Bir zamanlar, küçük bir köyde yaşayan Ali, gökyüzüne olan merakıyla tanınan bir çocuktu. Her gece yıldızları izler, gök cisimlerini incelemeye çalışır, ve en çok da gökkuşağını seyretmekten hoşlanırdı. Gökkuşağı, onun için büyülü bir yolculuğun başlangıcı gibiydi.
Bir yaz günü, Ali ormanda yürüyüş yaparken birden gözleri önünde gökkuşağının parıldayan renklerini gördü. Ama bu sıradan bir gökkuşağı değildi; bu bir yoldu, gökyüzünden yere uzanan bir yol.
Ali, merakla gökkuşağı yolu üzerinde yürümeye başladı. Renkli taşlarla döşenmiş bu yolda yürümek, ona bir peri masalındaymış gibi hissettiriyordu. Yolu takip ettiği sürece, muhteşem manzaralarla karşılaşıyordu. Önce çiçek tarlaları, sonra su şelaleleri, ve en sonunda büyülü bir ormanla karşılaştı.
Ormanda dolaşırken, Ali bir grup konuşan hayvanla karşılaştı. Bu hayvanlar, ona ormanın sırlarını ve doğanın dengesini korumanın önemini öğrettiler. Ali, onların sözlerinden ilham aldı ve doğaya daha fazla saygı göstermeye karar verdi.
Yolculuğu devam ettikçe, Ali insanlara ve doğaya nasıl yardım edebileceğini öğrenmeye başladı. Ormanın derinliklerindeki büyülü bir gölette yıkanırken, gördüğü rüyada gökkuşağı yolu ona özel bir görev verdi. Görevi, insanların doğayla uyum içinde yaşamalarına yardımcı olmaktı.
Ali, gökkuşağı yolundaki yolculuğunu tamamladığında, köyüne döndü. Artık bir gökkuşağı elçisi olarak biliniyordu ve insanlara doğayla nasıl daha iyi uyum içinde yaşayacaklarını öğretiyordu. Köylüler, Ali'nin öğrettiklerini dinlediler ve doğayı korumak için ellerinden geleni yapmaya karar verdiler.
Ve Ali, her gökkuşağı belirdiğinde, insanlara doğanın güzelliklerini ve sırlarını hatırlatmaya devam etti. Gökkkuşağı yolu, onun ve diğerlerinin doğayı sevgiyle kucaklamasına yardımcı oldu ve dünya daha iyi bir yer haline geldi.
Arkadaşlarınla Paylaş