Güneşli bir yaz sabahında, küçük Ali bahçedeki çiçekleri sularken düşüncelere dalmıştı. Annesinin her zaman söylediği "İslam güzeldir" sözünü hatırladı. Ama bu ne demekti? İslam'ın güzelliği neydi? Ali bu soruların cevabını bulmak için heyecanla bir yolculuğa çıkmaya karar verdi.
İlk durağı, mahallenin bilge dedesi Ahmet amcanın eviydi. Ahmet amca her zaman güler yüzlü, yardımsever biriydi. Ali kapıyı çaldığında, Ahmet amca onu içeri davet etti ve çay ikram etti.
Ali sordu: "Ahmet amca, annem hep 'İslam güzeldir' diyor. Bu ne demek?"
Ahmet amca gülümseyerek cevap verdi: "Ah, sevgili Ali. İslam'ın güzelliği her yerdedir. Mesela, komşularımıza yardım etmek, yaşlılara saygı göstermek, doğayı korumak... Bunların hepsi İslam'ın öğrettiği güzelliklerdir."
Ali başını sallayarak dinledi. Sonra teşekkür edip yoluna devam etti. Şimdi aklında daha çok soru vardı.
Yolda giderken, parkta oynayan çocukları gördü. Aralarında tekerlekli sandalyede oturan bir çocuk vardı. Diğer çocuklar onu da oyuna dahil etmiş, hep birlikte gülüp eğleniyorlardı. Ali bunu görünce içi ısındı. Bu da İslam'ın öğrettiği bir güzellik olmalıydı: Herkesi eşit görmek ve kimseyi dışlamamak.
Ali yürümeye devam ederken, mahallenin camisinin önünden geçti. İmam amca bahçeyi süpürüyordu. Ali ona selam verdi ve sordu: "İmam amca, İslam'ın güzelliği nedir?"
İmam gülümsedi ve "Gel otur bakalım Ali, sana anlatayım" dedi. "İslam'ın güzelliği, Allah'ın yarattığı her şeye sevgi ve saygı duymaktır. Kuşlara, ağaçlara, insanlara... Hepsine değer vermektir. Ayrıca dürüst olmak, yalan söylememek, başkalarına zarar vermemek de İslam'ın öğrettiği güzelliklerdendir."
Ali dikkatle dinledi ve teşekkür etti. Yoluna devam ederken, bir ağacın altında oturan yaşlı bir teyzeyi gördü. Teyze market poşetlerini taşımakta zorlanıyordu. Ali hemen koşup yardım etmek istedi.
"Teyzeciğim, poşetlerinizi taşımama izin verir misiniz?" diye sordu.
Yaşlı teyze minnettar bir şekilde gülümsedi. "Allah razı olsun evladım, ne kadar da düşünceli bir çocuksun."
Ali teyzenin poşetlerini evine kadar taşıdı. Bu sırada teyze ona kendi gençliğinden, geçmiş zamanlardan hikayeler anlattı. Ali büyük bir ilgiyle dinledi. Teyzenin evine vardıklarında, teyze Ali'ye teşekkür etti ve ona bir tabak kurabiye ikram etti.
Ali kurabiyesini yerken düşündü. Yaşlılara yardım etmek, onları dinlemek ve saygı göstermek de İslam'ın güzelliklerinden biriydi.
Eve dönerken, Ali sokakta bir kedi yavrusu gördü. Yavru kedi acıkmış görünüyordu. Ali hemen evine koştu, bir kase süt ve biraz mama alıp geri döndü. Kediyi besledi ve okşadı. Kedi mutlulukla miyavladı.
Ali gülümsedi. Hayvanlara şefkat göstermek, onları korumak da İslam'ın öğretilerindendi.
Akşam olmuştu ve Ali eve döndü. Annesi onu kapıda karşıladı. "Neredeydin Ali? Merak ettim" dedi.
Ali heyecanla anlatmaya başladı: "Anneciğim, bugün çok güzel şeyler öğrendim. İslam'ın güzelliğini aradım ve her yerde buldum! Komşularımıza yardım etmek, yaşlılara saygı göstermek, kimseyi dışlamamak, doğayı ve hayvanları korumak, dürüst olmak... Hepsi İslam'ın güzellikleri!"
Annesi gururla gülümsedi ve Ali'yi kucakladı. "Aferin oğlum, çok güzel anlamışsın. İşte bu yüzden diyorum ki İslam güzeldir. Çünkü bize nasıl iyi insan olacağımızı öğretir."
O gece Ali yatağına yattığında, gördüğü ve öğrendiği tüm güzellikleri düşündü. Artık biliyordu ki, İslam'ın güzelliği sadece sözlerde değil, davranışlarda ve kalplerdeydi. Ve bu güzelliği yaymak için elinden geleni yapacaktı.
Ertesi sabah Ali erkenden uyandı. Bugün yeni bir gündü ve o, İslam'ın güzelliklerini yaşamak ve yaymak için sabırsızlanıyordu. Kahvaltıdan sonra annesinden izin alıp sokağa çıktı.
İlk olarak, dün beslediği kedi yavrusunu kontrol etmek istedi. Yavruyu buldu ve ona yine mama ve su verdi. Sonra mahalledeki diğer sokak hayvanlarını da beslemeye karar verdi. Komşulardan yardım istedi ve birlikte tüm mahalledeki sahipsiz hayvanlara yiyecek ve su verdiler.
Daha sonra Ali, mahalle parkına gitti. Parkta çöpler vardı ve bazı çiçekler susuz kalmıştı. Hemen işe koyuldu. Çöpleri topladı, çiçekleri suladı. Bu sırada parkta oynayan diğer çocuklar da Ali'ye katıldı. Hep birlikte parkı temizlediler ve ağaçların altına yeni çiçekler ektiler.
Öğleden sonra, Ali ve arkadaşları mahalledeki yaşlıları ziyaret etmeye karar verdiler. Onlara yardım edebilecekleri bir şey olup olmadığını sordular. Bazılarının market alışverişine yardım ettiler, bazılarının bahçelerini düzenlediler. Yaşlılar çok mutlu olmuştu ve çocuklara dualar ettiler.
Akşama doğru, Ali ve arkadaşları mahalle camisine gittiler. İmam amcaya caminin temizliğinde yardım etmek istediklerini söylediler. İmam amca çok sevindi ve onlara caminin nasıl temizleneceğini öğretti. Hep birlikte caminin içini ve bahçesini temizlediler.
Gün bitiminde Ali çok yorulmuştu ama içi huzur doluydu. Eve döndüğünde annesi ve babası onu gururla karşıladılar. Ali onlara gün boyunca yaptıklarını anlattı.
Babası Ali'nin saçlarını okşadı ve "Oğlum, bugün İslam'ın güzelliğini sadece anlamakla kalmadın, aynı zamanda yaşadın ve yaydın. İşte gerçek Müslümanlık budur" dedi.
Annesi de "Evet Ali, İslam bize sadece ibadet etmeyi değil, aynı zamanda iyi bir insan olmayı, çevremize ve tüm yaratılmışlara sevgi ve saygıyla yaklaşmayı öğretir" diye ekledi.
Ali mutlulukla gülümsedi. "Evet anneciğim, babacığım. Artık daha iyi anlıyorum. İslam'ın güzelliği, sadece söylemekle kalmayıp, onu yaşamak ve başkalarına da yaşatmakta. Her gün biraz daha iyi bir insan olmaya çalışmakta."
O geceden sonra Ali, her yeni günü İslam'ın güzelliklerini yaşamak ve yaymak için bir fırsat olarak görmeye başladı. Okulda arkadaşlarına yardım etti, evde ailesine destek oldu, sokakta gördüğü herkese gülümsedi.
Zamanla, Ali'nin bu davranışları mahalledeki diğer çocukları da etkiledi. Onlar da Ali gibi olmak, İslam'ın güzelliklerini yaşamak ve yaymak istediler. Böylece tüm mahalle daha güzel, daha huzurlu bir yer haline geldi.
Ali büyüdükçe, İslam'ın güzelliklerini daha da derinden anladı ve bunları hayatının her alanında uygulamaya devam etti. Okulda başarılı oldu, üniversiteye gitti ve sonunda doktor oldu. Mesleğini de İslam'ın öğrettiği merhamet ve şefkatle icra etti.
Yıllar sonra Ali, kendi çocuklarına İslam'ın güzelliklerini anlatırken, o yaz günü başlayan yolculuğunu hatırladı. O gün başlayan arayış, onu hayat boyu sürecek güzel bir yolculuğa çıkarmıştı. Ve şimdi, bu yolculuğu çocuklarıyla birlikte sürdürüyordu.
Ali'nin hikayesi, İslam'ın güzelliğinin nesiller boyu devam eden, yaşanan ve paylaşılan bir hazine olduğunu gösteriyordu. Bu hazine, Ali'nin kalbinde filizlenmiş ve tüm yaşamını aydınlatmıştı. Şimdi ise bu ışık, onun çocuklarının kalplerinde parlıyor ve dünyayı aydınlatmaya devam ediyordu.
Arkadaşlarınla Paylaş