Bir zamanlar, güzel bir mahallede yaşayan iki arkadaş vardı: Ayşe ve Mehmet. Ayşe tatlı mavi gözlere sahip, uzun saçlı, neşeli bir kızdı. Mehmet ise cesur, meraklı ve kahverengi gözlü bir çocuktu. İkisi de aynı mahallede doğmuş, büyümüş ve birbirleriyle dostluklarını pekiştirmişlerdi. Mahallede herkes onları tanır ve ne kadar iyi arkadaş olduklarını bilirdi.
Bir yaz günü, okul tatilinde, Ayşe ve Mehmet her zamanki gibi mahalledeki parka gitmeye karar verdiler. Güneş parlak bir şekilde gökyüzünde parlıyor, kuşlar cıvıldıyor ve çiçekler renk cümbüşü içindeydi. Parka vardıklarında, en sevdikleri oyun alanına koştular ve saatlerce salıncakta sallandılar, kaydıraktan kaydılar ve kum havuzunda oynadılar.
Oyun oynarken, aniden Ayşe'nin dikkatini bir şey çekti. Parkın köşesinde, küçük ve hüzünlü bir köpek etrafta dolaşıyordu. Köpeğin beyaz ve kahverengi benekli tüyleri vardı ve gözleri birazcık ürkek ama aynı zamanda umut doluydu. Ayşe hemen Mehmet'e seslendi, "Mehmet, bak orada! Bir köpek var ve üzgün görünüyor."
Mehmet, Ayşe'nin işaret ettiği yere baktı ve köpeği fark etti. "Evet, sanırım kaybolmuş olabilir. Ona yardım etmeliyiz," dedi kararlı bir şekilde. Ayşe ve Mehmet yavaşça köpeğin yanına yaklaştılar, onu korkutmamak için dikkatli adımlar attılar.
Köpeğin boynunda bir tasma vardı ve tasmada küçük bir yaka bandı bulunuyordu. Ayşe yaka bandını okuyarak, "Boncuk" ismini gördü. "Boncukmuş adı," dedi Ayşe heyecanla. "Sanırım kaybolmuş ve sahibini arıyor."
Boncuk, Ayşe ve Mehmet'in nazik yaklaşımından etkilenmişti. İlk başta biraz çekingen olsa da, çocukların ona zarar vermeyeceğini anladı ve yavaşça kuyruk sallayarak onlara doğru geldi. Mehmet, Boncuk'un başını nazikçe okşadı. "Merhaba Boncuk, biz sana yardım edeceğiz," dedi yumuşak bir sesle.
Ayşe ve Mehmet, Boncuk'u evlerine götürmeye karar verdiler. "Annemiz ve babamız ona yardım edebilir," dedi Mehmet. Ayşe başını sallayarak onayladı. "Evet, onu yalnız bırakamayız," dedi.
Çocuklar Boncuk'u dikkatlice evlerine götürdü. Mehmet'in annesi ve babası onları kapıda karşılayınca, şaşkınlıkla Boncuk'a baktılar. "Ne oldu çocuklar? Bu köpek de kim?" diye sordu annesi.
Ayşe hemen durumu açıkladı. "Parkta oynarken Boncuk'u bulduk. Kaybolmuş gibi görünüyor ve çok üzgündü. Ona yardım etmek istiyoruz," dedi.
Mehmet'in babası düşünceli bir şekilde başını salladı. "İyi, o zaman ne yapabiliriz bir düşünelim," dedi. Öncelikle, Boncuk'un bir sahibi olup olmadığını öğrenmek için mahallede ilan asmaya karar verdiler. Mehmet'in babası ilanlar hazırladı ve çocuklar mahalledeki komşulara ve arkadaşlarına ilanları dağıttılar. Herkes, kayıp bir köpeğin bulunmasına yardımcı olmak için seferber oldu.
Ertesi gün, Ayşe ve Mehmet parka tekrar gittiler ve Boncuk'u da yanlarında götürdüler. Boncuk, çocuklara çoktan alışmış ve onlarla oynamaktan büyük keyif alıyordu. Ancak hala sahibine kavuşmamış olması onları endişelendiriyordu.
Bir öğleden sonra, parkta ilanı gören bir adam çocuklara doğru yaklaştı. Adamın yüzü sevinçle parlıyordu. "Merhaba çocuklar, Boncuk'u siz mi buldunuz?" diye sordu heyecanla.
Ayşe ve Mehmet adamın sorusuna birden sevinerek cevap verdiler. "Evet, Boncuk'u biz bulduk! O sizin köpeğiniz mi?" diye sordular.
Adam, çocukların sorusunu coşkuyla yanıtladı. "Evet, Boncuk benim köpeğim! Onu günlerdir arıyordum. Çok teşekkür ederim!" dedi ve Boncuk'a sarıldı. Boncuk da sahibini görünce mutluluktan havlamaya başladı ve kuyruğunu deli gibi salladı.
Adam, Ayşe ve Mehmet'e dönerek, "Siz gerçekten harika çocuklarsınız. Boncuk'u bulduğunuz ve ona iyi baktığınız için size minnettarım," dedi. Çocuklar birbirlerine gülümseyerek baktılar. Bir hayvanın hayatını kurtarmanın ve sahibine kavuşturmanın mutluluğunu yaşıyorlardı.
Boncuk'un sahibi çocuklara bir ödül vermek istedi ama Ayşe ve Mehmet nazikçe reddettiler. "Boncuk'un mutlu olması ve sahibine kavuşması bizim için yeterli," dediler. Adam, çocukların bu alçak gönüllülüğüne hayran kaldı ve onlara tekrar teşekkür ederek Boncuk ile birlikte evine döndü.
Bu olaydan sonra Ayşe ve Mehmet mahallede kahraman olarak anılmaya başladılar. Herkes, onların ne kadar iyi kalpli ve yardımsever olduğunu konuşuyordu. Çocuklar ise sadece dostluklarının ve yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamışlardı.
Günler geçtikçe, Ayşe ve Mehmet'in dostlukları daha da pekişti. Birbirlerine her zaman destek oldular ve yardıma ihtiyacı olan herkese yardım etme konusunda kararlıydılar. Onlar için dostluk sadece oyun oynamak değil, aynı zamanda zor zamanlarda birbirlerine destek olmak ve iyilik yapmak demekti.
Bir yaz akşamı, Ayşe ve Mehmet yine parkta oturmuş, gün batımını izliyorlardı. Güneş, gökyüzünde muhteşem renkler bırakırken, çocuklar yaşadıkları macerayı ve Boncuk'u düşündüler. Ayşe, Mehmet'e dönerek, "Mehmet, biz gerçekten iyi bir takım olduk, değil mi?" dedi.
Mehmet gülümseyerek başını salladı. "Evet Ayşe, biz her zaman iyi bir takım olacağız. Çünkü biz gerçek dostuz," dedi.
Ayşe ve Mehmet, o gün parkta otururken, sadece bir köpeği değil, aynı zamanda dostluklarının ne kadar güçlü olduğunu da keşfetmişlerdi. Ve bu dostluk, onları hayatları boyunca her zaman birbirlerine bağlı tutacaktı.
İyiliğin ve dostluğun gücüyle dolu bu hikaye, Ayşe ve Mehmet'in kalplerinde sonsuza kadar yaşayacaktı. Çünkü onlar, gerçek dostluğun ne demek olduğunu anlamış ve bunu herkese göstermişlerdi.
Ve böylece, Ayşe ve Mehmet, hayatlarına devam ederken, iyiliğin ve dostluğun önemini unutmadan, birbirlerine ve çevrelerindeki herkese yardım etmeye devam ettiler. Onların dostluğu, bir ömür boyu sürecek ve bu hikaye, nesiller boyunca anlatılacaktı.
Ve masal, burada mutlu sonla bitti.
Arkadaşlarınla Paylaş