Bir zamanlar küçük ve huzurlu bir köyde yaşayan, çok sevgi dolu iki arkadaş varmış. Bu arkadaşlar, birbirlerine her zaman destek olurlar, yardımlaşır ve zor zamanlarda birbirlerinin yanında olurlarmış. Köy halkı da bu iki arkadaşı çok sever, onların birbirlerine duyduğu sevgiyi ve bağlılığı takdir edermiş. Bir gün, bu iki arkadaşın en sevdikleri dostlarından birinin bir çocuğu dünyaya gelmiş. Herkes bu haberle büyük bir mutluluk yaşamış. Yeni doğan bebeğin sağlıklı ve mutlu bir hayat sürmesi için köyde küçük bir kutlama bile yapılmış.
İki arkadaş, dostlarının bu mutlu gününde ona özel bir hediye vermek istemişler. Ancak bu hediyenin kalıcı, anlamlı ve çocuğun hayatı boyunca hatırlayacağı bir şey olmasını istiyorlarmış. Uzun uzun düşünmüşler; oyuncaklar, giysiler ya da kitaplar değil, çok daha farklı bir şey arıyorlarmış. Nihayet bir gün, köyün dışında dolaşırken akıllarına çok güzel bir fikir gelmiş. Köyün dışında büyük ve güzel bir bahçe varmış. Bahçede rengârenk çiçekler, yüksek ağaçlar ve küçük kuşlar dolaşıyormuş. Bu bahçeyi görünce, iki arkadaş birbirine bakmış ve aynı anda gülümsemiş. O anda, hediyelerinin ne olması gerektiğini anlamışlar.
"Bu bahçeye bir çam ağacı dikelim," demiş bir tanesi. "Ama bu sadece bir ağaç değil, çocuğun hayatı boyunca büyüyüp kök salacak bir hatıra olacak. Ağacın yanında oynayacak, gölgesinde dinlenecek ve büyüdükçe bu ağacın da onunla birlikte büyüdüğünü görecek."
Diğeri de bu fikre bayılmış: "Evet, ve bu çam ağacı, ona hayatı boyunca iyi ve sevgi dolu bir insan olmayı hatırlatacak. Bu ağacın altında, hepimize sevgiyi ve iyiliği öğreten hikâyeleri hatırlayacak."
Hemen harekete geçmişler. Dostlarının evine yakın, büyük ve boş bir alan bulmuşlar. Bu alan, dostlarının çocuğu büyüdüğünde orada güvenle oynayabileceği, huzurla dinlenebileceği bir yermiş. Birlikte toprağı kazmaya başlamışlar. Çam ağacının dikileceği yeri özenle seçmişler, çünkü bu ağaç çocuğun hayatında önemli bir yer tutacaktı. Çam ağacı onlar için sadece bir bitki değil, geleceğe dair bir umut ve iyilik simgesi olacaktı.
Kazdıkları çukura, dikkatlice getirdikleri çam ağacını yerleştirmişler. Ağaç daha küçücükmüş ama onlar, bu ağacın yıllar geçtikçe çocuğun büyümesiyle birlikte kök salıp büyüyeceğini biliyorlarmış. Ağacı diktikten sonra üzerine küçük bir not bırakmaya karar vermişler. Notta şunlar yazıyormuş: "Bu ağaç, çocuğumuzun iyi ve sevgi dolu bir insan olması için dikilmiştir. Büyüdükçe, bu ağacın gölgesinde iyilik ve sevgiyle büyümesini diliyoruz."
Bu not, sadece bir dilek değil, aynı zamanda bir hatırlatıcıymış. Her kim bu notu okursa, çocuğun iyilikle büyümesi için dua edecekmiş. Çocuk, bu notu büyüdükçe okudukça, çevresindekilere karşı da aynı iyilikle davranmayı öğrenecekmiş.
Yıllar geçmiş, dostlarının çocuğu yavaş yavaş büyümeye başlamış. Oyun oynadığı zamanlarda hep o çam ağacının yanına gitmeyi severmiş. Ağacın altında oturur, arkadaşlarıyla orada buluşurmuş. Çam ağacı, her gün daha da büyürken, çocuk da tıpkı o ağaç gibi gelişiyor, güçleniyormuş. Bir gün, oyun oynarken dikkatini çekmiş; ağacın yanında duran küçük bir not kağıdı varmış. Bu kağıdı merakla almış ve üzerinde yazanları okumuş. O anda, kalbinde büyük bir sıcaklık hissetmiş. Arkadaşlarının ona bu ağacı hediye ederken ne kadar düşündüklerini, onu ne kadar çok sevdiklerini anlamış.
Bu not, çocuk için sadece bir yazıdan ibaret değilmiş. O artık, hayatında taşıyacağı bir ders olmuş. Sevgi, iyilik ve yardımseverlik, tıpkı bu ağacın kök saldığı gibi, onun da hayatına kök salmış. Çocuk, her gün bu ağacın yanında otururken, çevresindeki insanlara da aynı sevgiyi ve iyiliği göstereceğine dair kendine söz vermiş.
Yıllar geçmiş, çocuk artık büyümüş. Genç bir delikanlı olmuş. Köydeki herkes onu çok severmiş. Çünkü o, hep iyilik dolu, yardımsever ve sevgi dolu biriymiş. Kim zor durumda olsa, ilk koşan o olurmuş. Küçük bir yardım bile olsa, hiç tereddüt etmez, herkesin derdine çare bulmaya çalışırmış. Bu yardımseverliği sayesinde köydeki herkes ona büyük bir saygı duymaya başlamış. Onun bu iyi kalpliliği, sadece köyde değil, diğer köylerde de duyulmuş. İnsanlar onun ne kadar iyi biri olduğunu anlata anlata bitiremiyormuş.
Bir gün köyde büyük bir kutlama yapılmış. Kutlamada köyün yaşlıları bir araya gelmiş ve genç adamı onurlandırmak istemişler. Ona şöyle demişler: "Sen, bu köyde tanıdığımız en iyi insanlardan birisin. Yıllardır herkesin yardımına koşuyorsun, sevgiyi ve iyiliği hiç eksik etmiyorsun. Bu dünyada senin gibi insanlar sayesinde güzellikler çoğalıyor."
Genç adam, utangaç bir şekilde gülümsemiş. Aslında yaptığı şeylerin bu kadar önemli olduğunu düşünmemiş. O, sadece kalbinin ona söylediği şekilde davranmış. Yardımsever olmak, ona göre bir zorunluluk değil, hayatın doğal bir parçasıymış. Ama o anda, çocukken ağacın yanında okuduğu notu hatırlamış. O çam ağacını ve arkadaşlarının ona verdiği o özel hediyeyi.
Genç adam, bir gün köyün dışına çıkıp o çam ağacını ziyaret etmeye karar vermiş. Ağacın yanında durup dallarına bakarken, bir zamanlar küçücük bir fidan olan bu ağacın ne kadar büyük ve güçlü olduğunu görmüş. Tıpkı ağacın yıllar boyunca kök salıp büyümesi gibi, onun da kalbinde iyilik ve sevgi kök salmış, büyümüş.
Bu çam ağacı, onun için sadece bir bitki değilmiş. O, hayatı boyunca ona yol gösteren, onu doğru yolda tutan bir sembol olmuş. Genç adam, ağacın altına oturup geçmişi düşünürken, içinden bir şeyler yapmak gelmiş. Kendi çocukları olduğunda, onlara da böyle bir çam ağacı dikecek, onların da iyilik ve sevgi dolu insanlar olmasını sağlayacaktı. Çünkü dünyada iyilik ve sevgi, ancak paylaşıldıkça çoğalırdı.
Böylece, genç adam köyde yaşayan herkes için bir örnek haline gelmiş. Köydeki diğer gençler de ondan ilham alarak birbirlerine daha çok yardım etmeye başlamışlar. Köy, her geçen gün daha da güzel bir yer haline gelmiş. İnsanlar arasındaki dayanışma ve sevgi, köyü adeta bir aile gibi yapmış.
Genç adam, bir gün arkadaşlarına teşekkür etmek için onların yanına gitmiş ve demiş ki: "Siz bana küçücük bir çam ağacı hediye ettiniz ama aslında bana kocaman bir hayat dersi verdiniz. Bu ağaç sayesinde iyiliği ve sevgiyi öğrendim. Size sonsuz teşekkür ederim."
Arkadaşları ona gülümseyerek bakmışlar ve demişler ki: "Biz sadece bir ağaç diktik, ama sen o ağacı sevgiyle büyüttün. İyilik ve sevgi, senin kalbinde filizlendi."
Ve böylece, köydeki insanlar hep mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamaya devam etmişler. İyilik ve sevgi, köyün her köşesine yayılmış ve herkes birbirine yardım etmeye, birbirini sevmeye devam etmiş. Bu masal da bize, sevginin ve iyiliğin ne kadar değerli olduğunu ve hayatımızda ne kadar önemli bir yer tuttuğunu öğretmiş.
Masal burada sona erdi ama iyilik dolu kalplerin dünyayı daha güzel bir yer yapacağı gerçeği hep hatırlanacak.
Arkadaşlarınla Paylaş