

Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda, rengarenk çiçeklerle bezeli, neşeli kuş sesleriyle dolu ve dallarında minik meleklerin oynadığı, büyülü bir orman varmış. Bu ormanın kenarındaki küçük bir köyde, altı yaşındaki cesur ve meraklı bir çocuk olan Deniz yaşarmış. Deniz, her gün oyunlar oynar, arkadaşlarıyla neşeyle güler, evinin etrafındaki doğayı keşfetmekten büyük keyif alırmış. Bir sabah, güneşin yüzünü nazlı nazlı gösterdiği, kuşların tatlı tatlı şarkılar söylediği bir vakitte, Deniz evinin arka bahçesinde oynarken, tozlu bir patika fark etmiş. O patika, daha önce hiç görmediği kadar gizemli ve çekiciymiş. Kalbi heyecanla dolan Deniz, “Acaba bu patikanın sonunda ne var?” diye düşünerek, küçük adımlarla patikaya doğru yol almaya başlamış.
Patika, zamanla ormanın içine doğru derinleşirken, etrafını saran ağaçların yapraklarında dans eden renkli ışık huzmeleri arasında, Deniz kendini tamamen masalsı bir dünyada bulmuş. Yürürken yolda sevimli bir sincapla karşılaşmış. Sincap nazikçe Deniz’e gülümsemiş ve “Merhaba küçük dostum, ben Ciko. Bu ormanda pek çok sürpriz var, ama dikkatli ol, çünkü burada her şey sihirle dolu,” demiş. Deniz, Ciko’nun sözleri karşısında heyecanını gizleyememiş ve “Sihir mi? Ne kadar da harika! Bana bu ormandaki sırları gösterir misin?” diye sormuş. Ciko, kuyruğunu sallayarak “Elbette, hadi benimle gel!” diyerek öncülük etmiş.

İkili, birlikte yürürken, ağaçların arasında saklanmış rengarenk kelebekler, parıldayan su birikintileri ve eğlenceli seslerin yankılandığı gizemli ağaç evler görmüş. Bir süre sonra, küçük bir dereye ulaşmışlar. Derede suda oynayan yavru balıkların neşeli şarkısı eşliğinde, ormanın sakin ve huzurlu ruhuyla buluşmuşlar. Bu dere, ormanın kalbinde yaşayan bilge bir kedi olan Pati’nin evine açılan gizli yoldan geçmiş. Pati, beyaz tüyleriyle ve derin gözleriyle, ormanın bilgeliğini simgelermiş. Deniz, “Merhaba Pati, ben Deniz. Bu ormanda neler olduğunu keşfetmek için geldim. Bana yardım eder misin?” diye sormuş. Pati, yumuşak sesiyle “Elbette, Deniz. Bu orman, cesaret, dostluk ve doğanın güzellikleriyle dolu. Sana yol göstereceğim ama önce kalbinin ne kadar cesur olduğunu göstermen gerekecek,” demiş.
Pati’nin anlattığına göre, ormanın derinliklerinde, Gökkuşağı Göleti adında sihirli bir yer varmış. Bu göletin suyuna bakan herkes, kalbindeki en güzel dileği gerçekleştirebilirmiş. Ancak, gölete giden yol öyle kolay değilmiş yol boyunca, bilgelik ve cesaret gerektiren, doğanın sırlarını koruyan bir dizi engel varmış. Deniz, “Ben hazırım! Dostlarımla birlikte bu maceraya atılmak istiyorum,” diye heyecanla bağırmış. Ciko ve Pati eşliğinde, Deniz, zorlu yolculuğa çıkmak üzere hazırlıklara başlamış.

Yolculuk boyunca, maceraperest dostlarımız, ilk engel olan Şarkı Söyleyen Çiçekler Tarlası’na varmışlar. Rengarenk çiçekler, rüzgârın eşliğinde neşeyle şarkılar söylüyor, adeta küçük canlılara nasıl birlikte ve uyum içinde yaşanabileceğini anlatıyorlarmış. Deniz, “Bu çiçekler öyle güzel şarkılar söylüyor ki! Onlardan cesaret alıyorum,” diyerek, çiçeklerin etrafından geçerken, onlardan öğrendiği sevgi, dayanışma ve doğayla uyum içinde olmanın önemini kalbine kazımış.

Bir sonraki durakları, kocaman, gövdesi sıcacık ağaçlardan oluşan Koca Bilgelik Ormanı olmuş. Ağaçların arasında, rüzgârınyle dans eden yaprakların anlattığı eski hikayeler dinlenirken, Deniz, “Her ağaç, yaşadığı yılların bilgeliğini taşır. Biz de onlardan öğrenecek çok şeyimiz var,” demiş. Yürüyüş sırasında karşılarına çıkan sevimli kaplumbağa Mavi, “Hayat yavaş ilerler, sabretmeyi öğrenmek en büyük erdemdir,” diyerek, Deniz’e sabırlı olmayı öğretmiş. Deniz, Mavi’nin sakin tavrını ve sakin adımlarını izlerken, kendi küçük yüreğinde büyük bir bilgelik filizleniyormuş.

Daha sonra, yolculukları sonunda, Gökkuşağı Göleti’nin bulunduğu gizli vadiye varmışlar. Göletin yüzeyi öyle berrak, öyle masmaviymiş ki, sanki gökyüzü bir yansıması gibiymiş. Deniz, “Hadi şimdi, en içten dileğimizi belirtme zamanı!” demiş neşeyle. Ciko, “Benim dileğim, hep birlikte daha çok macera yaşamak ve dünyayı daha güzel bir yer yapmak,” diye mırıldanırken, Pati de “Benim dileğim, doğanın ve dostluğun huzurunu her yerde yaymak,” demiş. Deniz ise, “Benim dileğim, hepimizin kalbinde sevgi ve cesaret olsun,” diyerek, göletin suyuna bakmış. Göletin suları, hafif dalgalar eşliğinde parlamış ve minik ışık huzmeleri etrafa saçılmış.

Tam o anda, göletin kenarındaki kocaman bir lalenin yaprakları açılmış ve o lale, sihirli bir sesle konuşmaya başlamış: “Sevgili çocuklar, bugün kalplerinizdeki en saf dileklerin gücüyle, ormanın bütün canlıları arasında birliği getirdiniz. Doğa, sevgi, dostluk ve cesaret her zaman en güçlü sihirdir.” Lale, Deniz ve arkadaşlarına, ormandaki tüm canlıların huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmesi için dileklerini gerçekleştirme sözü vermiş. Bu sihirli an, tüm ormanı sarmış ve her yerden mutluluğun, sevincin yankıları duyulmuş.

Deniz, Ciko, Pati ve yeni dostları, o günden sonra, ormanda birçok macera yaşamışlar. Her macera, onlara yeni şeyler öğretmiş doğanın sırlarını, sabrın, dostluğun ve sevginin gücünü anlatmış. Küçük Deniz, artık koşarken sadece eğlenmekle kalmıyor, aynı zamanda her bir adımında, öğrendiği değerleri kalbine işliyormuş. Zamanla, köyüne döndüğünde, Deniz’in maceralarını dinleyen diğer çocuklar da, onların anlattığı hikayelerden ilham alarak, doğaya ve birbirlerine daha çok sevgiyle bağlanmaya başlamışlar.

Bu masalın sonunda, Deniz sakin bir gülümsemeyle evine dönmüş kalbi, ormanın bilgelik ve huzuruyla doluymuş. Artık o, sadece maceraların değil, aynı zamanda en değerli şeyin, yani dostluğun ve sevginin aslında hayatın en güzel sihri olduğunu çok iyi bilir hale gelmiş. Gökkuşağı Göleti’nin sihriyle, Deniz’in kalbinde yeşeren cesaret ve umut, her yeni günde, her yeni macerada parlamaya devam etmiş.

Ve böylece, ormanın bilge canlıları, dalga dalga yayılan sevgi ve dostluk hikayeleriyle, çocukların kalplerinde unutulmaz izler bırakmış. Herkes, doğanın içindeki sihri, en küçük kalpte dahi saklı duran cesareti ve sıcaklığı görüp, dünyayı daha parlak, daha mutlu bir yer haline getirmek için el ele vermiş. Deniz, artık her macerasında, yeni dostluklar kurmanın ve doğanın sunduğu güzellikleri paylaşmanın önemini bir kez daha fark etmiş. Gökkuşağı Göleti’nin açık mavilikleri, evrene yayılan umut ışığı olmuş bizi, kalbimizdeki en saf duyguları her zaman korumamız gerektiğini anlatan bir masal gibi...

Ve işte masal burada, mutluluk ve sevgiyle sonsuza dek devam eden maceranın bir parçası olarak biter. Her çocuk, kalbinde taşıdığı bu cesaret ve sevgiyi hatırladıkça, tıpkı Deniz gibi, dünyaya güzellikler katmaya devam eder. Sonsuza dek mutlu yaşadılar.
Arkadaşlarınla Paylaş