Bir zamanlar ormanın derinliklerinde, Muammer adında kocaman ve tatlı bir ayıcık yaşarmış. Muammer, kahverengi parlak tüyleri, kocaman patileri ve sıcacık bir gülümsemesiyle tüm ormanın sevilen yüzüymüş. Muammer’in en büyük özelliği yardımsever olmasıymış. Ormandaki hayvanlara yardım eder, küçük dostlarına kucak dolusu sevgisini ve ilgisini sunarmış. Ancak, her zaman etrafında onunla ilgilenecek bir dostu yokmuş. Kimi zaman yalnızlık onu üzüyor, kocaman kalbi boşmuş gibi hissetmesine neden oluyormuş. İşte, Muammer’in hayatı bir gün çok özel bir dostluk hikayesiyle değişmiş.
Bir ilkbahar sabahı, orman her zamankinden daha parlak ve canlıymış. Kuşlar cıvıl cıvıl şarkılar söylüyor, ağaçların yeşil yaprakları sabah güneşiyle parlıyormuş. Muammer, her zamanki gibi ormanda dolaşmaya çıkmış. Bir süre yürüdükten sonra, bir ağacın altında ağlayan küçük bir sincap görmüş. Küçük sincabın adı Şeker’miş ve gözlerinden süzülen yaşlar yanaklarına damlıyormuş.
“Merhaba Şeker! Ne oldu sana? Neden bu kadar üzgünsün?” diye sormuş Muammer.
Şeker, gözyaşlarını silerek derin bir nefes almış ve anlatmaya başlamış: “Benim en iyi arkadaşım Pati kayboldu. Onunla her gün buluşup oyun oynardık ama dünden beri onu göremiyorum. Ormanda her yeri aradım ama bulamıyorum.”
Muammer, Şeker’in çaresizliğini görünce ona yardım etmeye karar vermiş. “Merak etme Şeker, biz dostlar birbirimize her zaman destek olmalıyız. Hadi, birlikte arayalım Pati’yi. Belki ikimiz onu daha çabuk bulabiliriz.” demiş ve birlikte ormanın derinliklerine doğru yola çıkmışlar.
Ormanın içindeki patikaları adım adım dolaşmışlar, her köşeyi, her ağacı dikkatlice incelemişler. Muammer, Şeker’e hem cesaret veriyor hem de onun moralini yüksek tutmaya çalışıyormuş. Yol boyunca birbirlerine hikayeler anlatmışlar, ormanın güzelliklerinden bahsetmişler. İki dost birlikte zaman geçirdikçe aralarındaki bağ daha da güçleniyormuş.
Bir süre sonra ormanın en büyük ve en eski ağacının yanına gelmişler. Bu ağacın kovuğunda yaşlı bir baykuş oturuyormuş. Baykuş, Muammer ve Şeker’i görünce bilge bir tavırla onları selamlamış. “Merhaba çocuklar! Görünüşe göre birini arıyorsunuz. Size yardım edebilir miyim?” demiş.
Muammer ve Şeker durumu baykuşa anlatmışlar. Baykuş, kanatlarını açarak düşünceli bir şekilde başını sallamış ve “Ah, evet! Dün gece küçük bir tavşan bu ağacın yanından geçerken gördüm. Yorgun ve aç görünüyordu, sanırım güneydeki çalılıklara doğru ilerledi. Belki de orada dinleniyordur.” demiş.
Şeker’in gözleri sevinçle parlamış. “Bu kesinlikle Pati olmalı!” diyerek heyecanla Muammer’in elinden tutmuş. Beraber hemen baykuşun tarif ettiği çalılıklara doğru koşmuşlar. Çalılıkların yanına geldiklerinde, bir süre etrafa bakınıp seslenmişler: “Pati! Neredesin Pati?”
Bir süre sonra, çalılıkların arkasından incecik bir ses duyulmuş: “Şeker, burada mısın?” Bu ses Pati’nin sesiymiş! Şeker sevinçle koşarak Pati’ye sarılmış. Meğer Pati biraz yolunu kaybetmiş ve buraya kadar gelmiş. Geceyi burada geçirip gündüz geri dönmeye çalışacakmış.
Muammer, iki dostun kavuşmasını keyifle izlemiş. Şeker, Pati’ye bakarak, “Muammer olmasaydı seni bulamazdım,” demiş. “O olmasaydı bu kadar güçlü hissetmez, seni ararken bu kadar cesur davranamazdım.”
Pati de Muammer’e teşekkür etmiş ve “Dostların önemini bir kez daha anladım. Bazen bir arkadaşın omzunda ağlamak, bazen de yardımıyla güç bulmak dünyadaki en güzel şey,” demiş. Böylece üçü birlikte ormanda güzel bir yürüyüş yaparak dönüş yoluna koyulmuşlar.
O günden sonra, Muammer, Şeker ve Pati ayrılmaz birer dost olmuşlar. Birlikte daha çok vakit geçirip ormanın tüm güzelliklerini keşfetmişler. Her gün birbirlerine destek olmuş, zor günlerinde birbirlerini asla yalnız bırakmamışlar.
Muammer, dostluğun ve arkadaşlığın ne kadar özel bir şey olduğunu anladıkça daha mutlu olmuş. Artık yalnız hissetmiyormuş, çünkü kalbinde gerçek dostların sıcaklığı varmış. Dostlukları tüm ormana örnek olmuş ve herkes onların hikayesini duydukça dostluklarına daha da değer verir olmuş.
Ve işte böyle, Muammer, Şeker ve Pati ormanda mutlu ve huzurlu bir hayat sürdürmüşler. Ormandaki tüm canlılar, dostluğun ve arkadaşlığın önemini onların hikayesiyle öğrenmişler.
Onların hikayesi, ormanın en eski ağacının dallarında rüzgarla birlikte fısıldanarak her yeni dostluğa ilham vermeye devam etmiş.
SON
Arkadaşlarınla Paylaş