Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda küçük ve şirin bir köy varmış. Bu köyün adı Umut Köyü’ymüş. Umut Köyü, yemyeşil ormanların ortasında, berrak suların kenarında kurulmuş huzurlu bir yermiş. Köyün insanları birbirini çok sever, herkes birbirine yardım eder ve birlikte mutlu bir şekilde yaşarlarmış.
Bu köyde yaşayan çocuklar arasında ise bir grup vardı ki onlar her zaman bir arada olan, oyun oynayan, birlikte maceralar yaşayan çok iyi arkadaşlardı. Bu grubun en yakın arkadaşları ise Ayşe, Mehmet ve Zeynep’ti. Üç arkadaş, köydeki diğer çocuklarla birlikte oynamaktan çok hoşlanır, ama birbirlerini özellikle çok severlerdi. Ne zaman biri yardıma ihtiyaç duysa, diğerleri hemen koşar ve ona destek olurdu.
Bir gün, köyde büyük bir şenlik yapılacağı haberi duyuruldu. Her yıl yapılan bu şenlik, köydeki en büyük ve en eğlenceli etkinlikti. Herkes, köy meydanında toplanır, oyunlar oynar, şarkılar söyler ve büyük bir ziyafet çekilirdi. Ancak bu yıl, şenliğe özel bir yarışma da eklenmişti: Dostluk Yarışı. Bu yarışma, üç kişilik takımlar halinde yapılacak ve takım üyeleri arasında güçlü bir dostluk bağı olanların bu yarışı kazanabileceği söylenmişti.
Ayşe, Mehmet ve Zeynep, hemen kendi aralarında bir takım kurmaya karar verdiler. Üçü de çok heyecanlıydı, çünkü bu yarışmayı kazanmanın dostluklarının ne kadar güçlü olduğunu kanıtlayacağını düşünüyorlardı. Yarışma günü geldiğinde, köy meydanı insanlarla dolup taşmıştı. Herkes çok heyecanlıydı ve yarışmanın başlamasını sabırsızlıkla bekliyordu.
Yarışmanın ilk etabı, ekiplerin birlikte çalışarak bir orman yolunda ilerlemesini gerektiriyordu. Orman, labirent gibi kıvrımlı patikalarla doluydu ve yolları bulmak oldukça zordu. Ancak Ayşe, Mehmet ve Zeynep, birbirlerine güvenerek ve yardım ederek yollarını bulmaya kararlıydılar. Ayşe haritayı dikkatlice okurken, Mehmet ve Zeynep de çevreyi gözlemliyor, yolları işaretliyordu. Birlikte, adım adım ilerlediler ve sonunda ormandan başarıyla çıktılar.
İkinci etap, büyük bir göletin karşısına kurulan zorlu bir ip köprüyü geçmekti. İp köprü oldukça sallantılıydı ve her adımda dengede kalmak gerekiyordu. Mehmet, bu tür fiziksel aktivitelerde oldukça iyiydi, bu yüzden önce kendisi geçti ve ardından ipi tutarak Ayşe ile Zeynep’in güvenli bir şekilde geçmesini sağladı. Üçü de birbirine destek vererek köprüyü başarıyla geçti.
Üçüncü ve son etap ise dostluklarına dair soruların sorulduğu bir bilgi yarışmasıydı. Yarışmacılara birbirlerini ne kadar iyi tanıdıklarını ve aralarındaki bağı ne kadar güçlü olduğunu gösteren sorular soruluyordu. Ayşe, Mehmet ve Zeynep, birbirleri hakkında her şeyi biliyorlardı. Birbirlerinin en sevdikleri yemeklerden en çok korktukları şeylere kadar her soruyu doğru cevapladılar.
Yarışmanın sonunda, sonuçlar açıklandı. Ayşe, Mehmet ve Zeynep, yarışmayı kazanan takım olmuşlardı! Tüm köy onları alkışladı ve dostluklarının ne kadar güçlü olduğunu herkes gördü. Bu zafer, sadece bir yarışmayı kazandıkları için değil, aynı zamanda birbirlerine olan bağlılıklarını ve güvenlerini kanıtladıkları için onları çok mutlu etti.
Şenlik sona erdiğinde, üç arkadaş köy meydanında oturup birlikte bu zaferi kutladılar. Ayşe, “Bu yarışmayı kazanmamızın tek nedeni, birbirimize olan güvenimiz ve dostluğumuzdu. Eğer birbirimize güvenmeseydik, asla bu kadar başarılı olamazdık,” dedi.
Mehmet ise, “Dostluk sadece oyun oynamak ya da birlikte zaman geçirmek değildir. Dostluk, zor zamanlarda birbirine destek olabilmek, birbirine yardım edebilmek ve her zaman yan yana olabilmektir,” diye ekledi.
Zeynep de gülümseyerek, “Sizler benim en iyi arkadaşlarımsınız ve bu dostluğumuzun sonsuza kadar sürmesini diliyorum,” dedi.
O günden sonra, Ayşe, Mehmet ve Zeynep dostluklarının ne kadar değerli olduğunu daha iyi anladılar. Onlar için dostluk, hayatın en önemli hazinelerinden biriydi. Ne zaman zor bir durumla karşılaşsalar, birbirlerine destek olurlar ve birlikte her zorluğun üstesinden gelirlerdi.
Ve Umut Köyü'nde dostlukları ile tanınan bu üç arkadaş, köydeki diğer çocuklara da dostluğun önemini öğreterek onlara örnek oldular. Herkes Ayşe, Mehmet ve Zeynep’in dostluğunu hayranlıkla izlerdi. Onlar sayesinde köydeki çocuklar da birbirleriyle daha iyi anlaştılar ve köydeki dostluk bağları daha da güçlendi.
Günler, haftalar, aylar geçti ve Umut Köyü’nde her yıl yapılan şenlikler devam etti. Ancak hiçbir şenlik, Ayşe, Mehmet ve Zeynep’in kazandığı Dostluk Yarışı kadar unutulmaz olmadı. O şenlik, köydeki herkesin hafızasına kazındı ve dostluğun ne kadar önemli olduğunu hatırlattı.
Ayşe, Mehmet ve Zeynep ise büyüdüler, ama dostlukları asla zayıflamadı. Her zaman birbirlerinin yanında oldular, birbirlerine destek verdiler ve dostluklarının gücünü her fırsatta gösterdiler. Onlar için dostluk, her şeyden daha değerliydi.
Ve böylece, Umut Köyü’nde dostluğun gücü sayesinde insanlar mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamaya devam ettiler. Çünkü onlar dostluğun, en zor anlarda bile insanı ayakta tutan, en güçlü bağ olduğunu biliyorlardı.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine...
Arkadaşlarınla Paylaş