Ayşe, geceleyin gökyüzünü seyretmeyi çok severdi. Her gece penceresinden yıldızları izler, onlarla konuşurdu. Ancak bir gece, en sevdiği yıldız kayboldu. Adını Yıldız Avcısı koyduğu bu yıldız, onun en iyi arkadaşıydı.
Ayşe üzgündü. Yıldız Avcısı'yı bulmak için el feneriyle yatağından sıyrıldı ve penceresini açtı. Gökyüzüne baktı, ancak Yıldız Avcısı yoktu. Hemen pijamalarını giydi ve terliklerini ayağına geçirdi. Odasından çıktı ve bahçeye koştu.
Ayşe, bahçesindeki çimenlerin üzerinde durdu ve yıldızlara baktı. Belki de Yıldız Avcısı başka bir yere gitmişti, düşündü. Onu bulmak için ne yapması gerektiğini bilmiyordu, ama pes etmek istemiyordu.
Birdenbire, gökyüzünden ince bir ışık hüzmesi gördü. Işık hüzmesi, Ayşe'yi gökyüzüne doğru çekiyormuş gibi hissettirdi. Ayşe, hafifçe sıçradı ve ışığın peşinden gitmeye karar verdi.
Işık hüzmesini takip ederek ormana doğru ilerlemeye başladı. Ormanın içindeki ağaçlar, Ayşe'nin üzerine yıldız ışığıyla aydınlatılmış gibi görünüyordu. Ayşe, ilerledikçe ışığın kaynağına yaklaştı.
Sonunda, ışığın kaynağını buldu: Kayıp Yıldız Avcısı! Yıldız Avcısı, yere yakın bir dalın üzerinde oturuyordu ve ışık saçıyordu. Ayşe, sevinçle Yıldız Avcısı'na doğru koştu.
Yıldız Avcısı, Ayşe'yi görünce sevindi. Ayşe, Yıldız Avcısı'na sarıldı ve ona ne olduğunu sordu. Yıldız Avcısı, geceleyin gökyüzünde dolaşırken yanlışlıkla ormanın içine düşmüş olduğunu anlattı.
Ayşe ve Yıldız Avcısı birlikte eve döndüler. Ayşe, Yıldız Avcısı'nın artık kaybolmayacağından emin oldu ve onunla konuşmaya devam etti. Artık gökyüzünü izlerken, Yıldız Avcısı da yanındaydı.
Ayşe, o gece kaybettiği arkadaşını bulmanın ve onunla birlikte olmanın mutluluğunu yaşadı. O andan sonra, her gece gökyüzünü izlerken, Yıldız Avcısı'nı yanında hissetti.
Arkadaşlarınla Paylaş