Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, güzel mi güzel bir köy varmış. Bu köyde herkes birbirine yardım eder, büyükler küçüklere, küçükler büyüklere saygı gösterirmiş. İşte bu köyde, minik Ayşe adında tatlı bir kız yaşarmış. Ayşe, altı yaşında, sevgi dolu ve her zaman başkalarına yardım etmeyi seven bir çocukmuş.
Bir sabah, Ayşe’nin annesi onu uyandırmış. “Hadi Ayşe, bugün köyde büyük bir etkinlik var. Herkes yardımlaşma günü için toplanacak,” demiş.
Ayşe, yataktan hızla kalkmış. Yardımlaşma günü, köydeki en sevdiği günlerden biriymiş. Çünkü bu gün, herkesin birbirine yardım ettiği, oyunlar oynadığı ve güzel vakit geçirdiği bir günmüş. Kahvaltısını hızla bitiren Ayşe, annesiyle birlikte köy meydanına doğru yola çıkmış.
Köy meydanına geldiklerinde, herkes toplanmış ve bir arada çalışıyormuş. Çocuklar çiçek dikiyor, büyükler ise meydanı temizliyormuş. Ayşe de hemen işe koyulmuş. İlk olarak, yaşlı komşuları Fatma Nine’nin bahçesine gitmiş. Fatma Nine, bahçesindeki çiçeklerin bakımını yaparken zorlanıyormuş.
“Merhaba Fatma Nine, sana yardım edebilir miyim?” diye sormuş Ayşe.
Fatma Nine gülümsemiş. “Tabii ki, canım. Yardımın çok makbule geçer.”
Ayşe, Fatma Nine ile birlikte çiçekleri sulamış, yabani otları temizlemiş ve bahçeyi düzenlemiş. Fatma Nine, Ayşe’ye teşekkür etmiş ve ona bir sepet dolusu taze meyve vermiş.
“Bu meyveleri, senin için topladım. Sen çok iyi bir kızsın, Ayşe,” demiş Fatma Nine.
Ayşe, meyveleri alıp teşekkür etmiş ve köy meydanına geri dönmüş. Meydanda, arkadaşlarıyla birlikte oyunlar oynamışlar ve çok eğlenmişler. Günün sonunda, köy halkı büyük bir piknik yapmış. Herkes kendi getirdiği yemekleri paylaşmış ve kocaman bir aile gibi hep birlikte yemek yemişler.
O günün akşamı, Ayşe evine dönmüş ve yatağına uzanmış. Annesi yanına gelmiş ve ona iyi geceler öpücüğü vermiş. “Bugün çok güzel bir gün geçirdin, Ayşe. Yardımseverliğin ve iyiliğinle herkesi mutlu ettin,” demiş.
Ayşe gülümsemiş. “Ben de çok mutluyum, anne. İyilik yapmak çok güzel bir şey.”
Ertesi gün, Ayşe’nin okulu açılmış. Okula giderken yolda, küçük bir kedi yavrusu görmüş. Yavru kedi, bir ağacın altında, üşümüş ve aç haldeymiş. Ayşe hemen kediyi kucağına almış ve okula götürmüş.
Okulda, öğretmeni Ayşe’yi kediyi kucağında görünce şaşırmış. “Ayşe, bu kedi nereden geldi?” diye sormuş.
Ayşe, olanları anlatmış. “Yolda buldum, üşümüş ve açtı. Ona yardım etmek istedim.”
Öğretmeni, Ayşe’nin bu duyarlı davranışından çok etkilenmiş. “Çok güzel bir şey yapmışsın, Ayşe. Yardımseverlik ve iyilik her zaman ödüllendirilir.”
Teneffüs saatinde, sınıf arkadaşları kediyi sevmek için toplanmışlar. Herkes kediyi çok sevmiş ve ona yemek getirmiş. Ayşe, kediyi eve götürmeye karar vermiş ve ona bir yuva yapmış.
Günler geçtikçe, Ayşe’nin kedisi sağlıklı ve mutlu bir şekilde büyümüş. Ayşe, ona “Minik” adını vermiş. Minik, artık Ayşe’nin en yakın arkadaşı olmuş. Her gün birlikte oyunlar oynamışlar ve çok eğlenmişler.
Bir gün, köyde büyük bir fırtına çıkmış. Fırtına, köyün yollarını ve evlerini zarar vermiş. Köy halkı, fırtınanın ardından hasarları onarmak için toplanmış. Ayşe ve Minik de hemen yardım etmek için işe koyulmuşlar. Ayşe, komşularına yardım etmiş, Minik ise küçük yavru hayvanları güvenli yerlere taşımış.
Ayşe ve Minik’in bu çabaları, köy halkı tarafından büyük bir takdirle karşılanmış. Herkes, Ayşe’nin iyilik dolu kalbini ve Minik’in sadakatini takdir etmiş. Köyün yaşlıları, Ayşe’yi ve Minik’i köyün kahramanları ilan etmişler.
O günden sonra, Ayşe ve Minik, köyde her zaman yardıma hazır olmuşlar. Ne zaman birisi yardıma ihtiyaç duysa, onlar hemen koşmuş ve ellerinden geleni yapmışlar. Ayşe, yardımseverliği ve iyiliği ile tüm köy halkının kalbini kazanmış. Minik de, köydeki hayvanların en güvenilir dostu olmuş.
Bir sabah, Ayşe, ormanda yürüyüş yaparken bir ağacın altında küçük bir kuşun yuvasını bulmuş. Yuva, yere düşmüş ve yavru kuşlar çaresizce cıvıldıyormuş. Ayşe, hemen yavru kuşları alıp yuvalarına geri koymuş. Annesi kuş, Ayşe’ye teşekkür edercesine cıvıldamış.
Ayşe, kuşlara yardım ederken, büyük bir kartalın gökyüzünde daireler çizdiğini görmüş. Kartal, Ayşe’ye doğru süzülmüş ve onun yanına inmiş. Ayşe, biraz korksa da kartalın gözlerinde bir dostluk parıltısı görmüş.
“Merhaba küçük dostum,” demiş kartal. “Ben Kartal Kaan. Senin iyiliklerini duydum ve seni görmek istedim.”
Ayşe, şaşkınlıkla kartala bakmış. “Merhaba Kartal Kaan. Sana nasıl yardım edebilirim?”
Kartal Kaan, gülümsemiş. “Senin yardımına ihtiyacım yok, ama seninle bir şey paylaşmak istiyorum. İyilik yaparak ve başkalarına yardım ederek kalbini ne kadar büyük ve güçlü kıldığını bilmelisin. Senin gibi iyi yürekli insanlar, dünyayı daha güzel bir yer haline getirir.”
Ayşe, Kartal Kaan’ın sözlerinden çok etkilenmiş. “Teşekkür ederim Kartal Kaan. Ben sadece elimden geleni yapıyorum.”
Kartal Kaan, kanatlarını açmış ve gökyüzüne doğru yükselmiş. “Unutma Ayşe, iyilik her zaman geri döner. Senin kalbin gibi, dünya da iyilikle dolacak.”
Ayşe, kartalın ardından gökyüzüne bakmış ve kendini daha da güçlü hissetmiş. O günden sonra, Ayşe ve Minik, iyilik yapmaya devam etmişler. Onların bu davranışları, köydeki diğer çocuklara da örnek olmuş. Herkes, Ayşe ve Minik’i takip ederek birbirine yardım etmeye ve iyilik yapmaya başlamış.
Ayşe, büyüdükçe köydeki herkese yardım etmeye devam etmiş. Küçük çocuklara kitap okumuş, yaşlılara ev işlerinde yardımcı olmuş ve hayvanlarla ilgilenmiş. Onun bu iyilik dolu kalbi, köyün her yerinde hissedilmiş.
Bir gün, köyün dışında büyük bir şehirden gelen bir grup insan, köyün güzelliklerini ve halkın yardımseverliğini duymuşlar. Bu insanlar, köyü ziyaret ederek buradaki insanlarla tanışmak ve onların yaşamlarını öğrenmek istemişler. Köy halkı, misafirperverlikle bu ziyaretçileri karşılamış ve onlara köylerini gezdirmişler.
Şehirden gelen insanlar, köyün yardımseverlik ve iyilik dolu atmosferinden çok etkilenmişler. “Bu köy, gördüğümüz en güzel yerlerden biri. Burada herkes birbirine yardım ediyor ve iyilik yapıyor,” demişler.
Ayşe, şehirden gelen bu insanlara da yardım etmiş ve onlarla dost olmuş. Onlara köyün güzelliklerini göstermiş, birlikte oyunlar oynamış ve onlara köydeki iyilik hikayelerini anlatmış. Ziyaretçiler, Ayşe’nin hikayelerinden çok etkilenmişler ve köye veda ederken, onunla ve diğer köy halkıyla dost kalacaklarına söz vermişler.
Ayşe’nin bu hikayesi, şehirdeki insanlara da ilham vermiş. Şehirde, köyde gördükleri iyilik ve yardımlaşma ruhunu yaymışlar. İnsanlar, birbirine daha fazla yardım etmeye ve iyilik yapmaya başlamışlar. Böylece, Ayşe’nin küçük köyündeki iyilik dalgası, büyük şehirlere kadar ulaşmış.
Yıllar geçtikçe, Ayşe büyümüş ve genç bir kız olmuş. Ama kalbindeki iyilik ve yardımseverlik hiç değişmemiş. Köydeki herkes, Ayşe’yi sevgiyle anmış ve ona her zaman minnettar kalmış. Minik ise, Ayşe’nin sadık dostu olarak her zaman yanında olmuş.
Bir gün, köy meydanında büyük bir kutlama düzenlenmiş. Bu kutlama, Ayşe’nin iyilik dolu kalbini ve köydeki herkesin ona olan sevgisini kutlamak içinmiş. Köy halkı, Ayşe’ye güzel bir sürpriz hazırlamış ve ona teşekkür etmek için bir araya gelmiş.
Köyün muhtarı, meydanda toplanan halka seslenmiş. “Sevgili köy halkı, bugün burada toplanmamızın sebebi, Ayşe’nin kalbindeki iyilik ve yardımseverliği kutlamak. Onun sayesinde köyümüz daha da güzel bir yer haline geldi. Ayşe, bize iyiliğin ve yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi.”
Herkes, Ayşe’yi alkışlamış ve ona sevgi dolu bakışlarla teşekkür etmiş. Ayşe, gözyaşlarını tutamayıp ağlamış. “Ben sadece elimden geleni yaptım. Hepiniz benim ailemsiniz ve sizleri çok seviyorum,” demiş.
Kutlama, danslar, şarkılar ve oyunlarla devam etmiş. Ayşe, köydeki herkesle birlikte eğlenmiş ve o günün tadını çıkarmış. O gece, Ayşe yatağına uzandığında kalbinde büyük bir mutluluk ve huzur hissetmiş. İyilik yapmanın ve başkalarına yardım etmenin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlamış.
Ve böylece, Ayşe’nin iyilik dolu hikayesi, köyde ve şehirde anlatılmaya devam etmiş. Herkes, Ayşe’nin kalbindeki iyiliği örnek almış ve onun yolundan gitmeye çalışmış. Ayşe ve Minik, iyilikle dolu bu güzel köyde mutlu ve huzurlu bir hayat sürmüşler.
Gökten üç elma düşmüş biri anlatana, biri dinleyene, biri de iyiliği dünyaya yayanlara.
Son.
Arkadaşlarınla Paylaş