Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, uzak diyarların birinde güzellikleriyle meşhur bir şehir varmış. Bu şehirde yaşayan insanlar, temiz kalpli, yardımsever ve adaletliydiler. Bu şehrin en büyük ailesi, adlarıyla ve hatta yaşadıkları zamanda bile büyük bir üne sahip olmuştu. Bu aileye büyük bir bereket, zenginlik ve hikmet verilmişti. Adlarının anlamı ile aynı bereketi aile fertlerine veren Allah'tı. Aile fertleri, iyilikle, adaletle ve sevgiyle yan yana yaşadıkları için zamanın hiçbir karanlığı, ailelerinin içine girememişti.
Aile fertlerinden biri olan Ali, babasından alacağı bütün bilgileri toplayarak her konuda halkına yardımcı olurdu. Ali'nin bölgenin her bir köşesinde ismi duyulmuş ve sevilen bir insan olduğunu da eklemek gerek. Gerektiği zamanlarda ve gerektiği kişilere yardım ederdi. O sırada kıtlığa yakalanmış bir köyden gelen fakir ve yorgun bir adamla karşılaştı. Adam, açlıktan ölmek üzere olan halkına yardım etmek için Ali'ye gelmişti. Ali, bir an bile tereddüt etmeden, tüm yiyeceklerini ve suyunu paylaştı. Karşılığında ne istediğini sorduğunda ise, adamın cevabı şaşırtıcıydı: "Ben, senin iyiliğine, yardımseverliğine ve cömertliğine şahit oldum. Biliyorum ki sen, adil ve merhametli bir insansın. Ancak ben, senin Allah katındaki kısmetini artırmak için geldim. Benim sana vereceğim bir hediye var. Bu hediye, sana ve ailenin nesillerine bereket, hikmet ve refah getirecektir."
Ali, bu teklifi kabul ederek adamın peşinden gitti. Adam, ona kutsal Kuran'ı vererek, onun içindeki hikmetleri öğrenmesini ve halkına anlatmasını söyledi. Ali, bu kutsal kitapla tanıştıkça, içindeki hikmet ve adaletin değerini daha da iyi anladı. Hikmetle dolu olan bu kitabın rehberliğinde, ailesi ve halkıyla güzel ve adil bir dünya kurdu.
Bu şekilde, Ali'nin hanesine bereket, adalet ve hikmet her daim üzerlerine yağmadınız?
Ali'nin ailesine bereket, adalet ve hikmet yağmur gibi yağdıkça, şehirleri daha da güzelleşti. Halkı içinde barış ve kardeşlik hüküm sürdü. Bir gün, şehrin dışından gelen bir haber tüm dengeleri altüst etti. Düşman bir ordu, şehre doğru yol alıyordu. Haberi alan Ali, hemen topladığı yiğitlerle beraber surların üzerine çıkarak şehri korumak için hazırlıklara başladı. Hisarın etrafına toplanmış olan halka dönerek, onlara cesaret verdi ve birlikte hareket etmeye çağırdı. Halk, Ali'nin cesaret ve adalet dolu sözlerinden güç alarak, onun etrafında birleşti.
Düşman ordusu, şehrin etrafını kuşatmıştı. Ali ve yiğitleri, düşmana karşı kahramanca mücadele ettiler. Ancak düşmanın güçlü kuvvetleri karşısında şehir savunmasız kalmıştı. Ali, halkına moral vererek, surların üzerine çıktı ve düşmana yüksek sesle hitap etti. Adaletin ve hikmetin gücüne inandığını, halkının hakkını savunmak için her türlü fedakarlığı yapacağını duyurdu.
O sırada, gökyüzü karardı ve büyük bir depremle yer sallanmaya başladı. Herkes korku içindeydi, ancak Ali, göğsünü büyük bir inançla gererek dua etmeye başladı. Birden, gökyüzünden gelen bir ışık huzmesi, düşman ordusunu darmadağın etti. Halk, gözlerine inanamadı, düşman ordusu dağılmıştı. Ali'nin yanına koşarak, ona minnettarlıklarını sundular.
Bu olay, dosta ve düşmana, Ali'nin halkına karşı adalet ve hikmetle dolu olduğunu göstermişti. Şehir halkı, Ali'ye büyük bir sevgi ve saygı duymaya başladı. O günden sonra, şehirde adalet, hikmet ve bereket daima hüküm sürdü.
Ali'nin ailesi, halkı ve şehri için yaşadığı bu büyük başarılar, onun adını tüm diyarlara yaydı. Ali, artık sadece kendi diyarlarının değil, tüm dünyanın adalet ve hikmet kahramanı oldu. Onun yaşadığı bu destansı macera, insanlara her zaman umut ve cesaret verdi. Ve o günden sonra, Ali'nin ailesine bereket, adalet ve hikmet her daim üzerlerine yağdı.
Bu olay, dosta ve düşmana, Ali'nin halkına karşı adalet ve hikmetle dolu olduğunu göstermişti. Şehir halkı, Ali'ye büyük bir sevgi ve saygı duymaya başladı. O günden sonra, şehirde adalet, hikmet ve bereket daima hüküm sürdü.
Böylece, Ali'nin adil ve hikmet dolu yaşantısı, birçok insanın hayatına ilham verdi. Adaletin ve merhametin gücü yüzlerce yıl boyunca insanların yüreklerinde yaşamaya devam etti. Ali'nin ailesine ve şehrine yağan bereket, adalet ve hikmet, tüm diyarlara ulaşarak insanların hayatlarını aydınlattı.
Ve bu şekilde, adaletin, hikmetin ve bereketin gücü, tüm dünyada yayılarak sonsuza dek sürdü.
Arkadaşlarınla Paylaş