Bir varmış bir yokmuş, uzak diyarlarda, denizle kucaklaşan yemyeşil bir kasaba varmış. Bu kasabanın halkı, denizle iç içe yaşamaktan çok mutluymuş. Sabahları denizin huzur veren sesiyle uyanır, akşamları ise güneşin deniz üzerinde batışını izlerlermiş. Deniz, kasaba halkı için hem geçim kaynağı hem de huzur kaynağıymış. Balıkçılar sabahları tekneleriyle açılır, çocuklar ise sahilde oyunlar oynarmış.
Bu kasabada yaşayan küçük bir çocuk varmış, adı Mert. Mert, denizi ve doğayı çok severmiş. Her sabah, sahile gider, denizin dalgalarını izler ve kumdan kaleler yaparmış. Ancak bir sabah, deniz her zamankinden farklı görünmüş. Su bulanık ve karanlık olmuş, dalgalar ise daha güçlü ve hırçınmış. Sahildeki balıkçılar da endişeliymiş çünkü denizde balıklar azalmış, teknelerle açıldıklarında eskisi gibi dolu dolu dönmüyorlarmış.
Mert, bu durumu fark eder etmez hemen ailesine koşmuş. "Anne, baba! Deniz çok tuhaf görünüyor. Su bulanık, balıklar yok! Neler oluyor?" diye sormuş.
Mert’in babası, deneyimli bir balıkçıymış ve yüzünde derin bir düşünce belirmiş. "Evet oğlum," demiş. "Bir süredir deniz değişmeye başladı. Eskiden bolca balık yakalardık ama artık balıklar azaldı. Deniz temiz değil, bu da balıkları kaçırıyor."
Mert, endişeyle denize bakmış. Deniz her zaman ona mutluluk ve huzur veren bir yer olmuştu ama şimdi ona yabancı gibi görünüyormuş. "Bir şey yapmalıyız! Denizi eski haline getirmeliyiz!" diye düşünmüş. Ama ne yapabileceğini bilmiyormuş.
Bir gün, Mert sahilde yürürken, yaşlı bir denizciyle karşılaşmış. Denizci, kasabanın en bilge kişisiymiş ve deniz hakkında pek çok efsane bilirmiş. Mert, yaşlı denizcinin yanına gitmiş ve ona denizde neler olduğunu sormuş.
"Ah, küçük Mert," demiş yaşlı denizci. "Deniz bizlere bir mesaj veriyor. Eğer doğaya iyi bakmazsak, deniz de bize küser. Son zamanlarda insanlar denize çöp atmaya, onu kirletmeye başladı. Deniz bu yüzden hastalandı."
Mert, şaşkınlıkla yaşlı denizciye bakmış. "Deniz hastalanabilir mi? Peki nasıl iyileşir?" diye sormuş merakla.
"Deniz, ona saygı gösterilirse iyileşir," diye cevap vermiş denizci. "Biz insanlar denizi kirlettik, ona zarar verdik. Eğer denizi tekrar eski haline döndürmek istiyorsak, ona yardım etmemiz gerek. Çöp atmamalı, onu temiz tutmalı ve balıkları korumalıyız. Unutma, deniz sadece su değildir, o bir yaşamdır."
Mert, denizciyi dikkatle dinlemiş ve denizi korumaya karar vermiş. Ama bunu tek başına yapamayacağını biliyormuş. O yüzden kasabanın diğer çocuklarına gitmiş ve onlara denizin hastalandığını anlatmış. Çocuklar ilk başta şaşırmışlar ama sonra denizi eski haline getirmek için Mert’e katılmaya karar vermişler.
Mert ve arkadaşları, sahilde bir araya gelmiş ve bir plan yapmışlar. İlk olarak, denizi temizlemek için sahildeki çöpleri toplamaya karar vermişler. Ellerine eldivenlerini takmışlar, büyük çöp poşetleri almışlar ve sahil boyunca yürüyerek denize atılan tüm çöpleri toplamaya başlamışlar. Plastik şişeler, poşetler, balık ağları ve daha pek çok çöp, denizin dibinde veya sahilde duruyormuş. Çocuklar yorulsalar da denizi temizlemek için var güçleriyle çalışmışlar.
Bu temizlik çalışması sadece çocuklarla sınırlı kalmamış. Mert’in liderliğinde çocukların başlattığı bu hareket, kısa sürede kasabanın tüm halkını etkilemiş. Aileler, balıkçılar ve diğer kasaba halkı da çocuklara katılmış. Herkes el birliğiyle denizi temizlemiş. İnsanlar artık denize çöp atmamanın ne kadar önemli olduğunu anlamışlar.
Ama Mert ve arkadaşlarının yapacakları işler henüz bitmemişti. Sadece denizi temizlemek yeterli değildi. Mert, yaşlı denizcinin öğrettiği gibi, balıkları ve diğer deniz canlılarını da korumaları gerektiğini biliyordu. O yüzden, kasaba halkıyla birlikte deniz kıyısında bir koruma alanı oluşturmuşlar. Bu alanda, balıklar ve diğer deniz canlıları özgürce yaşamaya devam edebileceklermiş. Balıkçılar, bu alanda avlanmamaya söz vermişler.
Zamanla, deniz tekrar eski haline dönmeye başlamış. Su yeniden berraklaşmış, dalgalar daha sakin olmuş. Balıklar tekrar sahile yakın yerlerde yüzmeye başlamış. Mert ve arkadaşları, her sabah sahile gidip denizin güzelliklerini izlerken, yaptıkları işin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamışlar.
Mert, bir gün sahilde yürürken, tekrar yaşlı denizciyle karşılaşmış. "Bak, deniz tekrar parlıyor," demiş denizci gülümseyerek. "Sen ve arkadaşların sayesinde deniz tekrar canlandı. Ona gösterdiğiniz sevgi ve özen, denizi iyileştirdi."
Mert, denizciye teşekkür etmiş ve onun söylediklerini hep hatırlamaya karar vermiş. "Deniz, sadece su değildir. O bir yaşamdır," diye tekrar etmiş kendi kendine.
Artık kasaba halkı, denize çok daha dikkatli davranıyormuş. Sahile çöp atmıyorlar, balıkçılar aşırı avlanmıyor ve herkes denizin değerini biliyormuş. Mert ve arkadaşları ise her gün denizi korumak için çalışmalarına devam ediyorlarmış. Onlar için deniz, sadece güzel bir manzara değil, bir dost, bir öğretmen ve bir yaşam kaynağıymış.
Bu olaydan sonra, kasabada bir festival düzenlenmiş. Festivalin adı "Denizin Koruyucuları" olmuş. Bu festivalde çocuklar ve büyükler, deniz hakkında şarkılar söylemiş, oyunlar oynamış ve denizle ilgili hikayeler anlatmışlar. Herkes, denize ve doğaya iyi bakmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış.
Festivalin sonunda, Mert sahilde oturmuş ve güneşin deniz üzerinde batışını izlemiş. İçini büyük bir mutluluk kaplamış. Artık deniz tekrar sağlıklıydı ve bunu başardığı için gururluydu. Gözlerini kapatıp hafif bir esintiyle denizin huzurlu sesini dinlemiş. O an, deniz ona bir sır fısıldamış gibiydi.
"Teşekkür ederim," demiş deniz. "Beni koruduğunuz için teşekkür ederim."
Ve böylece, Mert ve kasaba halkı, denizin sırlarını keşfetmiş ve ona en iyi şekilde bakmayı öğrenmiş. Onlar, doğanın ve çevrenin ne kadar değerli olduğunu anlamışlar ve bu bilgiyi gelecek nesillere aktarmışlar.
Deniz artık hep mavi, balıklar ise her zaman özgürmüş. Kasabada huzur ve mutluluk içinde yaşamaya devam etmişler.
Son.
Arkadaşlarınla Paylaş