Bir zamanlar, yemyeşil ormanların ve şırıl şırıl akan nehirlerin arasında saklı küçük bir köy vardı. Bu köyde, herkes birbirine yardım eder, birlikte çalışır ve mutlu yaşardı. Köyde yaşayan en sevilen çocuklardan biri de Arda adında küçük bir çocuktu. Arda, her zaman gülümser, hayvanlara, insanlara ve doğaya karşı büyük bir sevgi beslerdi. Ne zaman birine yardım etse, kalbinde bir sıcaklık hissederdi. Onun bu iyi kalpliliği, köy halkı arasında dilden dile dolaşırdı.
Arda’nın annesi, ona sık sık iyiliğin ne kadar önemli olduğunu anlatırdı. "İyilik," derdi annesi, "kalbimizi ve çevremizi güzelleştirir. Küçük bir iyilik bile büyük değişimlere yol açabilir." Arda, annesinin bu sözlerini hiç unutmaz, elinden geldiğince herkese yardımcı olmaya çalışırdı.
Bir gün, köyün yakınlarındaki büyük ormanda, hiç kimsenin bilmediği bir şey oldu. Ormanın derinliklerinde, büyük bir fırtına kopmuştu ve bu fırtına, ormanın içindeki dengeleri bozmuştu. Ağaçlar yıkılmış, hayvanların yuvaları zarar görmüştü. Ancak en kötüsü, ormanın içinde yaşayan büyülü bir varlık olan Orman Perisi de bu felaketten etkilenmişti. Orman Perisi, ormanın dengesini koruyan bir güçtü, ama fırtına onun sihrini zayıflatmış ve ormanı koruma gücünü kaybetmişti.
Bu durum köyde de fark edilmeye başlanmıştı. Nehirler yavaş yavaş kuruyor, tarlalar eskisi kadar verimli olmuyordu. Köy halkı, bu değişiklik karşısında endişelenmeye başlamıştı. Herkes ne yapacağını bilmez bir haldeydi.
Bir sabah, Arda köyün meydanında otururken yaşlı bir kadın yanına yaklaştı. Bu yaşlı kadın, köyün en bilge kişilerinden biriydi. "Arda," dedi kadın, "ormanda bir şeylerin ters gittiğini hissediyorum. Orman Perisi’nin yardıma ihtiyacı olabilir. Senin iyilik dolu kalbin, belki de bu sorunu çözebilir."
Arda, bu sözler karşısında biraz şaşırdı ama aynı zamanda heyecanlandı. Yardım etmeyi her zaman severdi, ama böyle büyük bir maceraya hiç atılmamıştı. "Nasıl yardım edebilirim?" diye sordu Arda.
Yaşlı kadın, hafifçe gülümsedi ve "İyilik yaparak," dedi. "Ormanın derinliklerine gitmeli ve Orman Perisi’ni bulmalısın. Ama unutma, yol boyunca iyilik yapmak zorundasın. Yardım ettiğin her canlı, sana ormanda yol gösterecek."
Arda kararlıydı. Yanına biraz yiyecek ve su alarak yola çıktı. Ormana vardığında, ağaçların yapraklarının solmuş olduğunu, kuşların eskisi gibi neşeyle ötmediğini fark etti. Yoluna devam ederken, birden bir ağacın altında hıçkırarak ağlayan küçük bir tavşan gördü.
Arda hemen tavşanın yanına koştu. "Neden ağlıyorsun?" diye sordu.
Tavşan gözyaşlarını silerek, "Yuvam fırtınada yıkıldı," dedi. "Artık nereye gideceğimi bilmiyorum."
Arda’nın içi sızladı. Hemen tavşanın yıkılan yuvasını onarmaya karar verdi. Elindeki aletlerle dalları topladı, küçük taşlar yerleştirerek tavşanın yuvasını yeniden inşa etti. Tavşan, Arda’ya minnetle baktı. "Sen çok iyi birisin," dedi tavşan. "Bu iyiliğin karşılığını ödeyemem, ama sana ormanda yol göstermeye çalışacağım."
Arda ve tavşan birlikte ormanın daha derinlerine doğru ilerlediler. Bir süre sonra karşılarına devrilmiş bir ağaç çıktı. Ağaç yolun tamamını kapatmıştı ve geçmeleri imkansız görünüyordu. Arda tam ne yapacağını düşünürken, ağaç gövdesinde bir kuşun çaresizce sıkışmış olduğunu fark etti. Küçük kuş, kanatlarını çırpamıyor ve yardım istiyordu.
Arda hiç düşünmeden kuşa yardım etmeye karar verdi. Dalları dikkatlice çekerek kuşu serbest bıraktı. Kuş, özgürlüğüne kavuştuğunda sevinçle kanat çırptı. "Beni kurtardığın için çok teşekkür ederim!" dedi kuş. "Bu büyük bir iyilikti. Senin için ne yapabilirim?"
Arda, Orman Perisi’ni aradığını ve ona yardım etmek istediğini anlattı. Kuş, "O zaman seni ormanın en derin noktasına götürebilirim," dedi. Tavşanla birlikte kuşun peşinden ormanın daha da karanlık ve gizemli yerlerine ilerlediler.
Yolun sonuna geldiklerinde büyük, eski bir mağaraya ulaştılar. Mağaranın önünde Orman Perisi duruyordu. Ama perinin görünüşü oldukça zayıf ve solgundu. Elindeki asası, artık neredeyse hiç ışık saçmıyordu. Arda, perinin bu haline çok üzüldü. "Sana nasıl yardım edebilirim?" diye sordu Arda.
Orman Perisi, yavaşça Arda’ya döndü. "Fırtına tüm gücümü aldı," dedi perişan bir sesle. "Ama senin iyi kalbinin gücünü hissediyorum. İyilik yaparak topladığın enerjiyi benimle paylaşabilirsen, ormanı yeniden canlandırabiliriz."
Arda, kuşa ve tavşana baktı. Yolda yaptığı iyilikler sayesinde bu dostları edinmişti. Kalbindeki iyilik duygusu, periye yardım edebilmek için yeterli olmalıydı. "Evet," dedi kararlı bir şekilde, "seninle gücümü paylaşmaya hazırım."
Orman Perisi, Arda’nın ellerini tuttu ve sihirli bir ışık dalgası yayıldı. Bu ışık, Arda’nın kalbinden çıkıp perinin ellerine doğru aktı. Birdenbire, orman canlanmaya başladı. Ağaçlar yeniden yeşerdi, kuşlar şarkı söylemeye başladı ve nehirler eskisi gibi akmaya başladı.
Arda, bu sihrin bir parçası olmaktan büyük bir mutluluk duyuyordu. İyilik yaparak ormanı kurtarmış ve periye yardım etmişti. Orman Perisi, Arda’ya minnetle bakarak, "Senin gibi bir kalp, her zaman dünyanın dengesini koruyacak. İyiliğin gücü, her şeyden daha büyüktür."
Arda, köyüne döndüğünde herkes onun bu büyük başarısını kutladı. Ancak Arda, yaptığı iyiliklerin karşılığını almak için değil, insanların ve doğanın iyiliği için çalıştığını biliyordu. İyilik yapmak, onun için en büyük ödüldü.
O günden sonra Arda, köyün en sevilen ve saygı duyulan kişisi haline geldi. Herkes ona danışır, yardıma ihtiyacı olanlar ilk önce onun kapısını çalardı. Arda ise her zaman annesinin ona öğrettiği gibi, kalbinin sesini dinleyerek iyilik yapmaya devam etti. Küçük iyilikler, büyük değişimlere yol açar ve dünyayı daha güzel bir yer haline getirirdi.
Ve böylece, Arda’nın iyilik dolu hikayesi, nesilden nesile anlatıldı. İnsanlar, Arda gibi iyilik yapmanın ne kadar önemli olduğunu öğrendiler ve onun izinden giderek dünyaya iyilik tohumları ektiler.
Son.
Arkadaşlarınla Paylaş