Bir varmış, bir yokmuş... Uzak diyarlarda, rengârenk çiçeklerle kaplı bir ormanda, gökyüzüne doğru uzanan devasa ağaçların arasında, birbirinden farklı hayvanların yaşadığı bir yer varmış. Bu orman, "Neşeli Orman" olarak bilinirmiş. Çünkü burada yaşayan hayvanlar her zaman mutlu, dost canlısı ve birbirlerine karşı çok yardımsevermiş. Ancak, tıpkı diğer masallarda olduğu gibi, bazen bu ormanda da maceralar yaşanır ve hayvanlar bir araya gelip sorunları çözmek zorunda kalırmış.
Bir gün, ormanda bir haber hızla yayılmış. Haberci serçe, minik kanatlarını çırpa çırpa herkesin kulaklarına bu haberi fısıldıyormuş: "Büyük bir tehlike geliyor! Ormanın en sevilen gölü, Parlak Göl, kuruma tehlikesiyle karşı karşıya!"
Parlak Göl, Neşeli Orman'ın tam ortasında yer alan berrak, mavi bir gölmüş. Tüm hayvanlar bu göle çok değer verirmiş. Gölün etrafında oyunlar oynar, su içmek için oraya gelir ve sıcak yaz günlerinde serinlemek için burada vakit geçirirlermiş. Ama şimdi gölün suyu her geçen gün azalmaya başlamış. Su seviyesinin neden düştüğünü kimse anlayamıyormuş.
Ormanda yaşayan hayvanlar hemen bir toplantı yapmaya karar vermiş. Toplantıya herkes katılmış: Fil Fiko, Zürafa Zeyno, Tavşan Tık Tık, Kaplumbağa Kamil, Arı Bibi, Sincap Susu, Aslan Arda ve daha niceleri. Büyük ağacın altında toplanan hayvanlar, endişe içinde birbirlerine bakmışlar. İlk olarak Fil Fiko konuşmuş:
"Arkadaşlar, Parlak Göl bizim için çok önemli. Eğer suyu kurursa, hepimiz zor durumda kalırız. Su içecek yerimiz kalmaz, bitkilerimiz susuzluktan kurur. Bu duruma bir çözüm bulmalıyız!"
Zürafa Zeyno başını sallayarak onaylamış. "Evet, Fiko haklı. Ama önce gölün neden kuruduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Belki de bir yerlerde bir sorun vardır."
Tavşan Tık Tık hemen atılmış: "Ben hızlı koşarım, gidip gölü çevreleyip ne olduğunu kontrol edebilirim!"
Aslan Arda kükreyerek konuşmuş: "Hepimiz bir ekip olarak çalışmalıyız. Tık Tık, sen gölün çevresini kontrol et. Fil Fiko, sen güçlü hortumunla gölün dibine bir bak. Belki orada bir çatlak vardır. Zeyno, uzun boyunla uzaklara bak ve göle zarar verebilecek bir şey var mı, görmeye çalış. Diğer arkadaşlarımız ise çevredeki bitkileri ve toprakları inceleyebilir."
Herkes görevini almış ve hemen işe koyulmuş. Tavşan Tık Tık, minik patileriyle gölün etrafında hızlıca koşmuş, ama gölün çevresinde hiçbir zarar görmemiş. Fil Fiko, hortumunu suya daldırarak gölün dibini kontrol etmiş, ama orada da bir çatlak ya da delik bulamamış. Zürafa Zeyno, uzun boynunu uzatıp uzaklara bakmış, ama göle zarar verebilecek bir şey görememiş. Diğer hayvanlar da toprakları ve bitkileri incelemiş, ancak nedenini bulamamışlar.
Tam herkes umutsuzluğa kapılacakken, minik bir arı olan Bibi, heyecanla kanatlarını çırparak ortaya çıkmış. "Arkadaşlar, ben bir şey fark ettim! Gölün kenarındaki bazı çiçekler eskisine göre daha solgun görünüyor. Bu, toprağın suyu yeterince emmediği anlamına gelebilir. Belki de suyun yolu tıkandı!"
Bibi'nin bu fikri üzerine, hayvanlar gölün yakınlarındaki küçük bir dereyi kontrol etmeye karar vermiş. Çünkü Parlak Göl'ün suyunu bu dere besliyormuş. Fil Fiko, Zeyno ve Tık Tık birlikte dere boyunca yürümüşler ve sonunda bir tıkanıklıkla karşılaşmışlar. Dereye büyük dallar, yapraklar ve taşlar dolmuş ve bu da suyun göle ulaşmasını engelliyormuş!
Fil Fiko, güçlü hortumuyla dalları ve yaprakları temizlemiş. Zürafa Zeyno, uzun boynuyla taşları kenara itmiş. Tavşan Tık Tık, minik patileriyle kalan küçük parçaları temizlemiş. Çok geçmeden dere yeniden akmaya başlamış ve suyun göle doğru ilerlediğini görmüşler. Hayvanlar büyük bir coşkuyla birbirlerine sarılmışlar!
Ama iş burada bitmemiş. Hayvanlar, bir daha böyle bir sorun yaşanmaması için ne yapabileceklerini düşünmüşler. Kaplumbağa Kamil, yavaş ama bilge bir şekilde konuşmuş: "Bu dereyi düzenli olarak kontrol etmeliyiz. Ayrıca, ormanda yaşayan herkesin doğaya zarar vermemesi için birbirimize hatırlatmalıyız."
Herkes Kamil'in bu fikrini çok beğenmiş. O günden sonra, her hafta bir grup hayvan dereyi kontrol etmek için görev almış. Ayrıca, ormanda yaşayan herkes, ağaçlara zarar vermemeye, çöplerini etrafa atmamaya ve doğayı korumaya söz vermiş.
Günler geçtikçe, Parlak Göl yeniden eski haline dönmüş. Su seviyesi yükselmiş, çevresindeki bitkiler yeniden canlanmış ve hayvanlar mutlu bir şekilde orada vakit geçirmeye başlamışlar. O günden sonra, Neşeli Orman'daki hayvanlar doğanın ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlamışlar ve onun bir parçası oldukları için kendilerini şanslı hissetmişler.
Böylece, Neşeli Orman'daki hayvanlar hem doğayı korumayı öğrenmiş hem de dostluklarının ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha görmüşler. Parlak Göl, onların çabası sayesinde yeniden parlamış ve tüm orman bir kez daha neşeyle dolmuş.
Ve masal burada mutlu sonla bitmiş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine...
Bu masal, çocuklara doğayı korumanın önemini, ekip çalışmasının gücünü ve dostluğun değerini öğretir. Umarız hoşuna gider! 😊
Arkadaşlarınla Paylaş