve her seferinde, köyde yaşayanların yüzünde beliren sıcak gülümseme, iyiliğin insanlara nasıl da mutluluk verdiğini anlatırmış.

İyilik Her Zaman Kazanır Ahmet’in Dokunaklı Hikayesi - 6

Bir gün, Güneşli Köy’e uzak bir şehirden bir grup çocuk ziyarete gelmiş. Bu çocuklar, büyük şehirlerde yaşadıkları için birbirlerine pek de yardım etmiyorlarmış. Aralarındaki rekabet, bazen kavgalara neden oluyormuş. Ancak Güneşli Köy’ün huzur dolu atmosferini soludukça, onların kalplerinde de bir yumuşama başlamış. Meriç, bu çocukları görünce, onlara en güzel meyveleri sunan bahçeye götürmüş. Beraberce ağaçların altında oturmuş, Dede Ali’nin anlattığı eski hikayeleri dinlemişler. Meriç, “Bakın, biz burada iyiliğin ne kadar önemli olduğunu öğreniyoruz. Her iyilik, bir dostluk, bir gülümseme getirir. Siz de kendi şehirlerinizde iyiliği paylaşmaya başladığınızda, dünya çok daha güzel bir yer olacak,” demiş. Ziyaret eden çocuklar, Meriç’in bu samimi sözleriyle büyülenmiş, aralarındaki rekabet yerini dostluğa bırakmaya başlamışlar. O günden sonra, her biri kendi şehirlerine döndüğünde, etraflarındaki insanlara daha çok yardım etmiş, sevgi ve saygı içinde yaşamaya çalışmışlar.

Köydeki insanlar, iyilik dolu bu hikayelerin devam ettiğini bilerek, her gün yeni bir umutla uyanmışlar. Meriç büyüdükçe, köyün en bilge ve en sevgi dolu insanlarından biri haline gelmiş. Artık sadece küçük bir çocuk değil, aynı zamanda köyün geleceğine yön veren bir rehber olmuş. Meriç, her yeni sabahı, “Bugün de bir iyilik yapacağım” diyerek karşılamış; komşularına yardım etmiş, bahçelerde çalışmış, ormanda yaralı hayvanlara şefkat göstermiş. Her seferinde, o küçük kalbinin içindeki iyilik ateşi, çevresine mutluluk ve umut saçmış.

Güneşli Köy’ün hikayesi, yalnızca bir köyün öyküsü olmaktan çıkıp, insanların kalplerinde yaşamaya başlamış. Herkes, iyiliğin ve yardımseverliğin gücünü unutmamış. Küçük Meriç’in hikayesi, “İyilik, en büyük sihirdir” sözüyle pekişmiş. Ve köyde, herkesin evinin kapısında asılı duran “İyilik yap, iyilik bul” notu, tıpkı sabah güneşinin ilk ışıkları gibi her günü aydınlatmış.

İyilik Her Zaman Kazanır Ahmet’in Dokunaklı Hikayesi - 7

Günlerden bir gün, köyün meydanında düzenlenen büyük şenlikte, Meriç tüm köy halkının önünde konuşma yapmış. “Sevgili dostlarım, biz burada birbirimize yardım ederek, kalplerimizi iyilikle doldurarak yaşıyoruz. Her birimiz, küçük bir iyilik yaparak büyük mutluluklar elde ediyoruz. Unutmayın, bir çiçeğe su verirsek, o çiçek açar; bir dostun gözyaşlarını silersek, o dost yeniden güler. İyilik, hepimizin içinde var olan en değerli hazinedir. Gelin, hep birlikte daha çok iyilik yapalım, dünyamızı daha güzel bir yer haline getirelim,” demiş. O an, köydeki herkes Meriç’in sözlerine hayran kalmış, alkışlarla destek vermiş. Çünkü onlar, iyiliğin gücünü en derinden hissetmişlerdi.

Zaman akıp geçmiş, Güneşli Köy’ün hikayesi nesilden nesile aktarılmış. Meriç büyüdükçe, köyün çocukları ve yetişkinleri, onun izinden gitmeye başlamış. Her biri, kendi küçük dünyalarında iyilik tohumları ekmiş, etraflarına sevgi ve umut saçmış. Birçok çocuk, “Ben de Meriç gibi büyüyünce yardımsever biri olacağım,” diyerek hayaller kurmuş. Ve köydeki her aile, birbirine destek olmanın, birlikte çalışmanın, sevgiyi paylaşmanın önemini unutmayarak yaşamış.

Bir gün, uzun ve sıcak bir yaz akşamı, gökyüzü binbir renge bürünmüş. Köyün meydanında toplanan insanlar, yıldızların altında ellerini tutmuş, birbirlerine teşekkür etmişler. Herkes, yaşadıkları güzellikleri, birlikte geçirilen anları hatırlamış. O an, Meriç tüm kalbiyle şunları söylemiş: “İyilik, her zaman kalbimizin en güzel yerinde saklıdır. Eğer onu dışa vurursak, dünya daha parlak, daha umut dolu olur.” İnsanlar, Meriç’in sözlerine kulak vermiş, kalplerinde bu iyilik ateşini bir kez daha canlandırmışlar.

İyilik Her Zaman Kazanır Ahmet’in Dokunaklı Hikayesi - 8

Güneşli Köy, artık sadece bir köy değil, iyilik ve yardımseverliğin simgesi haline gelmiş. Uzak diyarlardan gelen ziyaretçiler, buraya geldikçe Meriç ve diğer köy halkının hikayelerini dinlemiş, ilham almışlar. Herkes, iyiliğin sadece bir kelime olmadığını, bir yaşam biçimi, bir felsefe olduğunu öğrenmiş. İnsanlar, “Ne kadar küçük bir iyilik, ne kadar büyük bir mutluluk getirir,” diye birbirlerine anlatmışlar. Ve bu yüzden, Güneşli Köy’de hiçbir zaman hüzün, yalnızlık veya umutsuzluk olmamış; çünkü her kalpte, minik bir Meriç’in iyilik ateşi yanıp dururmuş.

Yıllar sonra, Meriç artık genç bir delikanlı olmuş; köyün en bilge, en yardımsever kişisi haline gelmişti. Onun sayesinde, Güneşli Köy’deki insanlar, sadece kendi aralarında değil, çevre köylerle de dostluklarını pekiştirmiş, yardımlaşmanın, sevgiyi paylaşmanın önemini daha da derinleştirmişlerdi. Her akşam, köy meydanında toplanıp eski hikayeleri, yeni umutları paylaşır, “İyilik iyiliktir,” derler, birbirlerine sarılırlardı. Ve o sarılışlar, sanki dünyayı sarıp sarmalayan bir sıcaklık, sevgi seli olurdu.

Bir gün, genç Meriç, çocuklara dönüp onlara şöyle demiş: “Sevgili küçük dostlarım, iyilik yapmanın büyüsünü asla unutmayın. Küçük adımlarla başlayın, bir çiçeğe su verin, bir arkadaşınızın elini tutun. İyilik yaparsanız, iyilik bulursunuz. Ve en önemlisi, kalbinizi hep sevgiyle doldurun. Çünkü sevgi, dünyayı güzelleştiren en güçlü sihirdir.” Çocuklar, Meriç’in bu sözleriyle büyülenmiş, kendi küçük kalplerinde birer iyilik ateşi yakmışlardı.

İyilik Her Zaman Kazanır Ahmet’in Dokunaklı Hikayesi - 9

İşte böyle, Güneşli Köy’de iyilik, hep birlikte, el ele vererek, yürek yüreğe dokunarak yaşandı. Her sabah, her akşam, her nefeste, köy halkı iyiliğin gücünü hissediyor, bir diğerine umut veriyordu. Ve en sonunda, Güneşli Köy’ün hikayesi, mutlulukla, sevgiyle, yardımseverlikle dolu, neşeli bir masal olarak dilden dile dolaşmaya devam etti. Küçük Meriç’in ve Dede Ali’nin, tavşan dostlarının, yaşlı teyzenin, bahçenin ve çeşmenin hikayesi, tüm dünyaya yayılmış, iyiliğin ne kadar güçlü, ne kadar özel olduğunu anlatmıştı.

Böylece, Güneşli Köy’de yaşayan herkes, iyiliğin aslında dünyayı değiştiren en güçlü güç olduğunu anlamış ve hayatlarına bu gerçeği işlemişti. Her yeni gün, köy halkı, kalplerinde Meriç’in sıcak sözlerini hatırlayarak, “İyilik yap, iyilik bul” mottosuyla uyanır, birlikte gülüp oynar, birbirlerine yardım ederdi. Ve köyde, hiçbir zaman kimsede eksiklik ya da yalnızlık hissedilmezdi; çünkü herkes, kalplerinde sevgi ve yardımseverlikle dolu bir yaşamın ne kadar değerli olduğunu bilir, bunu paylaşmaktan büyük bir mutluluk duyardı.

Sonunda, masalımız burada mutlu sonla bitmiş. Güneşli Köy, iyiliğin, sevginin ve yardımseverliğin her daim hüküm sürdüğü, insanların birbirine destek olduğu, birlikte güzellikler yarattığı bir yer olarak kalplerde yerini almıştı. Ve bu masal, iyilik dolu kalplerin ne kadar güçlü olduğunu, her bir iyilik dokunuşunun dünyaya umut ve mutluluk getireceğini anlatan sonsuz bir öykü olarak, gelecek nesillere ilham vermeye devam etti.

Gökten üç elma düşmüş, biri masalı anlatana, biri dinleyene, diğeri de iyilik dolu yüreği olan herkese...

İyilik Her Zaman Kazanır Ahmet’in Dokunaklı Hikayesi - 10

Her çocuk, her yetişkin, iyiliğin ne kadar büyülü olduğunu, yardımlaşmanın ve sevgi paylaşımının dünyayı aydınlatan en parlak yıldızlar olduğunu unutmasın. Ve unutmayın, sevgili dostlarım; her biriniz, küçük bir Meriç gibisiniz. Kalbinizdeki iyilikle, dünyayı daha güzel, daha mutlu, daha umut dolu bir yer haline getirebilirsiniz. Masalımız burada sona ererken, Güneşli Köy’ün ışığı her daim parlamaya, her yürekte sevgi tohumları ekilmeye devam etsin. Hep birlikte, iyiliğin büyüsünü yaşayın, paylaşın ve çoğaltın.

Ve böylece, mutlu sonla biten bu masal, iyiliğin, yardımseverliğin ve sevginin ne kadar değerli olduğunu anlatan unutulmaz bir öykü olarak sonsuza dek hatırlanacaktı.

Masal burada sona erdi, ama iyilik dolu kalplerin hikayesi, her gün yeniden yazılmaya devam ediyor...