Uzun zaman önce, küçük bir kasabada yaşayan Ali adında bir çocuk vardı. Ali, çok sayıda dileği vardı, ama en büyük dileği uçmak için kanatları olmasıydı. Her gece yıldızlara bakar ve dilek tutardı.
Bir gece, Ali yine yıldızlara baktı ve dilek tuttu. "Lütfen, kanatlarım olsun ve uçabilirim" dedi. Ancak bu dileğini yerine getirebilecek hiç kimse yoktu, çünkü kasabada uçabilen kimse yoktu.
Ertesi sabah, Ali bir yabancıyla karşılaştı. Yabancı, kendini "Kırmızı Ceketli Adam" olarak tanıttı. Kırmızı Ceketli Adam, Ali'nin dileğini duymuştu ve ona yardım etmeye karar vermişti.
Kırmızı Ceketli Adam, Ali'ye sihirli bir tüy verdi. "Bu tüy, seni istediğin yere götürebilir" dedi. Ali çok heyecanlıydı ve hemen tüyü denemek istedi.
Ali, tüyü tuttu ve gözlerini kapattı. Bir an sonra, havada uçuyordu! Ali gökyüzünün tadını çıkardı, bulutlara dokundu ve özgürlüğün tadını çıkardı. Artık en büyük dileği gerçek olmuştu.
Ancak Ali, uçmanın ne kadar yalnız bir deneyim olduğunu fark etti. Dostları ve ailesi yerde kalmıştı ve o gökyüzünde tek başınaydı. Ali, onlarla zaman geçiremeyecek olmanın hüznünü yaşamaya başladı.
Bir gün Ali, Kırmızı Ceketli Adam'a geri dönmek istedi. Kırmızı Ceketli Adam, onu geri getirdi ve tüyü geri aldı. Ali, dostları ve ailesiyle tekrar bir araya geldi ve artık yere ait olduğunu hissetti.
Ali, bu deneyimden önemli bir ders çıkardı. Dileklerinin gerçekleşmesi harika olabilirdi, ama ait olduğu yerde, sevdikleriyle olmak onun için daha değerliydi. Uçmak güzeldi, ama dostluklar ve aile bağları daha da değerliydi.
Arkadaşlarınla Paylaş