Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda, peri diyarlarına komşu bir köy varmış. Bu köyde insanlar huzur içinde yaşar, sabahları horoz sesiyle uyanır, geceleri ise yıldızları seyrederek uyurlarmış. Ancak köyün en çok bilinen özelliği, perilerin sık sık bu köye uğramasıymış. Köydeki çocuklar, perilerin getirdiği renkli çiçeklerden taçlar yapar, onların anlattığı büyülü hikayeleri dinlerlermiş. Fakat bu köyde yaşayan çocuklar arasında en maceracı ve hayalperest olanı küçük Zeynep'miş.
Zeynep, altın sarısı saçları ve kocaman mavi gözleriyle köyün en neşeli çocuğuymuş. Sürekli hayaller kurar, ormanın derinliklerinde bir gün peri olacağına inanırmış. En büyük hayali, bir gün gerçek bir peri prensesi olup peri diyarına gitmekmiş. Annesi ona her gece yatmadan önce peri masalları anlatır, Zeynep de her gece o masalları hayal ederek uykuya dalarmış.
Bir gün, Zeynep ormanda dolaşırken parlak bir ışık görmüş. Merakına yenik düşerek ışığa doğru yürümüş. Işık, büyük bir ağacın altından yayılıyormuş. Zeynep yaklaştıkça ışık daha da parlamış ve aniden önünde kocaman bir peri belirmiş! Bu peri, göz kamaştırıcı kanatlarıyla, gözleri ışıldayan sevimli bir periymiş. Zeynep heyecanla periye bakarken, peri gülümsemiş ve ona doğru eğilmiş:
“Merhaba Zeynep, seni uzun zamandır bekliyorduk,” demiş peri. “Benim adım Pırıltı Perisi Lila. Senin hayallerini biliyorum. Seninle özel bir yolculuğa çıkacağız. Hazır mısın?”
Zeynep şaşkınlık içinde başını sallamış. Hayallerinin gerçek olacağına inanamıyormuş ama çok heyecanlıymış. Lila’nın elini tutmuş ve birlikte ormanın derinliklerine doğru yürümeye başlamışlar.
Ormanın derinliklerinde yürürken, Zeynep etrafındaki her şeyin değiştiğini fark etmiş. Ağaçlar daha da büyümüş, yaprakları parlak altın gibi ışıldamaya başlamış. Yerdeki çiçekler rengarenk parlıyor, kuşlar neşeli melodilerle şarkılar söylüyormuş. Zeynep bu büyülü dünyada kendini bir peri gibi hissediyormuş.
Bir süre sonra, Zeynep ve Lila büyülü bir şelalenin önüne gelmişler. Şelalenin suyu gökkuşağı renklerinde akıyor ve her damlası yere düştüğünde etrafa yıldız gibi ışıklar saçıyormuş. Lila, Zeynep’e dönüp:
“İşte burası, peri diyarına açılan kapıdır,” demiş. “Seninle burada büyük bir maceraya atılacağız. Fakat önce cesaretini ve iyiliğini göstermen gereken bazı görevlerin olacak.”
Zeynep, cesaretle Lila’ya bakmış ve “Hazırım!” demiş. Lila, Zeynep’e sihirli bir taş vermiş. Bu taş, Zeynep’in kalbinin saf iyiliğiyle daha da güçlenecekmiş.
“Bu taş, senin yolculuğunda en büyük yardımcın olacak,” demiş Lila. “Ama unutma, bu taş sadece senin iyi kalbinle ışıldayacak.”
Zeynep, taşı elinde sıkıca tutmuş ve peri diyarına giden kapıdan adımını atmış. Bir anda etrafında her şey dönmeye başlamış ve gözlerini açtığında kendini peri diyarında bulmuş. Burası, gerçek dünyadan çok farklıymış. Her yer pırıl pırıl parlıyor, gökyüzü mor ve pembe renklere bürünmüş, ağaçlar gökyüzüne kadar uzanıyormuş. Zeynep, buranın hayal edebileceğinden bile daha büyülü olduğunu fark etmiş.
Lila, Zeynep’e gülümseyerek “İlk görevine hazırsın,” demiş. “Peri diyarının en güzel çiçeği olan Kristal Çiçeği’ni bulman gerekiyor. Ama bu çiçek, sadece cesur ve iyi kalpli birinin elinde açar.”
Zeynep, cesurca yola koyulmuş. Yol boyunca birçok zorlukla karşılaşmış. İlk olarak, devasa bir örümcek ağının önüne gelmiş. Ağ o kadar büyümüş ki, geçmesi imkansız görünüyormuş. Zeynep önce korkmuş, ama sonra sihirli taşını eline alıp “Ben bunu başarabilirim,” demiş. Taş, Zeynep’in cesaretiyle parlamaya başlamış ve bir anda örümcek ağı çözülüp yok olmuş. Zeynep, Lila’nın ona güvendiğini hissederek yoluna devam etmiş.
Bir süre sonra, Zeynep karanlık bir ormana gelmiş. Orman o kadar sessizmiş ki, Zeynep’in içini bir korku kaplamış. Ama sonra bir ışık görmüş. Bu ışık, ormanın derinliklerinden geliyormuş. Zeynep cesaretini toplayıp ışığa doğru yürümüş. Işığa yaklaştıkça, ormanın karanlığı yerini büyülü bir parlaklığa bırakmış. Zeynep birdenbire kendini büyük, parlak bir gölün önünde bulmuş. Gölün ortasında, Kristal Çiçeği parlıyormuş.
Ancak çiçeğe ulaşmak o kadar kolay değilmiş. Gölün etrafında zorlu rüzgarlar esiyor, çiçeğe yaklaşmayı imkansız hale getiriyormuş. Zeynep, rüzgarlara rağmen çiçeğe doğru ilerlemeye karar vermiş. Tam o sırada, sihirli taşının parladığını hissetmiş. Taş, Zeynep’in cesaretiyle daha da güçlenmiş ve rüzgarları durdurmuş. Zeynep, dikkatle çiçeğe yaklaşıp onu elleriyle tutmuş. Çiçek, Zeynep’in ellerinde büyüyerek açmış. Artık Zeynep, Kristal Çiçeği’ni başarmış ve görevini tamamlamış.
Lila, Zeynep’i tebrik etmiş ve ona ikinci görevi anlatmış. Bu kez Zeynep, peri diyarının huzurunu tehdit eden Kara Büyücü’yü yenmek zorundaymış. Kara Büyücü, peri diyarını karanlıkla kaplamaya çalışıyormuş. Zeynep, Lila’nın rehberliğinde Kara Büyücü’nün kalesine doğru yola çıkmış.
Kale, korkutucu ve karanlık bir dağın tepesindeymiş. Zeynep, hiç korkmadan tırmanmaya başlamış. Kalenin girişinde Kara Büyücü’nün askerleri onu durdurmaya çalışmış, ama Zeynep sihirli taşıyla onların kötü büyülerini etkisiz hale getirmiş. Kaleye girip Kara Büyücü’nün karşısına çıkmış.
Kara Büyücü, Zeynep’e “Beni asla yenemezsin!” diye bağırmış. Ama Zeynep, taşını kaldırıp “İyilik ve cesaret her zaman kazanır!” demiş. Taş, o anda öyle bir parlamış ki, Kara Büyücü’nün tüm büyüleri etkisiz hale gelmiş. Kale bir anda aydınlanmış, karanlık dağılmış ve peri diyarı tekrar huzura kavuşmuş.
Lila, Zeynep’i bir kez daha tebrik etmiş. “Artık peri diyarının en büyük kahramanlarından birisin,” demiş. “Senin cesaretin ve iyiliğin sayesinde peri diyarı kurtuldu.”
Zeynep, büyük bir mutlulukla köyüne geri dönmüş. Köyde herkes ona hayranlıkla bakıyormuş. Zeynep’in peri diyarında yaşadığı maceralar, köyde dilden dile anlatılmış. Zeynep, peri prensesi olma hayalini gerçekleştirmiş ve peri diyarının kahramanı olmuş. Artık peri masalları sadece bir hayal değil, Zeynep’in gerçeğiymiş.
Zeynep, peri diyarına her fırsatta geri dönmüş, oradaki dostlarıyla yeni maceralara atılmış. Köydeki çocuklara peri masalları anlatmış ve onlara cesaretin ve iyiliğin ne kadar önemli olduğunu öğretmiş. Ve Zeynep, hayatı boyunca hep iyilik ve cesaretle dolu maceralar yaşamış.
Gökten üç elma düşmüş: biri Zeynep’in başına, biri peri dostu Lila’nın başına, diğeri de bu masalı dinleyenlerin başına.
Ve herkes sonsuza dek mutlu yaşamış.
SON.
Arkadaşlarınla Paylaş