Bir zamanlar, büyük ve yemyeşil bir ormanın ortasında rengârenk çiçeklerle bezeli, pırıl pırıl akan derelerin ve gökyüzüne uzanan ağaçların yer aldığı bir diyar vardı. Bu orman, Hayvanlar Ormanı olarak bilinirdi çünkü burada hemen hemen her türden hayvan dostça bir arada yaşardı. Kuşların cıvıltısı, yaprakların hışırtısıyla birleşir ve sabahları tüm ormanı neşeyle doldururdu. Ne var ki, bu huzurlu ormanda bile zaman zaman küçük sorunlar yaşanırdı. İşte bu masal, tam da böyle bir sorunun dostluk ve dayanışma sayesinde nasıl çözüldüğünü anlatıyor.
Ormanın tam ortasında, büyük bir gölet vardı. Göletin etrafı, sabahları güneş ışığını alan ve hayvanların serinlemek için toplandığı bir yerdi. Göletin kıyısında sevimli kaplumbağa Kipo yaşıyordu. Kipo, çok yaşlıydı ve yıllardır aynı göletin etrafında dolaşıp oradaki hayvanlara masallar anlatırdı. Ancak son zamanlarda Kipo’nun huzurunu kaçıran bir şey vardı: Ormana yeni gelenlerin arasında birbirini hiç tanımayan, hatta zaman zaman kavga eden hayvanlar çoğalmıştı. Tabii ki hepsi iyi niyetliydi, ama farklılıklarını anlamakta zorlanıyorlardı. Bir arada yaşamak yerine birbirlerinden uzak durmayı tercih ediyorlardı.
Bir gün, güneş parlarken ve kelebekler gölette uçuşurken, Kipo bir plan yapmaya karar verdi. Ormandaki tüm hayvanları bir araya toplayarak büyük bir duyuru yaptı. “Sevgili dostlarım!” dedi Kipo, sesi her zamanki kadar nazik ama bir o kadar da güçlüydü. “Bu güzel ormanda hep birlikte yaşıyoruz ve birbirimize ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Ama uzun zamandır fark ettim ki, aramızda gerçek bir dostluk kuramamışız. Birlikte bu durumu değiştirebiliriz. Neden büyük bir orman festivali düzenlemiyoruz? Bu festivalde hem eğlenir hem de birbirimizi daha yakından tanırız.”
Fikir herkese çok cazip geldi. “Ne harika bir fikir!” diye bağırdı zıp zıp zıplayan küçük tavşan Lily. “Evet, evet, çok eğleniriz!” diye cıvıldadı gökyüzünde uçan rengârenk papağan Lora. Tüm hayvanlar heyecanla fikirlerini paylaşmaya başladılar. Ancak küçük bir grup, bu fikre biraz tereddütle yaklaştı. Onlardan biri, biraz huysuz tavırlarıyla bilinen tilki Max idi. “Bu kadar farklı hayvan bir araya gelince ortalık karışmaz mı?” diye sordu Max. “Herkes birbirinden farklı; bu festival gerçekten işe yarar mı sizce?”
Kipo gülümsedi ve sessizce Max’in yanına yaklaştı. “Sevgili Max,” dedi yumuşak bir sesle, “Farklılıklarımız bizi zenginleştirir. Eğer birbirimizi daha yakından tanırsak, aslında düşündüğümüzden daha çok ortak yanımız olduğunu göreceğiz. Bir şans verelim, ne dersiniz?”
Max, biraz düşündü ve sonunda başını salladı. “Peki,” dedi. “Ama işler karışırsa sorumluluk sizin, Kipo!”
Böylece festival hazırlıkları başladı. Her hayvan, kendi yeteneğiyle festivale katkıda bulunmayı kabul etti. Tavşanlar, ormanın her yerinden rengârenk çiçekler topladılar ve festival alanını süslediler. Arılar, göletten biraz uzakta baldan tatlı bir masa hazırladılar. Papağan Lora ve diğer kuşlar, festival için neşeli şarkılar söyledi. Ayı Boris'in görevi ise yemek hazırlamaktı; o, lezzetli meyvelerden harika bir ziyafet hazırlayacağını söyledi.
Ancak hazırlıklar sırasında her şey planlandığı gibi gitmedi. Tavşan Lily ve sincabın bir meşe ağacını nasıl süsleyecekleri konusunda tartışmaya başladıklarını gören Kipo hemen yanlarına gitti. “Neden tartışıyorsunuz, sevgili dostlar?” diye sordu.
“Bu ağaca yalnızca sarı çiçekler asılmalı!” dedi Lily. “Hayır, turuncu çiçekler çok daha güzel olur!” diye karşılık verdi sincap. Kipo nazik bir sesle, “Peki, neden her ikisini bir arada kullanmıyoruz?” diye önerdi. “Birbirinizi dinlerseniz, her fikir festivalimizi daha güzel yapacak.” Tavşan ve sincap, Kipo’nun bu önerisini dinledi ve gülümseyerek barıştılar.
Festival günü geldiğinde, orman ışıl ışıldı. Göletin etrafı çiçeklerle bezenmişti, gökyüzünde kuşların şarkıları yankılanıyordu. Herkes çok heyecanlıydı. Ancak Max hâlâ biraz tedirgindi. “Ya kavga çıkarsa? Ya işler ters giderse?” diye kendi kendine mırıldandı. O sırada Kipo yanına geldi. “Sevgili Max,” dedi, “Bugün sadece eğlenmeye odaklan. İnsanlar ya da hayvanlar, hepimiz biraz farklıyız ama bu bizi biz yapan şeydir. Senin dostça bir gülümsemen bile bütün günü daha güzel yapabilir.”
Festival başladığında, ilk etkinlik bir “Dostluk Yarışması” oldu. Yarışmada farklı türden hayvanlar takım oluşturdular ve birlikte ip çekme, birlikte bir tepeye koşma gibi oyunlar oynadılar. Tilki Max ve tavşan Lily aynı takımdaydı. Başlangıçta Max, bu kadar hızlı zıplayan bir tavşanla nasıl uyum sağlayacağını düşünmüş ve biraz endişelenmişti. Ama sonra Lily’nin hızını kullandığını ve hep birlikte çalıştıklarında daha güçlü olduklarını fark etti. Yarışmayı kazandıklarında Max, “Harika bir takımsın Lily!” diyerek tavşanı kutladı.
Günün diğer bir etkinliği ise “Hikâye Anlatma Zamanı”ydı. Bütün hayvanlar sırayla yaşamlarından kısa hikayeler anlattılar. Bu etkinlik sayesinde, birbirlerini çok daha iyi tanıdılar. Mesela sincap, kışın yiyecek biriktirme alışkanlığını anlatırken herkes onun ne kadar çalışkan olduğunu öğrendi. Papağan Lora’nın rengârenk tüylerinin aslında ona kamuflaj sağladığını öğrenen hayvanlar hayranlıkla dinlediler.
Festivalin son etkinliğinde, tüm hayvanlar gökyüzüne doğru balonlar saldı. Balonların her birinde bir dilek yazıyordu. Herkesin dileği aynıydı: “Hayvanlar Ormanı, dostluk ve barış dolu bir yer olmaya devam etsin.”
Gece olduğunda, gökyüzü yıldızlarla doluydu. Festivalin sonunda hayvanlar yorulmuş ama çok mutlu olmuştu. Max, Kipo’nun yanına geldi ve samimiyetle şunları söyledi: “Haklıymışsın, Kipo. Bu festival, farklılıklarımızın aslında ne kadar güzel olduğunu gösterdi. Bugün çok şey öğrendim. Artık size güveniyorum.”
Kipo, sevecen bir şekilde gülümsedi. “İşte dostluk böyle bir şeydir, Max. Hepimizin birbirimizden öğrenecek bir şeyleri vardır.”
O günden sonra, Hayvanlar Ormanı çok daha huzurlu bir yer oldu. Artık hayvanlar, yalnızca birlikte yaşamıyor, aynı zamanda birbirlerinin dostu oluyorlardı. Her sorunlarını konuşarak çözüyor, birbirlerine yardım ediyorlardı. Orman daha huzurlu, daha neşeliydi.
Ve böylece bu güzel hikâye mutlu bir şekilde sona erdi. Hayvanlar Ormanı, tüm hayvanların birbirine destek olduğu bir dostluk diyarı olarak uzun yıllar boyunca varlığını sürdürdü. Ve belki de siz bir gün o güzel ormana yolunuz düşerse, Kipo’nun anlattığı masallardan birini dinleme şansı yakalarsınız.
Sonuçta, bu masaldan öğrendiğimiz en önemli şey şu: Herkes birbirinden farklıdır, ama bu farklılıklar hayatı güzelleştirir. Birbirimize güvenir, saygı duyar ve sevgiyle yaklaşırsak, her şey daha kolay ve eğlenceli olur.
Arkadaşlarınla Paylaş