Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, büyük ve güzel bir ormanın kenarında küçük, sevimli bir köy varmış. Bu köyde yaşayan insanlar huzurlu ve mutlu bir hayat sürerlermiş. Evler, bahçeler çiçeklerle dolu, yollar temiz ve her yer cıvıl cıvıl çocuk sesleriyle doluymuş.
Bu köyde yaşayan küçük çocuklardan biri olan Elif, uyku zamanı geldiğinde hep zorluk yaşarmış. Altı yaşındaki Elif, uyumakta zorlandığı için sabahları yorgun uyanır ve okulda dikkatini toplamakta güçlük çekermiş. Annesi Zeynep Hanım ve babası Ahmet Bey, Elif’in daha rahat uyuyabilmesi için her türlü yöntemi denemişler ama bir türlü başarılı olamamışlar.
Bir gün, Zeynep Hanım ve Ahmet Bey, Elif’e uyumadan önce anlatacakları bir uyku masalı bulmaya karar vermişler. Bu masal, Elif’in hayal gücünü harekete geçirecek, onu rahatlatacak ve huzurlu bir şekilde uyumasını sağlayacakmış.
Zeynep Hanım, “Elifcim, bu gece sana çok özel bir masal anlatacağım,” demiş. Elif merakla annesine bakmış ve yatağına uzanmış.
Masal şöyle başlamış:
Bir varmış, bir yokmuş, gökyüzünde parıldayan yıldızların en güzel olduğu bir gece, Ayşegül adında küçük bir kız varmış. Ayşegül de tıpkı senin gibi uyumakta zorlanırmış. Her gece yatağına yattığında, aklına türlü türlü düşünceler gelir ve bir türlü uyuyamazmış. Annesi ve babası, Ayşegül’ü uyutmak için her gece ona masallar anlatırlarmış ama Ayşegül bir türlü uykuya dalamazmış.
Bir gece, Ayşegül yatağında uyumaya çalışırken, penceresinden içeri süzülen ay ışığına dikkat etmiş. Ay ışığı, odasında sihirli bir parıltı yaratıyormuş. O sırada, penceresinin önünde bir şeyin hareket ettiğini fark etmiş. Küçük bir peri, penceresinin önünde uçuyormuş. Ayşegül şaşkınlıkla periye bakmış ve onu odasına davet etmiş.
Peri, nazikçe içeri süzülmüş ve Ayşegül’e gülümsemiş. “Merhaba, küçük kız,” demiş peri. “Benim adım Rüya. Ben uyku perisiyim ve çocukların rahatça uyumalarına yardımcı olurum. Senin uyumakta zorlandığını duydum ve sana yardım etmek için geldim.”
Ayşegül, Rüya’nın bu teklifine çok sevinmiş ve “Gerçekten mi? Bana nasıl yardımcı olacaksın?” diye sormuş.
Rüya, sihirli değneğini sallayarak, “Sana, hayal gücünü kullanarak rahatça uykuya dalmanı sağlayacak bir yol göstereceğim,” demiş. “Şimdi, gözlerini kapat ve derin bir nefes al.”
Ayşegül, Rüya’nın dediğini yapmış ve gözlerini kapatmış. Derin bir nefes alarak rahatlamış ve Rüya’nın tatlı sesiyle konuşmasına devam etmiş.
“Şimdi hayal et,” demiş Rüya. “Kendini güzel bir ormanda, yemyeşil ağaçların arasında yürürken hayal et. Ormanın içinde yürürken kuşların cıvıltısını, yaprakların hışırtısını ve küçük dereciklerin şırıltısını duyuyorsun. Hava serin ve taze, güneş yaprakların arasından süzülerek yüzünü okşuyor.”
Ayşegül, Rüya’nın anlattığı ormanı gözlerinde canlandırmış. Ağaçların arasında yürürken huzur dolu bir hisle dolmuş. Rüya’nın tatlı sesi devam etmiş, “Biraz ileride, ormanın derinliklerinde bir göl var. Bu göl, sihirli bir göl. Suyunun berraklığı ve sakinliği, ruhunu dinlendiriyor. Göle yaklaştığında, gölün kenarında oturan sevimli hayvanları görüyorsun. Tavşanlar, sincaplar ve ceylanlar seninle arkadaş olmak için bekliyorlar.”
Ayşegül, gölün kenarındaki hayvanlarla oynamayı hayal etmiş. Tavşanların yumuşacık tüylerini okşamış, sincaplarla oyunlar oynamış ve ceylanlarla koşmuş. Bu hayal, Ayşegül’ün kalbini mutluluk ve huzurla doldurmuş.
Rüya, “Şimdi gökyüzüne bak,” demiş. “Gökyüzünde parlayan yıldızlar var. Her yıldız, senin için bir dilek tutmanı bekliyor. Bir yıldız seç ve dileğini tut. Bu dilek, seni huzurlu bir uykuya götürecek.”
Ayşegül, gökyüzündeki en parlak yıldızı seçmiş ve gözlerini kapatarak dileğini tutmuş. “Dileğim, rahatça uyuyabilmek,” demiş içinden. Gözlerini açtığında, Rüya’nın gülümsediğini görmüş.
Rüya, “Şimdi, yatağına geri dönme zamanı,” demiş. “Bu huzur dolu ormanı ve sihirli gölü her gece hayal ettiğinde, rahatça uykuya dalacaksın. Unutma, hayal gücün seni her zaman huzurlu bir yere götürebilir.”
Ayşegül, Rüya’ya teşekkür etmiş ve yatağına geri dönmüş. Rüya, pencereden süzülerek dışarı çıkmış ve gece gökyüzünde kaybolmuş. Ayşegül, her gece Rüya’nın anlattığı ormanı ve gölü hayal etmiş ve huzurla uykuya dalmış.
Elif, annesinin anlattığı bu masalı çok sevmiş ve gözlerini kapatarak Ayşegül’ün huzur dolu ormanını hayal etmiş. Annesi Zeynep Hanım, “Elifcim, her gece uyumadan önce bu masalı hatırlarsan, rahatça uyuyabilirsin,” demiş.
O geceden sonra Elif, her gece Ayşegül’ün ormanını ve sihirli gölü hayal etmiş. Tavşanlarla, sincaplarla ve ceylanlarla oynarken huzurla dolmuş ve rahatça uykuya dalmış.
Bir sabah, Elif yatağından neşeyle kalkmış. Annesi ve babası, Elif’in artık daha iyi uyuduğunu ve sabahları daha enerjik uyandığını fark etmişler. Ahmet Bey, “Elif, uykuya dalmak için bulduğun bu yöntem gerçekten harika. Şimdi her sabah mutlu ve enerjik uyanıyorsun,” demiş.
Elif, bu durumu arkadaşlarına da anlatmış. Okulda uyumakta zorluk çeken arkadaşlarına Rüya ve Ayşegül’ün hikayesini anlatmış. Arkadaşları da Elif’in tavsiyesini dinlemiş ve her gece uyumadan önce hayal kurmaya başlamışlar. Hepsi de Elif gibi huzurla uykuya dalmış ve sabahları dinç bir şekilde uyanmışlar.
Köydeki çocuklar arasında bu masal hızla yayılmış ve her çocuk, Rüya’nın sihirli hikayesini dinleyerek uyumaya başlamış. Zeynep Hanım ve Ahmet Bey, Elif’in uyku sorununu çözdüğü için çok mutlu olmuşlar ve kızlarıyla gurur duymuşlar.
Bir gün, Elif’in ailesi ve köydeki diğer aileler, Rüya ve Ayşegül’ün hikayesini kutlamak için bir araya gelmişler. Büyük bir piknik düzenlemişler ve çocuklara bu masalı anlatmışlar. Piknik alanı çocukların neşesiyle dolmuş, herkes bu güzel masalı dinleyerek huzur bulmuş.
Elif, piknikte annesine sarılarak, “Anne, Rüya ve Ayşegül’ün masalını bana anlattığın için çok teşekkür ederim. Artık her gece huzurla uyuyorum ve sabahları mutlu uyanıyorum,” demiş.
Zeynep Hanım, kızını öperek, “Elifcim, senin huzurlu uyuman beni de çok mutlu ediyor. Her zaman hayal gücünü kullanarak kendini rahatlatabilirsin,” demiş.
O günden sonra, köydeki herkes, hayal gücünün ne kadar güçlü ve sihirli olduğunu anlamış. Çocuklar, uyumadan önce hayal kurarak huzur bulmuşlar ve mutlu bir şekilde uyumuşlar. Bu masal, nesilden nesile aktarılmış ve her zaman çocuklara huzurlu bir uykuya dalmanın önemini anlatmış.
Ve böylece, Elif ve ailesi mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmüşler. Köydeki çocuklar, her gece Rüya’nın sihirli hikayesini dinleyerek uyumuşlar ve sabahları dinç bir şekilde uyanmışlar.
Bu masal burada sona ermiş ama Rüya’nın sihirli hikayesi, çocukların hayal gücünde yaşamaya devam etmiş.
Son.
Arkadaşlarınla Paylaş