Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda, yemyeşil ormanların ortasında gizemli bir Peri Ormanı varmış. Bu orman, ne kadar büyük olursa olsun, gökyüzüne kadar uzanan ağaçları, rengârenk çiçekleri ve mis gibi kokan bitkileriyle her zaman huzur dolu bir yer olarak bilinirmiş. Ormanda yaşayan herkes, perilerin sihirli dokunuşlarıyla dolu bu büyülü yeri çok severmiş.
Ormanın içinde, küçük ve şirin bir köy bulunurmuş. Bu köyde, ailesiyle birlikte yaşayan Elif adında küçük bir kız varmış. Elif, doğayı, hayvanları ve peri masallarını çok severmiş. Annesi her gece ona uyumadan önce bir peri masalı anlatırmış. Elif, bir gün gerçek perilerle tanışmayı hayal edermiş. Ancak, Peri Ormanı’na kimsenin girmesine izin verilmezmiş. Ormanın derinliklerinde, kimsenin bilmediği bir sır saklanırmış ve bu sırrı yalnızca periler bilirmiş.
Bir gün, Elif ormanın kenarında dolaşırken parlak bir ışık görmüş. Bu ışık, ormanın derinliklerinden geliyormuş ve Elif'in merakını daha da artırmış. Işığın kaynağını bulmak için sessizce izlemeye başlamış. Işığa yaklaştıkça, büyülü bir sesin ona doğru seslendiğini duymuş: "Gel, Elif. Seni bekliyorduk."
Elif, korku ve heyecan arasında kalmış. Ancak merakı ağır basmış ve ışığı takip etmeye devam etmiş. Ormanın içinde ilerlerken, çevresinin değişmeye başladığını fark etmiş. Ağaçlar daha büyük, çiçekler daha parlak ve kuşlar daha melodik ötüyormuş. Bir süre sonra, Elif kendisini büyük bir ağacın altında bulmuş. Bu ağaç, diğerlerinden çok farklıymış; yaprakları altın gibi parlıyor, dalları gökyüzüne kadar uzanıyormuş.
Elif, ağacın dibine yaklaştığında, aniden küçük bir peri ortaya çıkmış. Bu peri, altın sarısı saçları, mavi gözleri ve minik kanatlarıyla çok güzelmiş. Peri, Elif'e tatlı bir gülümsemeyle bakmış ve "Hoş geldin, Elif. Benim adım Luna. Peri Ormanı'nın bekçisi ve sırlarının koruyucusuyum. Seni buraya davet ettik çünkü senin yardımına ihtiyacımız var," demiş.
Elif şaşkın bir şekilde, "Benim yardımım mı? Ama ben sadece küçük bir kızım," diye yanıtlamış.
Luna, hafifçe gülümsemiş ve "Bazen en büyük güçler, en küçük ellerde saklıdır," demiş. "Peri Ormanı’nda yaşayan tüm periler, ormanımızın sihrini korumak için çaba gösterir. Ancak, son zamanlarda sihrimiz zayıflamaya başladı. Eğer bu durum devam ederse, Peri Ormanı ve içindeki tüm canlılar tehlikeye girecek."
Elif, Luna'nın söylediklerini duyunca çok üzülmüş. "Peki, ben size nasıl yardım edebilirim?" diye sormuş.
Luna, Elif'in gözlerinin içine bakarak "Senin kalbindeki saf sevgi ve cesaret, Peri Ormanı’nı kurtarabilir," demiş. "Ormanın en derin noktasında, sihirli bir kaynak bulunur. Bu kaynak, ormanın hayat kaynağıdır. Ancak bu kaynak, karanlık bir büyü tarafından kapatıldı. Eğer bu büyüyü bozamazsak, kaynak kuruyacak ve orman yok olacak. Bu büyüyü bozabilecek tek şey, saf bir kalpten gelen sevgi ve cesaretle yapılan bir dilek."
Elif, Luna'nın söylediklerini duyunca içini büyük bir cesaretle doldurmuş. "Ben bu dileği yapabilirim," demiş kararlılıkla.
Luna, Elif'in elini tutmuş ve onu ormanın en derin noktasına götürmüş. Yol boyunca, birbirinden güzel çiçekler ve renkli kuşlar Elif'e eşlik etmiş. Nihayet, büyülü kaynağın olduğu yere varmışlar. Kaynağın üzeri, karanlık bir sisle kaplıymış ve kaynağın suyu artık akmıyormuş.
Luna, Elif'e dönüp "Şimdi, gözlerini kapat ve kalbinden gelen en saf dileği dile," demiş.
Elif, gözlerini kapatmış ve içinden şu dileği dilemiş: "Peri Ormanı’nın sihri yeniden geri gelsin ve tüm canlılar barış ve huzur içinde yaşamaya devam etsin."
Elif dileğini diledikten sonra, kaynağın üzerindeki karanlık sis yavaşça dağılmaya başlamış. Sis tamamen kaybolduğunda, kaynaktan berrak ve pırıl pırıl sular akmaya başlamış. Orman yeniden canlanmış, çiçekler daha parlak açmış, ağaçlar daha da büyümüş ve kuşlar daha neşeli şarkılar söylemeye başlamış.
Luna, Elif'e teşekkür etmiş. "Senin saf kalbin ve cesaretin sayesinde, Peri Ormanı kurtuldu. Sen artık ormanın onur konuğusun ve her zaman buraya gelebilirsin," demiş.
Elif, Luna'ya ve diğer perilerin hepsine veda ettikten sonra, eve dönmüş. Annesine yaşadıklarını anlattığında, annesi ona gülümsemiş ve "Sen çok cesur bir kızsın, Elif. Bazen en büyük mucizeler, en saf dileklerle gerçekleşir," demiş.
O günden sonra Elif, Peri Ormanı’nı sık sık ziyaret etmiş ve perilerle birlikte yeni maceralara atılmış. Elif'in kalbi her zaman sevgi ve cesaretle dolmuş, ve ormanın sihri asla kaybolmamış.
Ve böylece Elif, peri masallarının gerçek olduğunu öğrenmiş, mutlu ve huzurlu bir hayat sürmüş. Periler ve ormanın tüm canlıları da Elif’in sayesinde sonsuza dek barış içinde yaşamışlar.
Gökten üç elma düşmüş; biri Elif'in, biri perilerin, biri de bu masalı dinleyen senin başına…
Arkadaşlarınla Paylaş