Bir zamanlar, yıldızların pırıl pırıl parladığı bir galakside, küçük bir gezegen olan Zorakya vardı. Bu gezegen, uzayın derinliklerinde, diğer gezegenlerden uzakta kalmış gizemli bir yerdi. Zorakya'nın sakinleri, Zorklar adında sevimli yaratıklardı. Zorklar, insanların aksine, tüylü, renkli ve biraz da minik yaratıklardı. En büyük özellikleri, uzaya olan ilgileri ve yıldızlara duydukları büyük hayranlıktı. Her gece gökyüzüne bakar, yıldızların ışıkları altında masallar anlatırlardı.
Bu Zorklardan biri, gezegenin en meraklısı olan Kiki idi. Kiki, mavi kürkü ve parlak yeşil gözleriyle diğer Zorklardan hemen ayırt edilirdi. En sevdiği şey, yıldızları izlemek ve onların sırrını çözmeye çalışmaktı. Kiki, her gece teleskopuyla gökyüzünü tarar, yıldızların hareketlerini izlerdi. Ancak bir sabah, Kiki bir şey fark etti; gökyüzündeki bazı yıldızlar kaybolmuştu!
Kiki gözlerine inanamadı. Her zaman gökyüzünde gördüğü parlak yıldızlar, birdenbire ortadan kaybolmuştu. "Bu nasıl olabilir?" diye düşündü. Kiki hemen en yakın arkadaşları Lila ve Tiko'yu buldu. Lila, Kiki gibi uzayı çok seven bir Zorktu. Tiko ise biraz daha tembel, ama bir o kadar da cesur bir arkadaştı. Onları gökyüzündeki yıldızların kaybolduğunu söyler söylemez, üç arkadaş bu garip durumu çözmeye karar verdiler.
Lila teleskopunu alıp gökyüzünü incelemeye başladı. "Gerçekten bazı yıldızlar yok olmuş!" dedi şaşkınlıkla. Tiko ise hala bu olaya inanmıyordu. "Yıldızlar kaybolmaz ki! Belki bulutlar onları kapatmıştır" dedi. Ama gökyüzü açık ve bulutsuzdu.
Kiki, "Bir uzay macerası zamanı geldi!" diye bağırdı. Üç arkadaş hemen uzay gemilerini hazırladılar. Zorakya'nın en parlak buluşu olan bu küçük uzay gemisi, onları galaksiler arası yolculuklara çıkarabilecek kadar güçlüydü. Gemiye bindiklerinde heyecan doruktaydı. "Nereye gidiyoruz?" diye sordu Lila. Kiki, "Tabii ki yıldızların kaybolduğu yere!" dedi ve geminin düğmelerine bastı.
Uzay gemisi hızla Zorakya'nın atmosferinden çıkıp uzayın derinliklerine doğru yol aldı. Gökyüzünde yıldızların parlaklığını takip ederek ilerliyorlardı. Bir süre sonra, Kiki'nin teleskopuyla fark ettiği kayıp yıldızların olduğu bölgeye geldiler. Ancak burası tamamen karanlıktı. Yıldızların olması gereken yerde, koca bir boşluk vardı. "Bu gerçekten garip!" dedi Tiko.
Tam o sırada, uzayın derinliklerinden bir ışık gördüler. Bu, kaybolmuş yıldızlardan biri gibiydi, ama hareket ediyordu. "Ne olabilir bu?" dedi Lila heyecanla. Üç arkadaş hemen ışığın peşine düştüler. Işık, onları galaksinin en uzak köşelerine kadar sürükledi. Sonunda, büyük bir uzay istasyonuna geldiler. Bu istasyon, kocaman bir küre gibi görünüyordu ve her yerden ışıklar saçıyordu.
İstasyonun kapısına yaklaştıklarında, büyük bir metal kapı kendiliğinden açıldı. İçeriye girdiklerinde onları karşılayan bir robot vardı. Robot, "Hoş geldiniz Zorakya'nın küçük gezginleri! Ben Galaktikus, bu istasyonun koruyucusuyum" dedi. Kiki, cesaretle "Merhaba Galaktikus! Biz kaybolan yıldızları arıyoruz. Gökyüzünde bazı yıldızlar birdenbire yok oldu. Bu konuda bir şey biliyor musun?" diye sordu.
Galaktikus bir süre düşündü. Sonra hüzünlü bir ses tonuyla, "Evet, biliyorum" dedi. "Uzayın derinliklerinde, yıldızları çalan bir karanlık yaratık var. Bu yaratık, yıldızların ışığını çalar ve onları karanlık bir boyutta hapseder. Biz bu yaratığa Karanlık Yutan diyoruz. Eğer bir şey yapmazsak, tüm yıldızlar yok olabilir!"
Üç arkadaş birbirine baktı. "Yıldızlar olmadan, ne biz Zorklar ne de diğer gezegenlerdeki canlılar yaşayabilir!" dedi Lila. Kiki, "O zaman hemen Karanlık Yutan'ı bulmalıyız!" diye atıldı. Galaktikus, onlara bir harita verdi. Bu harita, Karanlık Yutan’ın saklandığı karanlık bölgeyi gösteriyordu.
Kiki, Lila ve Tiko uzay gemilerine binip Galaktikus'un haritasını takip ederek karanlık bölgeye doğru yola çıktılar. Yıldızlar azalmaya başlamıştı ve uzay gittikçe daha karanlık oluyordu. Bu karanlık onları biraz korkutuyordu ama arkadaşlıkları ve cesaretleri onları güçlü tutuyordu.
Bir süre sonra, uzayın en karanlık köşesine geldiler. Burada hiçbir yıldız parlamıyordu. Her yer zifiri karanlıktı. Tam o sırada, devasa bir gölge belirdi. Bu, Karanlık Yutan’dı. Kocaman, şekilsiz ve korkutucu bir varlıktı. Yıldızların ışığını içine çekiyor, onları yok ediyordu.
Tiko korkuyla geri çekilmek istedi ama Kiki, "Hayır! Korkmayalım! Yıldızları geri almalıyız" dedi. Kiki, Lila ve Tiko, Karanlık Yutan'a yaklaştılar. Kiki, "Hey, neden yıldızları çalıyorsun?" diye bağırdı.
Karanlık Yutan, boğuk bir sesle, "Çünkü ben karanlıkla beslenirim. Işığı yok etmek, karanlığımı güçlendirir" dedi. Kiki, "Ama yıldızlar olmadan, hayat da olmaz! Karanlık iyidir ama ışık da gereklidir. Eğer tüm yıldızları yok edersen, denge bozulur" diye karşılık verdi.
Karanlık Yutan bir an durakladı. "Denge mi?" dedi düşünceli bir şekilde. "Dengeyi hiç düşünmemiştim. Ben sadece daha güçlü olmak istedim." Lila araya girerek, "Karanlık olmadan ışık, ışık olmadan karanlık olmaz. Ama ikisi birlikte olduğunda, her şey dengede kalır. Sen de ışığı tamamen yok etmek zorunda değilsin."
Karanlık Yutan bir süre düşündü. "Belki de haklısınız. Yıldızların ışığına zarar vermek istememiştim. Sadece daha karanlık bir yer istiyordum" dedi.
Kiki, "O zaman bir anlaşma yapalım. Işığı yok etme, biz de senin için daha karanlık bir gezegen bulalım. Böylece ışık ve karanlık dengede olur" dedi. Karanlık Yutan bu teklifi kabul etti. "Tamam, ama yıldızları serbest bırakmam için bana yardım etmelisiniz" dedi.
Üç arkadaş, Karanlık Yutan'a yardım etmeye karar verdiler. Onun karanlık boyutuna girdiler ve orada hapsedilmiş yıldızları buldular. Yıldızlar, minik parıltılar halinde orada asılı duruyordu. Kiki, "Hadi onları geri götürelim!" dedi. Karanlık Yutan’ın yardımıyla, kaybolan tüm yıldızları serbest bıraktılar. Yıldızlar tekrar gökyüzüne doğru uçtular ve uzayı yeniden aydınlattılar.
Karanlık Yutan da onlara teşekkür etti ve Kiki'nin söz verdiği gibi, karanlık bir gezegene yerleşti. Artık hem karanlık hem de ışık uzayda bir denge içinde var oluyordu.
Üç arkadaş ise mutlu ve gururlu bir şekilde Zorakya'ya geri döndüler. Gezegenlerindeki herkes, yıldızların geri geldiğini fark etmiş ve büyük bir kutlama yapmıştı. Kiki, Lila ve Tiko, bu macerayı hiçbir zaman unutmadılar. Çünkü uzayın derinliklerindeki bu macera, onlara sadece cesaretlerini değil, aynı zamanda ışık ve karanlık arasındaki dengenin ne kadar önemli olduğunu öğretmişti.
Ve böylece, yıldızlar bir daha asla kaybolmadı. Kiki, Lila ve Tiko da Zorakya’da her gece gökyüzüne bakarak, yıldızların altında yeni maceraların hayalini kurmaya devam ettiler.
SON
Arkadaşlarınla Paylaş