Bir varmış, bir yokmuş… Çok uzaklarda, yemyeşil ağaçlarla çevrili, kuşların şarkı söylediği, rengârenk çiçeklerin her yana mis kokular yaydığı büyülü bir orman varmış. Bu ormanın adı Ayışığı Ormanı’ymış. Adını, her gece gökyüzünden süzülen parlak ay ışığından alırmış. Ayışığı Ormanı sadece bir orman değilmiş aynı zamanda hayvanların, kelebeklerin, minik perilerin ve hatta yıldız tozundan yapılmış ışıklı böceklerin yaşadığı gizemli bir yermiş.
Ayışığı Ormanı’nın en büyük sırrı ise buradaki canlıların, geceleri uykuya dalmadan önce birbirlerine masallar anlatmalarıymış. Uyumadan önce herkes, o gün duyduğu en güzel masalı paylaşır, ardından tatlı rüyalara dalarmış. Ama bir gün, ormandaki masal anlatma geleneği neredeyse sona erecekmiş. İşte bu hikâye de tam burada başlıyor.
Bir gün, Ayışığı Ormanı’nda yaşayan minik bir sincabın, Pofuduk’un başına çok ilginç bir şey gelmiş. Pofuduk, ormanın en meraklı canlısıymış. Sabahları ağaç dallarından sarkar, öğle saatlerinde yaprakların arasına saklanır, akşamları ise aya bakarak hayaller kurarmış. Ama bir süredir Pofuduk’un canı çok sıkkınmış. Çünkü ne zaman uyumaya çalışsa, gözlerini kapattığında bir türlü güzel rüyalar göremiyormuş. Sürekli garip rüyalar görüp uyanıyor, sabah olduğunda kendisini yorgun hissediyormuş.
Pofuduk, bu sorunun nedenini anlamak için kararını vermiş: Ormandaki herkese danışacak ve uyurken güzel rüyalar görmenin sırrını bulacakmış.
Pofuduk, ilk olarak en yakın arkadaşı olan Mavi Kanat adındaki kelebekle konuşmuş. Mavi Kanat, rengârenk kanatlarıyla ormanın en neşeli kelebeklerinden biriymiş. Pofuduk, “Mavi Kanat, sen her zaman çok mutluydun! Bana uyurken nasıl güzel rüyalar gördüğünü söyler misin? diye sormuş.
Mavi Kanat, kanatlarını çırparak gülümsemiş. “Ah, Pofuduk, güzel rüyaların sırrı kalbinde saklıdır. Kalbini mutlu eden şeyleri düşünür ve uyumadan önce hayal edersen, rüyalarında da o güzel şeylerle karşılaşırsın, demiş.
Pofuduk, Mavi Kanat’ın söylediklerini denemeye karar vermiş. O gece, kalbini mutlu eden şeyleri düşünerek uyumuş. Ağaç dallarında salınmayı, ceviz yemeyi ve arkadaşlarıyla oyun oynamayı hayal etmiş. Ama yine de rüyasında tuhaf şeyler görmüş. Uyandığında hâlâ bir çözüm bulamamış.
Pofuduk, bu kez ormanın en bilge canlısı olan Baykuş Bilge’ye gitmeye karar vermiş. Baykuş Bilge, Ayışığı Ormanı’nın en yüksek ağacında yaşar ve her sorunun cevabını bilirmiş. Pofuduk, ağaca tırmanıp Baykuş Bilge’ye derdini anlatmış.
Baykuş Bilge, gözlüklerini düzelterek Pofuduk’a bakmış ve şöyle demiş: “Pofuduk, güzel rüyalar görmek için sadece hayaller kurmak yetmez. Gündüzleri de mutlu olmalısın. Çünkü gündüz nasıl hissedersen, rüyalarında da o duyguları görürsün. Belki de biraz daha fazla oyun oynamalı, daha çok gülmelisin.
Pofuduk, Baykuş Bilge’nin bu tavsiyesini dinlemiş ve o gün arkadaşlarıyla doyasıya oyun oynamış. Kahkahalar atmış, ormanın her köşesini gezmiş. Ama gece olduğunda yine huzursuz bir rüya görmüş.
Pofuduk, artık umudunu kaybetmek üzereymiş. Tam o sırada, ormanın derinliklerinden bir ses duymuş. Bu, Peri Lila’nın sesiymiş. Peri Lila, Ayışığı Ormanı’nın en sevimli perisiymiş. Elindeki küçük yıldız çubuğuyla etrafına ışık saçar ve herkesi neşelendirirmiş.
Peri Lila, Pofuduk’u görünce “Ne oldu sana, küçük sincabım? Neden bu kadar üzgünsün? diye sormuş. Pofuduk, başından geçenleri bir bir anlatmış. Peri Lila, Pofuduk’u dinledikten sonra ellerini çırpmış. “Sanırım sorunun ne olduğunu anladım! Senin ihtiyacın olan şey, uyumadan önce güzel bir masal dinlemek! demiş.
Pofuduk şaşırmış. “Ama ben zaten her gece masal dinliyorum, demiş. Peri Lila gülümsemiş. “Evet, ama duyduğun masallar seni gerçekten mutlu ediyor mu? Kalbini ısıtan, seni hayallere daldıran masallar anlatıyorlar mı? diye sormuş.
Pofuduk düşünmüş. Aslında son zamanlarda dinlediği masallar hep biraz sıradanmış. Belki de Peri Lila haklıymış. Pofuduk, “Peki, bana öyle bir masal anlatır mısın? diye sormuş. Peri Lila sevecen bir şekilde başını sallamış ve başlamış anlatmaya:
“Bir zamanlar, yıldızların yaşadığı bir ülke varmış. Bu ülkede yıldızlar, her gece dünyaya ışık saçarmış. Ama bir gün, yıldızlardan biri ışığını kaybetmiş. Diğer yıldızlar ona yardım edecek bir yol bulmuş: Ona her gece bir masal anlatmışlar. Bu masallar, yıldızın ışığını geri getirmiş. Çünkü masallar, kalbimizi aydınlatan birer ışıktır. Tıpkı senin rüyalarını aydınlatacak ışık gibi…
Peri Lila masalını bitirdiğinde, Pofuduk’un gözleri parlamış. O gece, Pofuduk uyumadan önce Peri Lila’nın masalını düşünmüş. Ve ilk kez, çok güzel bir rüya görmüş.
Pofuduk’un bu macerası, Ayışığı Ormanı’na bir ders olmuş. Masalların sadece uyumak için değil, aynı zamanda mutlu olmak ve hayal kurmak için de önemli olduğunu anlamışlar. O günden sonra, Ayışığı Ormanı’nda anlatılan masallar daha da güzel olmuş.
Ve Pofuduk, artık her gece rüyalarında yıldızların ışığında dans eden mutlu bir sincap olarak hayallere dalarmış.
Gökten üç elma düşmüş: Biri masalları seven çocukların, biri masalları anlatanların, biri de bu masaldan mutlu olan herkesin başına!
Umarım bu masal, hem eğlendirici hem de öğretici bir deneyim sunar. 😊
Arkadaşlarınla Paylaş