Bir varmış, bir yokmuş. Güzel bir köyde, Delice Nehri kenarında yaşayan bir çocuk varmış. Adı Ali’di. Ali, hayal gücü çok geniş bir çocuktu ve maceralara düşkündü. Her gün nehir kenarında oyunlar oynar, hayali dünyasında korkusuz kahramanlarla birlikte fantastik maceralara atılırdı.
Bir gün Ali, köye doğru yaklaşan korkunç bir ejderhayı gördü. Ejderha, köydeki yiyecekleri ve evleri yakıyordu. Köylüler korkudan ne yapacaklarını bilemez haldelerdi. Ali, cesur bir şekilde ejderhanın önüne geçti ve ona meydan okudu.
“Ey korkak canavar! Bu köyde terör estirmen artık son bulacak!” dedi Ali.
Ejderha şaşırmış bir şekilde Ali’ye baktı. “Kimmiş sen?” diye sordu.
“Ben, Ali. Korkusuz kahramanım!” diye cevapladı Ali.
Ejderha, Ali’nin cesaretinden etkilenmişti. “Ben artık köyü rahatsız etmeyeceğim. Özür dilerim.” dedi.
Ali, ejderhanın omzuna bindi ve köyün yanına kadar onunla uçtu. Köylüler, Ali ve ejderhayı görünce şaşırdılar ve hep bir ağızdan sevinçle alkışladılar. Artık köyleri güvende idi.
Bir süre sonra, Ali başka bir macera yaşamak için köyden ayrıldı. Yıllar sonra geri döndüğünde, köyde ejderhanın gerçekleştirdiği birçok kötülük hikayesi anlatılıyordu. Ali, bu hikayelere inanamadı. Gerçekten de ejderha köylülere yardım etmişti.
Ali, köylülere dönerek, “Ejderha gerçek bir kahramandır. Ona inanın!” dedi.
Köylüler, Ali’ye minnettarlıkla baktılar. Artık ejderhanın hikayelerini başka bir gözle dinlemeye başladılar ve ona saygı duydular.
Ve Ali'nin öyküsü, cesaretin gücünü gösteren bir masal oldu. Çünkü korkusuz bir çocuğun bile bir ejderhayı "ölümsüzleştirme" gücü vardı. Bu masal, cesaretin insanlara neler başarabileceğini hatırlatır.
Bundan sonra, Delice Nehri kenarındaki güzel köyde huzur ve mutluluk hüküm sürdü. Ali ise daima bir kahraman olarak anıldı. Ve onun cesaret örneği, tüm çocuklara ilham kaynağı oldu.
Arkadaşlarınla Paylaş