Bir zamanlar, Yeşil Vadistan adlı güzel bir ülke vardı. Bu ülke yemyeşil dağlar, ırmaklar ve rengarenk çiçeklerle dolu, huzur içinde yaşayan insanlarıyla ünlüydü. Yeşil Vadistan'ın en büyük hazinesi ise Şeker Ormanı adındaki büyülü ormandı. Şeker Ormanı'ndaki ağaçlar sıradan ağaçlara benzemezdi; onların yaprakları, dallarından şeker damlatarak tatlılar üreten sihirli ağaçlardı. Her mevsim, dallarından şeker toplamak mümkündü ve bu yüzden ormanın hem tadına doyulmaz hem de çok değerli bir yeri vardı. Ormandan toplanan şekerler, Yeşil Vadistan halkı için bir neşe kaynağıydı. Ülkenin en büyük bayramları, şekerlerle süslenmiş meydanlarda yapılır, çocuklar mutluluk içinde şekerlerin tadını çıkarırdı.
Fakat bir gün, beklenmedik bir şey oldu. Şeker Ormanı’nın ağaçları birdenbire şeker üretmeyi bıraktı. Ağaçların dalları kurumuş gibi görünmeye başladı, şeker damlacıkları yok olmuştu. Ne kadar aransa da ne yeni bir yaprak ne de şeker bulunabiliyordu. Yeşil Vadistan halkı şaşkındı. Bir süre herkes bunun geçici bir durum olduğunu düşündü. Belki de ağaçlar sadece bir mola veriyordu. Fakat günler, haftalar geçmesine rağmen ağaçlardan hâlâ tek bir şeker damlası bile düşmüyordu. İnsanlar endişelenmeye başlamıştı. Şeker Ormanı'ndaki bu sorun, halkın mutluluğunu da etkiliyordu. Herkes şekerlerin neden kaybolduğunu merak ediyor ama kimse cevabı bulamıyordu.
Bu durum, Yeşil Vadistan'ın cesur ve akıllı prensesi Leyla'nın da dikkatini çekti. Leyla, küçüklüğünden beri Şeker Ormanı’nı çok severdi. O ve kardeşi her yaz ormana gider, dallardan dökülen şekerleri toplar, arkadaşlarıyla oyunlar oynardı. Şimdi ise ormandaki şekerlerin kaybolmuş olması onu derinden üzmüştü. Halkın mutsuz olduğunu görmek Leyla’nın yüreğini acıtıyordu. Bu gizemi çözmek için Leyla, Şeker Ormanı'na gitmeye karar verdi. Küçük yaşından beri cesur ve yardımseverliğiyle bilinen prenses, bu sefer de ülkesini kurtarmak için harekete geçecekti.
Leyla sabahın ilk ışıklarıyla yola koyuldu. Şeker Ormanı, Yeşil Vadistan’ın merkezine biraz uzaktı, fakat prenses kararlıydı. Yanına en sevdiği mavi pelerinini aldı ve yolculuğuna başladı. Ormanın girişine vardığında, her şeyin ne kadar değiştiğini fark etti. Bir zamanlar canlı, parlak olan ağaçlar şimdi solgun ve cansız görünüyordu. Ormanda eskiden duyulan kuş sesleri kesilmişti, her şey sessizdi. Leyla içini çekti ama cesaretini kaybetmedi. Şeker Ormanı’nın sırlarını çözmeye kararlıydı.
Ormanda ilerlerken, Leyla, ince bir sesin ağlama sesini duydu. Etrafına bakındı, sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştı. Biraz ilerledikten sonra, küçük bir şeker perisiyle karşılaştı. Şeker peri, bir ağacın dibinde üzgünce oturuyordu ve gözlerinden minik, parlak gözyaşları dökülüyordu. Leyla periye yaklaştı ve yumuşak bir sesle, "Neden ağlıyorsun, küçük peri?" diye sordu.
Şeker peri, gözlerini Leyla’ya çevirdi ve iç çekerek konuşmaya başladı. “Şekerler yok oldu,” dedi hüzünle. “Şeker Ormanı’nın şekerleri bizim koruyucumuz olan Şeker Kraliçesi sayesinde büyüyor. Ama... Şeker Kraliçesi kayboldu. O olmadan orman güçlerini kaybetti. Şekerler geri gelmeyecek, ta ki Şeker Kraliçesi bulunana kadar.”
Leyla, bu durumu öğrenince çok şaşırdı. Şeker Kraliçesi’nin kaybolmuş olması, her şeyin sebebini açıklıyordu. Şekerler onun büyüsüyle yeşeriyor, orman onun sihriyle hayat buluyordu. Şeker Kraliçesi olmadan ormanın eski haline dönmesi mümkün değildi. Leyla hemen bir plan yapmaya karar verdi. “O halde Şeker Kraliçesi’ni bulmalıyız!” dedi kararlı bir şekilde. “Onu bulursak, şekerler de geri gelir.”
Şeker peri, Leyla’nın bu cesur teklifi karşısında umutlanmıştı. Hemen Leyla’ya rehberlik etmeyi teklif etti. Birlikte, Şeker Kraliçesi’nin nerede olabileceğini öğrenmek için ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladılar. Yolculuk boyunca peri, Leyla’ya Şeker Kraliçesi’nin her zaman ormanı koruduğunu, ancak son zamanlarda ormana musallat olan bir Tuzlu Şeker Büyücüsü tarafından tehdit edildiğini anlattı. Bu kötü büyücü, şekerleri yok etmek ve ormanı ele geçirmek istiyordu. Kraliçe, büyücüyü durdurmaya çalışırken ortadan kaybolmuştu.
Leyla ve şeker peri, uzun bir yürüyüşün ardından Şeker Ormanı’nın derinliklerindeki büyülü bir şatoya geldiler. Bu şato, Tuzlu Şeker Büyücüsü’nün yaşadığı yerdi. Şatonun kapıları devasa ve ürkütücüydü, ancak Leyla cesaretini toplayarak içeri girmeye karar verdi. Prenses, korkusuzca şatonun içine adım attı. İçerisi soğuk ve karanlıktı. Şatonun koridorlarında yankılanan garip sesler Leyla’nın tüylerini ürpertti. Ancak Leyla pes etmeyecekti.
Şatonun derinliklerinde Leyla, Şeker Kraliçesi’ni buldu. Kraliçe, Tuzlu Şeker Büyücüsü tarafından tutsak edilmiş ve büyülü zincirlerle bağlanmıştı. Şeker Kraliçesi, Leyla’yı görünce gözlerinde umut parladı. "Beni bulduğun için teşekkür ederim, prenses Leyla," dedi zayıf bir sesle. "Ama bu büyücü çok güçlü. Onu yenmek zor olacak."
Leyla kararlı bir şekilde, “Ne olursa olsun seni buradan kurtaracağım,” dedi. O sırada Tuzlu Şeker Büyücüsü, büyük bir öfkeyle ortaya çıktı. Elindeki büyülü değnekle Leyla’ya saldırmaya başladı. Büyücünün saldırıları şiddetliydi, ama Leyla pes etmedi. Şeker peri de Leyla’ya yardım etmek için sihirli güçlerini kullanıyordu. Uzun ve zorlu bir mücadeleden sonra, Leyla büyücüyü zayıflatmayı başardı.
Büyücünün gücü azaldıkça, Leyla büyülü zincirleri kırdı ve Şeker Kraliçesi’ni serbest bıraktı. Kraliçe serbest kalır kalmaz, tüm ormana yayılacak bir ışık saçmaya başladı. Bu ışık, Şeker Ormanı’na yeniden hayat verecekti. Şeker Kraliçesi’nin sihri sayesinde ağaçlar tekrar şeker üretmeye başladı. Orman, eski büyülü haline geri dönüyordu. Kuşlar tekrar şarkı söylemeye, yapraklar şeker damlatmaya başladı. Şeker peri sevinç içinde dans ediyor, Leyla ve Şeker Kraliçesi birbirlerine minnetle bakıyordu.
Yeşil Vadistan halkı, prenses Leyla ve Şeker Kraliçesi’nin geri dönüşünü büyük bir coşkuyla kutladı. Şekerler geri dönmüş, halk yeniden neşe bulmuştu. Leyla’nın cesareti ve kararlılığı sayesinde, Yeşil Vadistan bir kez daha huzur ve mutluluğa kavuşmuştu. Leyla’nın halkı için yaptığı bu fedakârlık, herkesin gönlünde taht kurmuştu.
O günden sonra, Şeker Ormanı bir daha asla tehlikeye girmedi. Şeker Kraliçesi ormanı korumaya devam etti ve Leyla, her yıl ormanda düzenlenen şeker festivallerine katılarak halkıyla mutluluğunu paylaştı. Yeşil Vadistan’da herkes, Leyla’nın bu kahramanca macerasını konuşur ve onunla gurur duyardı.
Ve böylece, Yeşil Vadistan’da herkes sonsuza dek mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamaya devam etti.
Arkadaşlarınla Paylaş