Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarların birinde, devasa ağaçlarla çevrili, masmavi gökyüzüyle kaplı, rengarenk çiçeklerle bezeli bir orman varmış. Bu ormanın adı "Gizemli Orman"mış. Bu ormanda, herkesin sandığının aksine, korkutucu değil, sevimli ve komik canavarlar yaşarmış. Bu canavarlar, insanların düşündüğü gibi kötü kalpli değil, yardımsever ve eğlenceliymiş. Her biri farklı görünüşte ve yeteneklere sahip bu canavarlar, ormandaki tüm hayvanlarla dostmuş. Gizemli Orman'da yaşayan her canlı, bu sevimli canavarları çok severmiş.
Bu ormanda, en çok sevilen canavarın adı Pofuduk'muş. Pofuduk, adından da anlaşılacağı gibi, kocaman, yumuşacık ve renkli bir canavarmış. Tüyleri pamuk şeker gibi yumuşak ve rengarenkmiş. Pofuduk'un gözleri ise kocaman ve pırıl pırıl parlayan yıldızlar gibiydi. Pofuduk, herkesle iyi geçinir ve her zaman gülümsermiş. Onun en sevdiği şey, ormanın etrafında dolaşıp, arkadaşlarıyla oyunlar oynamakmış.
Bir gün Pofuduk, ormanın derinliklerinde dolaşırken bir ses duymuş. Bu ses, ağlama sesine benziyormuş. Pofuduk, sesin geldiği yöne doğru dikkatlice ilerlemiş. Bir ağacın arkasına saklanan küçük bir yaratık görmüş. Bu yaratık, gözlerinden yaşlar akan minik bir kaplumbağa imiş. Pofuduk, onun yanına gitmiş ve yumuşak sesiyle:
"Merhaba küçük dostum, neden ağlıyorsun?" diye sormuş.
Kaplumbağa, gözyaşlarını silerek hıçkırmış: "Adım Miko. Kabuklarımın arasına takılan bir şey var ve ne yaparsam yapayım çıkartamıyorum. Çok korkuyorum, yardım edebilir misin?"
Pofuduk, tatlı bir şekilde gülümsemiş ve kaplumbağaya yardım etmeyi kabul etmiş. Yavaşça Miko'nun kabuklarına bakmış ve araya sıkışmış küçük bir dal parçasını görmüş. O devasa ama bir o kadar da nazik elleriyle o dalı çıkarmış. Miko, rahatlamış bir nefes almış ve Pofuduk'a minnetle bakmış.
"Teşekkür ederim, Pofuduk! Sen çok iyi bir dostsun!" demiş Miko.
Pofuduk sevinçle başını sallamış. "Sorun değil, dostum! Biz birbirimize her zaman yardım etmeliyiz. Sen de bir gün bana yardım edersin belki, kim bilir!"
Pofuduk ve Miko, kısa sürede çok iyi arkadaş olmuşlar. Birlikte ormanın içinde dolaşarak eğlenmeye başlamışlar. Ormanın diğer canavarları da onlara katılmış. Her biri farklı ve eğlenceli karaktere sahip olan bu canavarlar, Pofuduk ve Miko'yu hemen kabul etmişler. Birlikte oynadıkları oyunlar, ormanın neşesini artırmış.
Ormandaki sevimli canavarlar arasında en eğlencelisi, Sıçrayan Kıkırdak adında bir canavarmış. Sıçrayan Kıkırdak, adından da anlaşılacağı gibi sürekli zıplar ve kıkırdayarak gülerdi. Her zaman neşeli olan bu canavar, arkadaşlarını güldürmeyi çok severmiş. Onun zıplamaları öyle güçlüymüş ki, bazen gökyüzündeki bulutlara bile dokunabilirmiş. Ne zaman biri üzülse, Sıçrayan Kıkırdak hemen onun yanına gider, komik şakalar yapar ve herkesi neşelendirirmiş.
Bir gün Pofuduk, Miko ve Sıçrayan Kıkırdak, ormanın derinliklerine doğru yeni bir maceraya atılmaya karar vermişler. Yolculukları sırasında ormanın ortasında hiç görmedikleri kadar büyük bir ağaca rastlamışlar. Bu ağaç, devasa dalları ve üzerinde parıldayan gizemli ışıklarla kaplıymış. Meraklarına yenik düşen kahramanlarımız, ağacın etrafında dolaşmaya başlamışlar. O sırada ağacın gövdesinden bir kapı açılmış ve içeriden sevimli bir başka canavar çıkmış. Bu canavarın adı Gözlüklü Minik'miş. Gözlüklü Minik, adının aksine aslında oldukça zekiydi ve ormanın bilgelerinden biri olarak bilinirmiş.
Gözlüklü Minik, Pofuduk ve arkadaşlarını görünce onları sıcak bir şekilde karşılamış. "Hoş geldiniz, sevgili dostlarım! Buraya nasıl geldiniz?" diye sormuş.
Pofuduk, Gözlüklü Minik'e onları merakın bu gizemli ağaca getirdiğini anlatmış. Bunun üzerine Gözlüklü Minik, gülümseyerek başını sallamış. "Bu ağaç, Gizem Ağacı olarak bilinir. O, sadece cesur ve iyi kalpli canavarlara yol gösterir. Sizin buraya gelmeniz, kalplerinizin ne kadar temiz ve dostça olduğunu gösteriyor," demiş.
Gözlüklü Minik, onları Gizem Ağacı'nın sırlarıyla tanıştırmış. Bu ağaç, ormandaki tüm canlıların huzur içinde yaşamasını sağlayan sihirli bir enerjiyi barındırıyormuş. Ancak bu enerji, zaman zaman tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalırmış. Eğer enerji tamamen tükenirse, ormandaki neşe ve mutluluk yok olabilirmiş.
Pofuduk ve arkadaşları, bunu duyunca çok üzülmüşler. Hemen Gözlüklü Minik'e yardım etmeye karar vermişler. "Biz ne yapabiliriz?" diye sormuş Pofuduk. Gözlüklü Minik, onlara cesaret ve dayanışma ile ormandaki diğer canlılardan yardım istemeleri gerektiğini söylemiş. Ancak bu yardımı toplamak için önce büyük bir sınavdan geçmeleri gerekiyormuş.
Böylece Pofuduk, Miko, Sıçrayan Kıkırdak ve Gözlüklü Minik, Gizem Ağacı'nın enerjisini yeniden canlandırmak için zorlu bir maceraya çıkmışlar. Bu yolculuk boyunca birçok zorlukla karşılaşmışlar, ama her defasında birlik olup sorunların üstesinden gelmişler. Örneğin, bir gün dev bir nehrin karşısına gelmişler ve bu nehri geçmek için büyük bir köprü yapmaları gerekmiş. Her biri elinden geleni yaparak nehirden geçmeyi başarmış.
Bir başka sefer ise, karanlık bir mağarada kaybolmuşlar. Ancak Pofuduk, parıldayan tüyleri sayesinde mağarayı aydınlatmış ve yollarını bulmalarını sağlamış. Her defasında, cesaretleri ve iş birliğiyle bu sınavların üstesinden gelmişler.
Sonunda, ormanın dört bir yanındaki tüm dostlarından yardım alarak Gizem Ağacı'nın enerjisini yeniden canlandırmayı başarmışlar. Ağaç, tekrar parıldamaya başlamış ve ormandaki herkes neşe içinde kutlamalara katılmış. Ormanın dört bir yanında, mutluluk sesleri yankılanmış.
Pofuduk, Miko, Sıçrayan Kıkırdak ve Gözlüklü Minik, büyük bir zafer kazanmışlardı. Gizemli Orman, bir kez daha huzur ve neşe dolmuştu. Sevimli canavarlar, birbirlerine ve dostluğa olan inançlarıyla, her türlü zorluğun üstesinden gelebileceklerini anlamışlardı.
Bundan sonra, Gizemli Orman'daki hayat daha da güzel ve neşeli hale gelmiş. Ormanın dört bir yanındaki sevimli canavarlar ve diğer canlılar, Pofuduk ve arkadaşlarının cesaretini ve dostluğunu örnek alarak, her zaman birbirlerine yardım etmeye devam etmişler. Pofuduk, Miko, Sıçrayan Kıkırdak ve Gözlüklü Minik, birlikte birçok maceraya atılmışlar, ama her seferinde birlik ve dostlukla bu maceraların üstesinden gelmişler.
Ve böylece, ormandaki sevimli canavarlar ve tüm dostları, mutlu bir şekilde yaşamaya devam etmişler.
Gökkuşağının altında parlayan Gizemli Orman, sevgi, dostluk ve dayanışma dolu bir diyar olarak, nesiller boyunca anlatılan masallara ilham kaynağı olmuş. Herkes, bu canavarların kalplerindeki iyilik sayesinde, ormanın neşesini hep koruduğunu bilirmiş.
Masal burada bitmiş ama sevimli canavarların dostluk dolu maceraları, sonsuza dek dillerde ve kalplerde yaşamaya devam etmiş.
SON.
Arkadaşlarınla Paylaş