Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, yemyeşil ormanların, berrak nehirlerin ve rengarenk çiçeklerin süslediği bir diyarda, "Altın Saçlı Kız" adında sevimli ve neşeli bir kız yaşarmış. Bu kıza "Altın Saçlı Kız" denilmesinin sebebi, saçlarının güneş ışığı gibi parlak ve altın sarısı renkte olmasıymış. Altın Saçlı Kız, hayvanları çok severmiş ve her gün ormanda vakit geçirip onların dertlerine derman olurmuş. Ormandaki hayvanlar da onu çok severmiş ve ona güvenirlermiş.
Bir sabah, Altın Saçlı Kız her zamanki gibi ormana gitmek için evinden çıkmış. Güneş, ağaçların yapraklarının arasından süzülüyor, kuşlar cıvıl cıvıl ötüyor ve rüzgar hafif hafif esiyormuş. Ormanın derinliklerine doğru yürürken, bir ağacın altında üzgün bir şekilde duran küçük bir tavşan görmüş. Tavşanın gözleri yaşlıymış. Altın Saçlı Kız hemen yanına gitmiş ve ona ne olduğunu sormuş:
"Merhaba küçük tavşan, neden bu kadar üzgünsün?" diye sormuş nazikçe.
Tavşan, gözyaşlarını silerek cevap vermiş: "Ormanda kötü bir şeyler oluyor. Biz hayvanlar arasında dostluk ve birlik vardı, ama son zamanlarda bazı hayvanlar birbirleriyle tartışıyor, kavgalar çıkıyor. Eskiden hepimiz dosttuk, ama artık bu dostluk kayboluyor gibi. Bir çözüm bulamazsak ormandaki huzur tamamen yok olacak."
Altın Saçlı Kız, tavşanın sözlerini dinledikten sonra derin bir düşünceye dalmış. Ormandaki hayvanlar arasında eskiden olan dostluğun yeniden kurulması gerektiğini biliyormuş. Bunun için hemen harekete geçmeye karar vermiş. Tavşana güven verici bir şekilde gülümsemiş: "Üzülme, ben buradayım. Hep birlikte ormandaki dostluğu yeniden sağlayacağız. Hadi, diğer hayvanların yanına gidelim ve neler olduğunu öğrenelim."
Altın Saçlı Kız, tavşanı yanına alarak ormanın daha derinlerine doğru yürümeye başlamış. Yolda bir grup sincapla karşılaşmışlar. Sincaplar da çok gergin görünüyormuş. Altın Saçlı Kız onlara yaklaşarak sormuş:
"Siz de mi tartışıyorsunuz? Ne oldu size böyle?"
Sincaplardan biri, kızgın bir ses tonuyla cevap vermiş: "Biz eskiden kuşlarla arkadaş gibiydik. Ama son zamanlarda kuşlar sürekli ağaç dallarımızı kapıyorlar. Kendi evimizi yapmak için yer bulamıyoruz. Bu yüzden kavga ediyoruz."
Altın Saçlı Kız, sincapların bu sorunu çözmek için birbirleriyle konuşmak yerine kavga ettiklerini fark etmiş. "Bu şekilde birbirinize yardım etmeden sorunlarınızı çözemezsiniz," demiş. "Kuşlarla dostça konuşarak bu meseleyi halledebiliriz. Hadi, gidip kuşlarla konuşalım."
Sincaplar önce tereddüt etmiş, ama Altın Saçlı Kız’ın kararlılığını görünce ona katılmışlar. Hep birlikte kuşların yaşadığı büyük ağaca doğru yürümüşler. Ağaçta cıvıldaşan kuşlar, Altın Saçlı Kız ve sincapları görünce hemen uçup gelmişler.
Kuşlardan biri, sincapları görünce biraz sert bir sesle sormuş: "Neden buradasınız? Yine kavgaya mı geldiniz?"
Altın Saçlı Kız, kuşun sözünü kesmeden cevap vermiş: "Hayır, biz kavga etmeye değil, dostluk kurmaya geldik. Ormandaki birlik ve beraberliği yeniden sağlamak istiyoruz. Sincaplar, evlerini yapmak için dallara ihtiyaç duyuyorlar. Siz de burada rahatça yaşıyorsunuz. Neden bu sorunları dostça konuşup birlikte çözmüyorsunuz?"
Kuşlar bu sözler karşısında biraz şaşırmış. Çünkü gerçekten de kavga etmek yerine bir çözüm bulabileceklerini hiç düşünmemişler. Bir kuş öne çıkarak, "Aslında dalları paylaşabiliriz. Biz üst dallarda yaşıyoruz, sincaplar da alt dalları kullanabilir. Böylece hepimiz mutlu oluruz," demiş.
Bu öneri sincapların da hoşuna gitmiş. Altın Saçlı Kız, kuşların ve sincapların dostça anlaşmasını sağladığı için çok mutlu olmuş. Böylece ormanın bu köşesinde yeniden dostluk ve huzur sağlanmış. Ama Altın Saçlı Kız, ormandaki tüm sorunların çözülmediğini biliyormuş. Diğer hayvanların da yardıma ihtiyacı olabileceğini düşünerek yoluna devam etmiş.
Yürümeye devam ederken birden büyük bir ayı ile karşılaşmış. Ayı, hışımla yere vuruyor ve çok sinirli görünüyormuş. Altın Saçlı Kız, ayıya yaklaşarak neden bu kadar öfkeli olduğunu sormuş:
"Merhaba Ayı, neden bu kadar sinirlisin?"
Ayı, kükreyerek cevap vermiş: "Kurtlar bana meydan okuyor! Ben bu ormanın en güçlü hayvanıyım, ama onlar sürekli benimle kavga etmek istiyorlar. Bu yüzden çok sinirliyim!"
Altın Saçlı Kız, ayının gücüne güvendiğini anlıyor ama bu şekilde sürekli kavgaya odaklanmanın ona bir şey kazandırmayacağını biliyormuş. Ona nazikçe, "Güçlü olmak sadece kavga etmekle olmaz. Gerçek güç, dostluk ve işbirliği yapmaktan gelir. Belki kurtlarla konuşursan, neden böyle davrandıklarını anlayabiliriz," demiş.
Ayı başta bu fikre karşı çıkmış ama sonra Altın Saçlı Kız’ın sakinleştirici sözleri ona mantıklı gelmiş. Hep birlikte kurtların yaşadığı yere gitmişler. Kurtlar da ayının geldiğini görünce gardlarını almışlar, ama Altın Saçlı Kız araya girerek hemen konuşmaya başlamış:
"Arkadaşlar, kavga etmek yerine birbirinize dostça yaklaşmayı denediniz mi? Her biriniz bu ormanda birlikte yaşıyorsunuz. Neden birbirinize yardım ederek daha güçlü bir orman oluşturmuyorsunuz?"
Kurtlar, ayıya karşı olan tavırlarını biraz yumuşatarak cevap vermişler: "Biz sadece ayının gücüne hayranız, ama onunla dostça rekabet etmek istiyoruz. Bizim ona meydan okumamız, dostça bir yarışma olarak düşünülmeli."
Ayı bu sözleri duyunca rahatlamış. Meğer kurtlar sadece onunla dostça bir yarışma yapmak istiyorlarmış. Ayı ve kurtlar, birbirleriyle dostça yarışmaya karar vermişler. Artık ormanın bu köşesinde de kavga değil dostluk hakim olmuş.
Altın Saçlı Kız, hem ayı hem de kurtların birbirlerine dostça yaklaşmasını sağladığı için çok mutluymuş. Ancak ormandaki hayvanların hepsinin sorunları çözülene kadar durmaya niyeti yokmuş. Sonunda ormanın en uzak köşesinde yaşlı bir baykuşla karşılaşmış. Baykuş, ormanın bilge hayvanıymış ve her zaman hayvanlara yol gösterirmiş. Altın Saçlı Kız, baykuşa tüm gün yaşadığı olayları anlatmış. Baykuş, onu sabırla dinlemiş ve sonunda şöyle demiş:
"Altın Saçlı Kız, sen bu ormanda sadece hayvanların dostluğunu sağlamadın, aynı zamanda bizlere iyiliğin ve anlayışın ne kadar önemli olduğunu öğrettin. Her birimiz farklı olabiliriz, ama dostluk ve işbirliğiyle hepimiz mutlu olabiliriz. Senin gibi biri olduğu için çok şanslıyız."
Altın Saçlı Kız, baykuşun bu sözleri karşısında çok duygulanmış. Ormandaki hayvanların dostça yaşayabilmesi için yapması gereken her şeyi yaptığını hissetmiş. Sonunda tüm hayvanlar bir araya gelmiş ve Altın Saçlı Kız’ı ormanın kahramanı ilan etmişler. Hayvanlar arasında yeniden dostluk ve huzur sağlanmış, herkes mutlu bir şekilde yaşamaya devam etmiş.
Ve Altın Saçlı Kız, hayvan dostlarıyla birlikte uzun yıllar boyunca mutlu ve huzurlu bir hayat sürmüş. Orman artık her zamankinden daha barış doluymuş, çünkü herkes Altın Saçlı Kız’ın öğrettiği iyilik ve dostluk prensiplerine bağlı kalmış.
Masal da burada sona ermiş.
Arkadaşlarınla Paylaş