Bir zamanlar, büyüleyici güzellikte bir ormanın kenarında, küçük ve sevimli bir köy olan Korkusuz Kasabası varmış. Bu kasaba, adını kasaba halkının cesaretinden almış. Kasaba halkı, zorluklara karşı asla pes etmeyen, birbirine her zaman destek olan ve cesur insanlardı. Bu kasabada, ailesiyle birlikte yaşayan, kalbi sevgi ve cesaretle dolu küçük bir çocuk varmış. Bu çocuğun adı Arda'ymış.
Arda, on yaşındaymış ve etrafındaki dünyayı büyük bir merakla keşfetmekten hoşlanırmış. En sevdiği şeylerden biri de babasıyla birlikte ormanda yürüyüşe çıkmakmış. Babası ona doğa hakkında, hayvanlar hakkında ve özellikle cesaret hakkında hikayeler anlatırmış. Babası, "Gerçek cesaret, korkularınla yüzleşmek ve doğru olanı yapmaktır," derdi. Arda, babasının bu sözlerini hep aklında tutarmış.
Bir gün, Korkusuz Kasabası'nda büyük bir telaş başlamış. Kasabanın yakınlarındaki büyük dağın ardında, ürkütücü ve tehlikeli bir ejderhanın yaşadığı söylentisi yayılmış. Bu ejderhanın, gece vakti kasabaya inip hayvanları çaldığı, tarlalara zarar verdiği ve kasaba halkını korkuttuğu söyleniyormuş. Kasaba halkı bu duruma çok üzülmüş ve endişelenmiş. Ancak, kimse ejderhayla yüzleşmeye cesaret edemiyormuş.
Arda, bu durumu öğrenince çok üzülmüş. Kasabasını ve insanları çok sevdiği için onlara yardım etmek istemiş. Babasına ejderhayla ilgili duyduklarını anlatmış ve onu durdurmak istediğini söylemiş. Babası, Arda'nın cesaretini takdir etmiş ama aynı zamanda çok tehlikeli olduğunu düşünmüş. "Arda, cesaretin beni gururlandırıyor ama bu iş çok tehlikeli. Ejderhalar çok güçlü ve tehlikeli yaratıklar. Sen daha küçüksün," demiş.
Arda, babasının endişesini anlayışla karşılamış ama yine de kararından vazgeçmemiş. Babasına, "Babacığım, senin bana öğrettiğin gibi gerçek cesaret korkularımızla yüzleşmek ve doğru olanı yapmaktır. Eğer ejderhayı durdurmazsak, kasabamız zarar görecek. Ben elimden geleni yapmak istiyorum," demiş. Babası, Arda'nın kararlılığını görünce ona yardım etmeye karar vermiş ve bir plan yapmışlar.
Ertesi sabah, Arda ve babası, kasabanın ileri gelenleriyle konuşmuşlar ve onları planlarına ikna etmişler. Arda, ejderhanın yuvasını bulup onunla konuşarak kasabaya zarar vermemesini isteyeceğini söylemiş. Kasabanın ileri gelenleri, Arda'nın cesaretine hayran kalmışlar ve ona destek vermeye karar vermişler. Arda'ya güçlü bir kalkan ve sihirli bir kılıç vermişler. Ayrıca, ona rehberlik etmesi için bilge bir baykuş olan Bıdık'ı yanına vermişler.
Arda ve Bıdık, büyük bir kararlılıkla yola çıkmışlar. Ormanın derinliklerinden geçip, büyük dağa doğru ilerlemişler. Yol boyunca, Arda birçok tehlikeyle karşılaşmış ama Bıdık'ın rehberliği ve cesareti sayesinde hepsinin üstesinden gelmiş. Yılanlar, dikenli çalılar ve karanlık mağaralar, Arda'yı durduramamış.
Sonunda, ejderhanın yuvasına ulaşmışlar. Büyük ve karanlık bir mağaranın önünde durmuşlar. Arda, derin bir nefes almış ve cesaretini toplamış. Bıdık, "Unutma Arda, sakin ol ve cesaretle konuş. Ejderha belki de düşündüğümüz kadar kötü değildir," demiş.
Arda, kalkanını ve kılıcını hazır ederek mağaraya girmiş. Mağaranın içinde, büyük ve korkunç görünümlü ejderhayı görmüş. Ejderha, Arda'nın varlığını fark edince büyük bir kükreme ile ona doğru dönmüş. "Kim cesaret eder de benim mağarama girer?" diye gürlemiş ejderha.
Arda, korkusunu yenerek ileri adım atmış ve ejderhaya bakarak, "Benim adım Arda. Korkusuz Kasabası'ndan geldim. Kasabamızı ve halkımızı korumak için buradayım. Kasabamıza zarar veriyorsun ve bunu durdurmanı istiyorum," demiş.
Ejderha, Arda'nın cesaretine şaşırmış ve biraz yumuşamış bir sesle, "Kasabanıza zarar vermek istemezdim ama açım ve yiyecek bulmakta zorlanıyorum. İnsanlar beni hep kovuyor ve benden korkuyor," demiş.
Arda, ejderhanın bu sözlerine şaşırmış ve biraz daha yaklaşarak, "Belki sana yardımcı olabiliriz. Kasabamızda yeterince yiyecek var ve seni beslemekten mutluluk duyarız. Yeter ki kasabamıza zarar vermekten vazgeç," demiş.
Ejderha, Arda'nın bu teklifine düşünceli bir şekilde bakmış ve sonra başını sallamış. "Tamam, eğer bana gerçekten yardım ederseniz, kasabanıza zarar vermekten vazgeçerim," demiş.
Arda ve Bıdık, ejderhayla bir anlaşmaya varmışlar ve ejderhayı kasabaya götürmüşler. Kasaba halkı, başlangıçta ejderhayı görünce korkmuş ama Arda onlara durumu açıklayınca rahatlamışlar. Ejderhayı kasabada misafir etmişler ve ona yiyecek sağlamışlar. Ejderha, kasaba halkına minnettar kalmış ve onlara yardımcı olmaya başlamış. Tarlaları korumuş, ağır işleri üstlenmiş ve kasabayı yabani hayvanlardan korumuş.
Arda, cesareti ve kararlılığı sayesinde kasabasını korumuş ve yeni bir dost edinmiş. Ejderha, artık kasabanın bir parçası olmuş ve herkes onu sevmiş. Arda, babasının sözlerini hatırlayarak, gerçek cesaretin korkularla yüzleşmek ve doğru olanı yapmak olduğunu bir kez daha anlamış.
Korkusuz Kasabası, artık daha güçlü ve birlik içinde olmuş. Arda ve ejderha, ormanda birçok macera yaşamış ve birlikte birçok zorluğun üstesinden gelmişler. Kasaba halkı, Arda'nın cesaretini ve ejderhanın dostluğunu her zaman hatırlamış ve onlara minnettar kalmış.
Ve böylece, Arda'nın cesareti ve iyi kalbi sayesinde, Korkusuz Kasabası'nda huzur ve mutluluk hakim olmuş. Masal burada sona eriyor ama Arda ve ejderhanın dostluğu ve cesareti, kasaba halkının kalbinde sonsuza kadar yaşamaya devam etmiş.
Son.
Arkadaşlarınla Paylaş